Bu arada unutanlar için Cenk'in annesinin adı: Hülya, babasının ki: Emir
"Cenk b-ben sadece senin mutlu olmanı istedim. Taş mısın, duvar mısın? Burada sen mutlu ol diye, ilerde pişman olma diye kendimi yırtıyorum!"
"Evet kesinlikle mutluluğum için, bak şuan harika mutluyum! Hayal gerçeği söyle holding için mi yaptın bunları? Para için mi?"
Var gücümle Cenk'e tokat attım.
"S-sen nasıl böyle bir şey düşünebilirsin? Haberim bile yoktu!"
"Hayal ö-özür dilerim. Ben böyle demek istemedim."
"Sen tamda bunu demek istedin!"
Karnımdaki sancı sebebiyle acıyla yüzümü buruşturdum. Gitgide artan bir ağrıydı. Çok... çok şiddetli. Dengemi kaybedip sarsıldım. Cenk'in ellerini hissettim. Beni kaldırmaya çalışıyordu.
"Hayal, Hayal iyi misin? Aç gözlerini."
Sesler kesildi...
*********
Gözlerimi açtığımda beni tanıdık koku karşıladı, hastane kokusu...
"Oh, çok şükür."
Cenk konuşuyordu, yanında da Miray vardı.
"Bana ne oldu?"
Cenk yutkundu.
"B-biz seninle tartışırken bayıldın, ama şuan çok iyisin merak etme."
İyi miyim? Ben iyiyim ama neden iyisiniz demedi? Bebeğim... Cenk neden tekil konuşmuştu?
"Be-bebeğim"
Cenk'in kızarmış gözlerinden yaş düştü. Sımsıkı kapattı gözünü.
Gözlerim dolmuştu, elimi karnıma götürdüm.
"Cenk..."
Elimi sımsıkı tuttu ve başını yasladı. Kısık sesle konuştu, ağlayarak.
"Ben çok özür dilerim. Benim yüzümden." Dedi
Nefretle elimi çekip kafasını ittirdim.
"Senin yüzünden!" Diye haykırdım. Gözyaşlarım yüzümü yıkıyordu adeta, dinmeyen öfkemle serumu çıkardım ve yataktan kalktım.
"Hayır! Hayır! Ölmedi, ölmedi o! Bebeğim."
Cenk ve Miray beni tutmaya çalışıyordu, içeriye Cenk'in anne ve babası girdi.
"Dokunmayın bana! Uzak durun."
Doktor ve hemşire de gelip beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
"Hayal hanım lütfen! Biraz daha sakin olun."
"Sen neyin sakinliğinden bahsediyorsun ya? Çocuğumu kaybettim! Rahat bırakın ben çıkmak istiyorum burdan."
Doktor, Cenk'e doğru döndü.
"Taburcu olmasında sıkıntı yok, ama eğer isterseniz sakinleştirici yapıp biraz daha uyutalım."
"Hayır!" Diye inledim.
"Ben sakinleştirici istemiyorum, uyumak istemiyorum. Burdan çıkıp yalnız kalmak istiyorum."
Yutkundum, başımı yere eğdim.
"Ben bebeğimi istiyorum." Doktor ve hemşirenin gözünde de bana karşı acıma duygusu oluşmuştu. Acıyarak bakıyorlardı bana. Yatağımın kenarında duran çantamı alıp çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
DiversosTutsaklık, sadece birilerinin emrinde olmak olmuyor. Her zaman savaşta ele geçirilen düşman anlamına gelmiyor. Bazen bir kıyafete tutsak olursunuz, bir renge, arabaya, herhangi bir eşyaya. Peki ya siz hiç bir bakışa, bir dokunuşa tutsak oldunuz mu...