Çakıyı hafif hafif boynuma bastırıyordum, gitgide daha çok canım yanıyordu. Gözlerimi açtım. Rüzgar ve Cenk bana doğru koşuyorlardı, güvenlik görevlileride dahil.
"Yaklaşmayın!" diye bağırdım. Rüzgar dinlemedi ve yanıma yaklaştı. Çakı olan elimi tuttu.
"Yapma"dedi
"Benim için yapma" diye ekledi. Rüzgar'ın gözlerinde ayrı bir şey vardı sanki, başka birşey ama ne olduğunu anlayamıyordum.
"Hayatta bu kadar kolay pes etme daha kötü yaraların olacak" Ne demeye çalışıyordu bu?
"Ne demeye çalışıyorsun sen?"
İşaret parmağıyla sus der gibi dudaklarıma dokundu sonra çakıyı yere attı, ellerimden tuttu ve dudaklarını dudağıma bastırdı. 8-10 saniye sonra Cenk geldi Rüzgar'ı itti.
"Çekil şurdan"dedi ve elindeki uçak biletini yırttı, zaten uçak kalkmaya başlıyordu.
"Gitmiyorum, seni bırakıp hiçbir yere gitmiyorum"dedi ve sarıldı. Bi müddet sonra kollarından ayrıldım.
"Bence artık eve gidelim,çok uykum var" dedim. Bize bakan meraklı kalabalıkta dağılıyordu ve aralarında fısır fısır bir şeyler konuşuyorlardı. Bunların bizim hakkımızda olma olasılığı yüksek bile olsa umurumda değildi.
"Ben bırakıyım sizi"diyen Rüzgar'a çevirdim bakışlarımı
"İstemez benim arabam var"dedi Cenk, sonra Rüzgar tekrar konuşmaya başladı
"Yarın okula gelicek misin Hayal?"
"Yok çok uykum var" dedim ve Cenk'le beraber arabaya doğru yürümeye başladık.
Eve gelene kadar ikimizinde sesi çıkmadı taki Cenk sessizliği bozana kadar.
"Yarın otelden ayrılıyorsun, evine geri dön, bir daha da böyle intihara falan kalkışma"
"Sende bir daha gitme"
Bana baktı ve gülümsedi, elinin tekiyle elimi sıktı
"Gitmem"dedi
****************
Okul için hazırlanmaya başladım, dün hiçbirimiz okula gitmemiştik zaten havaalanından dönünce güzel bir uyku çektik sonrada üçümüz film izledik. Bana kalırsa bugünde gitmeyecektim zaten Cuma günüydü fakat Rüzgar "bugün acil okula gelmen gerekiyor* diye mesaj attığı için gitmeye karar verdim. Nedenini söylemedi fakat ne olursa olsun asla üzülmemem gerektiğini söyledi. Acaba Cenk haklı olabilir miydi? Bu ya bir oyunsa? İşte o zaman bunu kaldırmazdım, üzerimi son kez düzelttim ve çantamı alarak odadan çıktım. Miray yemeği hazırlamıştı, sandelyeye oturdum ardından Cenk ve Miray'da oturdu.
"Artık otel işi bitti mi?"dedi Miray
"Bitti, fakat bugün otelden eşyalarımı almam gerek otel sahibiyle konuştum biraz ısrar ettim onlar eve kadar getircekler extra bir ücret ile"
"Rüzgar işi ne oldu?"
"Bilmiyorum,en ufak bi fikrim yok"dedim
"Kimle olmak istiyosan onla ol"dedi Cenk, gözlerimi Cenk'e çevirdim ve şaşkın bir ifadeyle ona baktım
"Sonuçta onunla mutlusun, sen mutluysan bizde mutluyuz."Cenk'in bu tepkisine karşılık gülümsedim.
"Ama bu o çocuğu sevdiğim anlamına gelmiyo ne kadar uzak o kadar iyi ve Rüzgar'la dışarı çıkıp eve geç saatte gelmene izin yok."
"Ona aşık değilim ama değer veriyorum."dedim
"Umarım mutlu olursunuz." Dedi asık suratıyla.
"Hadi ama asma suratını."
"Çok konuşmada yemeğini ye"dedi.
"Hayal acele et geç kalacağız"
"Ya bekleyin 2 dakika ayakkabımın bağcıklarımı yapıyorum, tamam yaptım hadi gidelim" dedim ve arabaya doğru yürüdük, Miray hızlı bir hamleyle ön koltuğa geçti.
"İner misin Miray? Ben oturcam"
"Üzgünüm canım kim kaptıysa o oturur"
"Sen benim yokluğumda çok oturmuşundur hadi in"
"Yoooo, inmicem. Hem sadece 2 gün yoktun."
"Kızım çocuk musunuz? Öne ben oturcam yok ilk ben kaptım yarında sen binersin" dedi Cenk 'tamam' anlamında başımı salladım ve arka koltuğa oturdum.
"Kırtasiyeye uğrayalım alacaklarım var." dedi Miray. Fakat Rüzgar'ın mesajı kafamı karıştırdığı için bian önce okula gitmek istiyordum.
"Siz Cenk'le gidin, ben direk okula gidicem."
Cenk kafa sallayıp okulun önünde arabayı durdurdu. Çok oyalanmayın dersin başlamasına 15 dk var diyip arabadan indim.
Okula geldiğimde yine herkes bahçedeydi Duygu dahil ve Rüzgar yanıma geldi. Beni kalabalığa doğru sürükledi.
"Özür dilerim"dedi kısık sesle
Hayır Cenk haklı değildi demi? Hayır lütfen öyle olmasın.
"Rüzgar konuşsana"dedi Duygu
"Anlat herşeyi Hayal'den intikam almak için aşık rolü yaptığını, Hayal'i sevmediğini hala kardeş olduğumuzu anlatsana"
Herkes meraklı bir şekilde bakıyordu ve ben, ben bunun rüya olması için dua ediyordum.
"Duygu haklı mı?!"diye bağırdım.
"Hayal ben çok çok özür dilerim, ben işin bu boyuta varacağını hiç düşünememiştim" dedi.
"Lan neyi düşünememiştin, ben sana güvendim ben senin için Cenk ve Miray'ı karşıma aldım. Ulan hepsi mi yalandı? Bana anlattığın ölen sevgilin, ailen. Hepsi mi?"diye bağırdım
"Hayal bu kadar abartmanı gerektirecek bi durum yok, evet yalan söyledim! Ben bu kadar saf olduğunu bilmiyordum" dedi Rüzgar
"Seni annen baban sevmemiş, Rüzgar'ın seveceğine nasıl inandın?Yazık" dedi Duygu
O sırada okulun kapısında elinde kırtasiye malzemeleriyle Cenk ve Miray göründü, ikisinde ellerindeki poşetleri yere atıp bana doğru gelmeye başladılar.
"Ne oluyor burada!" diye kükredi Cenk.
Duygu kahkasıyla bütün bahçeyi doldurmuştu. Sinirle çantamdan makas çıkardım, saçını keseyimde bi kendine gelsin.
"Açıkçası umurumda değilsiniz. Rüzgar sana zaten aşık değildim, başaramadınız. Üzemediniz beni."
Makasla Duygu' ya yaklaştım. Hocalar tutmaya çalışmıştı. Makası saçlarından çekip Duygu'nun boynuna yaklaştırdım.
"Yaklaşan olursa saplarım!"
Hayır böyle bir şey yapmazdım. Sadece durdurmak istemiştim. Cenk onu durdurmak içinde aynı blöfü yaptığım ve aynı cümleyi kurduğum için bir şey yapmayacağımı anlamıştı ve engel olmaya çalışmadı. O sırada Duygu hızlı hamleyle kolumu çevirdi. Makas şimdi benim boynumdaydı. Ben de ona karşılık vermeye başladım ve aniden boynumda sızı ve ılık bir sıvı hissettim. Acı, derin bir acı sarmıştı içimi. Duygu çığlık atarak geri çekilmişti. Herkes bana yaklaşıyordu. Bahçedekilerin yarısı çığlık atıyordu. Bu sıvı kandı. Makas boynumda saplı kalmıştı. Gözümün önü kararırken 1 adım atıp Duygu'ya uzandım ve ellerimle saçını kavradım. Etraf daha çok kararmıştı. Miray'ın çığlığı, birilerinin beni tutmaya çalışması, 'ambulansı arayın' sesleri ve pat!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
RandomTutsaklık, sadece birilerinin emrinde olmak olmuyor. Her zaman savaşta ele geçirilen düşman anlamına gelmiyor. Bazen bir kıyafete tutsak olursunuz, bir renge, arabaya, herhangi bir eşyaya. Peki ya siz hiç bir bakışa, bir dokunuşa tutsak oldunuz mu...