Kantinde niye az kişi olduğu belli oldu. Herkes bahçeye doluşmuştu, Duygu'da oradaydı. Rüzgar hızlıca Duygu''nun yanına gitti. Daha ne olduğunu anlamadım derken Rüzgar konuşmaya başladı.
"Hey millet buraya bakın. Bakın bu benim sevdiğim kız. Hayal! Ben bu kıza çok aşığım çok!" Dedikten sonra Duygu
"Rüzgar ne oluyor?" Diye bağırarak yanımıza geldi.
"Üzgünüm Duygu"
Kafasını aşağıya eyerek konuşmasına devam etti.
"Ben...ben Hayal'i se- seviyorum, hemde bütün dünyayı, seni bile karşıma alacak kadar çok seviyorum.
"Sen ne saçmalıyorsun, 2 günlük zevkin için kardeşliğimizi bitirmeyeceksin herhalde."
"Kardeşliğimizin bitmesini istemem, beni Hayal'i seven biri olarak kabul edebilir misin?"
"Asla! Üzgünüm Rüzgar o sürtük hayatındaysa ben yokum!" sinirle dişlerimi sıktım, içimden edeceğim küfürleri tekrarlıyordum ki Rüzgar
"Düzgün konuş!" diye bağırdı.
"Konuşmazsam nolur?"
"Duygu kaç yıllık hatrın var bak kırmayım kalbini."
"Peki Rüzgar öyle olsun, size mutluluklar."
Bütün okulun bize baktığına yemin edebilirim.
"Rüzgar sen hala ergenliğini atlatamadın mı? Ne yani bütün okulun önünde bana aşkını itiraf edince ben sana aşık falan mı olacağımı sandın?" Diye sitem ettim.
"Hayır sadece herkes duysun, herkes bilsin istedim."
Rüzgar bana doğru yaklaştı elini saçlarımın altından geçirerek enseme koydu. O hareketinden dolayı ben tek kaşımı kaldırınca elini çekti ve bana uzattı.
"Hadi Hayal bembeyaz sayfa açalım."dedi.
İki seçeneğim vardı ya Rüzgar'ın elinden tutup yeni bir başlangıç yapacaktım ya da kendi yaşamıma devam edecektim. Rüzgar ona elini uzatmamı bekliyordu ben ise hiçbir şey yapmadan öylece Rüzgar' a ve eline bakıyordum.
Ne yapacaktım şimdi? Rüzgar hadi dercesine bir bakış attı.
Boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım."Ben sana karşı öyle duygular beslemiyorum." deyip elimle göğsünden ittirdim.
"Anlıyorum seni Hayal ama düşün, lütfen."
"Noluyor burada?" diye bağırarak Cenk geldi.
"Önemli bir şey değil, hadi sınıfa gidelim."
"Nasıl önemli değil lan? Rüzgar yemin ederim senin ses tellerinle ip atlarım."
Cenk Rüzgar' a saldırmaya çalışırken Miray ve bende onu kollarından tutup geri çekiyorduk.
"Kardeşimden uzak duracaksın Rüzgar Soydan."
Rüzgar cevap vermeye kalmadan hocalar geldi ve bütün kalabalığı dağıttı.
"Cenk, Miray eve gidelim." Dedim sakince.
"Siz Miray'la çıkın okuldan, sınıftan eşyalarımızı alıp geliyorum."
İkimizde aynı anda Cenk'e kafa salladık.
Hızlı adımlarla okul bahçesinden çıkarken, duyduğum bi sesle arkama baktım. Duygu konuşuyordu
"Mutlu musun Hayal? Evet son derece mutlusun. Ya peki sen sevginin 's' sini bilmezsin. Sen hiç sevgi görmemişsin ki. Yanındaki iki arkadaşın dışında. Eğer Rüzgar'a evet dersen onu nasıl mutlu edeceksin? Ve şunu biliyorum eğer sen 'evet' dersen bunun sebebi bana inat olsun diye olacak başka bir şeyden değil ama sana yemin ediyorum bunun intikamını alacağım. En yakın arkadaşımı, kardeşimi elimden almanın intikamı büyük olacak."
Olduğum yerde durdum ve ona bakarak konuşmaya başladım.
"Elinden geleni ardına koyma!"
Benden hemen sonra Miray atıldı.
"O maşalı saçlarını tek tek yolarım, yürü bas git."
Duygu arkasını döndü ve okula doğru yürüme ve başladı.
O sırada koşar adımlarla Rüzgar geldi yanıma. Tam ağzını açacakken elimle susturdum
"Yarın konuşalım olur mu?"
'Evet' anlamında başını salladı ve gitti.
Hadi be Cenk nerde kaldın, alt tarafı çantalarımızı alacaktın.
Ev kapısının önüne geldiğimizde çantamdan anahtarımı çıkarttım ve kapıyı açtım. Cenk ve Miray'da arkamdan içeri girdi, yolda gelirken pizza ve kola almıştık, üzerimizi bile değiştirmeden yemeye koyulduk.
"Rüzgar konusunu ne yapacaksın?"
"Bilmiyorum Miray"
"Ne demek bilmiyorum"diyen Cenk'e çevirdim gözlerimi
"Yarın konuşucaz işte"
"Hayır diyeceksin"
"Cenk, bilmiyorum"
"Nasıl bilmiyorsun? Bu bir oyun olabilir."
"Cenk bunu bende düşündüm, fakat çok ciddiydi bütün okulun önünde oldu, sizde biliyorsunuz.
"Eğer o çocukla sevgili olursan-"
"Ya bunda atarlanacak ne var? Benim hayatım benim yaşantılarım"
"Bak Rüzgar'ı hepimiz tanıyoruz, sırf okulun önünde bu olaylar oldu diye ona güvenmeyeceksin heralde. Ayrıca ona aşık bile değilsin."
"Ya oyun değilse, ya gerçekse Duygu kudurur bizi birlikte gördükçe."
"Ne ara intikam için biriyle çıkacak kadar zavallı oldun?"
"Cenk! Abartma istersen."
"Eğer gerçekse seni seven birinin duygularıyla oynamış olacaksın. Yalansa da pişman olan, rezil olan sen olacaksın. Her türlü zarardasın Hayal Demir. Yarın gidip konuşurum Rüzgar'la, istemediğini söylerim."
"Buna kendim karar verebilecek yaştayım Cenk"
"Ulan ne halt ediyorsan et tamam mı? Burda 40 saat dil de döksem laf anlamayacaksın."
Dedi ve masadan sinirli bir şekilde kalktı.
"Miray ben ne yapacağım ya? "
"Valla kusura bakma Cenk son derce haklı"
Miray'da masadan kalktı bende çantamı alarak odama gittim odamın kapısı kapatmadan bağırarak kouşmaya başladım.
"zaten hep gidin, son söz budalalığı yapın anca."
Odamın kapısını hızlıca kapattım ve pijamalarımı giyip yatağıma uzandım. Saat daha 3.02 biraz uyuyup uyanınca ne diyeceğimi düşünürdüm. Telefonumu kapattım,odamın kapısını kilitledim ve ne diyeceğimi düşünmeye başladım.
******************
Miray ve Cenk'ten ayrı bir şekilde okula geldim, okulun kapısında Rüzgar beni bekliyordu.
"Düşündün mü prenses"
"Düşündüm."
İlk önce yutkundum ve cevabımı verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
RandomTutsaklık, sadece birilerinin emrinde olmak olmuyor. Her zaman savaşta ele geçirilen düşman anlamına gelmiyor. Bazen bir kıyafete tutsak olursunuz, bir renge, arabaya, herhangi bir eşyaya. Peki ya siz hiç bir bakışa, bir dokunuşa tutsak oldunuz mu...