Gözlerimi açtığımda kendimi hiç bilmediğim bir yerde buldum ve yatağın içindeydim. Yavaşca yataktan kalktım, başım ağrıyordu ve olanlar gözümün önünde canlanmaya başladı. Rüzgar'ın yanına restaronta gitmem, içeceğime ilaç kattırması ve sonra da 'Bu gece benimsin' deyip beni arabasına bindirmesi.
Yoksa.... Yoksa düşündüğüm şeyi yaptı mı? Hayır hayır olamaz demi? Böyle bir şeye cesaret edemez. Ya düşündüğüm şeyi yaptıysa. Hızlı adımlarla odadan çıktım. Rüzgar'ın sesini duydum ve sesin geldiği odaya yaklaştım ve kapıyı dinlenmeye başladım. Rüzgar biriyle telefonda konuşuyordu.
"Şuan mışıl mışıl uyuyor. Zaten geleli 2 saat oldu, içeceğini içer içmez uyudu. Uyanınca birlikte olduğumuzu söyleyeceğim..."
"Hayır tabiki Duygu hiçbir şey olmadı. Elimi bile sürmedim ama onun bundan haberi yok."
"..."
"Tabiki de ben seni seviyorum."
"..."
"Tamam aşkım bende çok öptüm."
Dedi ve sustu lan bunlar Duygu'yla sevgili miymiş? Vay anasını derken Rüzgar'ın sesini tekrardan duydum.
"Kanka naber?"
"..."
"Bende iyi işte Duygu'yla konuşuyordum.
"..."
"Yok aramızda bir şey geçmedi. Ama bu geçmeyeceği anlamına gelmiyor."
"..."
"Duygu öğrenmediği sürece bir şey olmaz kanka ama birazdan yanına gideceğim ve..."
"..."
"Tamam hadi görüşürüz"
Oha bu Duygu'ya hem yalan söylüyor hem sevgililer birde benle birlikte olmak istiyor. Hem de bunu birine anlatıyor, acaba telefonda konuştuğu son kişi kimdi? Kafamda deli sorular.
Rüzgar'ın ayak seslerini duymamla hızlıca yürümeye başladım. Nereye gittiğini bilmiyordum. Biraz daha ilerledikten sonra mutfağı bulabilmiştim. Elime büyük bir bıçak aldım ve beklemeye başladım.
"Hayal nerdesin lan!" diye ses duymamla Rüzgar'ın evin içinde beni aramaya başladığını anladım. Bıçağı arkama sakladım
"Demek burdasın" dedi ve yanıma geldi bende o yaklaştıkça geri geri gidiyordum taki duvara çarpana kadar. Çok güzel. Rüzgar yaklaşmaya devam ediyordu artık nefesini hissediyordum. Ama şuan tek çarem var. Oda bıçağı Rüzgar'a saplamaktı. Başka kaçış yolum yoktu. Ya da öpmesine izin verecektim.
Hıhı tabi tabi öpmesine izin ver. Sonrada seni yatağa atsın onada izin verirsin artık. Sapla şu bıçağı
İç ses haklısın sanırım. Artık iyice yaklaşmıştı dudakları dudaklarıma deyiyordu o derece.
"Hayal biz seninle birlikte olduk"
"Konuşmalarını duydum gerizekalı yalan söylediğini biliyorum.'
Gözlerimi kapattım ve bıçağı Rüzgar'a sapladım. Acı içinde kıvranmaya başladı. Kahretsin bıçağı bacağına saplamışım. Yinede o acı içinde kıvranıyordu. Bunu fırsat bilerek mutfaktan çıktım. Koridoru dümdüz gittikten sonra kendimi evin çıkış kapısında buldum. Hızlıca kapıyı açmayı denedim ama kilitliydi. Sağ tarafa doğru ilerlemeye başladım. Şimdide uyandığım yerdeki odadayım. Lan labirent gibi ev.
Odada kapının anahtarını bulabilme umuduyla çekmecelerini karıştırdım. Ama ne yazık ki yok. Tam umudumu yitireceğim sırada gözüm gardorabın üzerindeki telefona takıldı. Hızlıca odadaki tabureyi gardorabın önüne koydum. Tabureye çıktım ve telefonu almayı başardım. Bu benim telefonum. hızlıca telefonumu açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
RastgeleTutsaklık, sadece birilerinin emrinde olmak olmuyor. Her zaman savaşta ele geçirilen düşman anlamına gelmiyor. Bazen bir kıyafete tutsak olursunuz, bir renge, arabaya, herhangi bir eşyaya. Peki ya siz hiç bir bakışa, bir dokunuşa tutsak oldunuz mu...