41- Kaderin Oyunu

3.5K 162 35
                                    

Ben geldimm. Nasılsınız?

Keyifli okumalar! 🫶

✨️

"Yüz beklediğim sınavdan nasıl kırk alabilirim!?" Diye onuncu kez aynı şeyden isyan eden Yunus'a bıkkınlıkla baktık. Edebiyatı asla iyi değildi ama buna rağmen her sınavdan yüz alacağını söylüyordu -sanırım manifesleştiriyordu- ama yine kırkın altında bir not alıyordu. O kırkı da sınavdan bir önce ki derste öğrendikleriyle alıyordu.

"Senin edebiyatın iyi ama çalışmıyorsun." Dedim Yunus'a. Eli çenesinde dalgın bir şekilde etrafa bakıyordu ama tamamen oynuyordu şu an bizimle, morali bozuk değildi.

"Oğlum son dakika çalışmayla kırk alıyorsan evde çalışsan bi' yetmiş alırsın ama sende onu akıl edecek beyin yok işte." Dedi Aybars gülerek.

"Bak küfrederim." Dedi Yunus ters bir sekilde bakmaya çalışarak. "Tabi sen rahatsın, edebiyatçı seni seviyor. Bana kinlendi resmen." Doğrulup devam etti. "Lan su içiyorum derste gözlerimin içene bakarak su içmeyelim diyor! Lan su içiyorum su! Bir insanın en temel ihtiyacı olan bir şey." Diye devam ettiğin de kahkaha attım. O hocanın benim dersime girmediği için çok şanslıydım sanırım.

"Ters bir hareket yapmışsındır hocaya karşı. Yoksa niye seni sevmesin?" Diye soru Onur.

Yunus ümitsiz bir şekilde bize baktı. "Yok arkadaşlar hiçbir şey yapmadım ama hoca sevmiyor. Sevmiyor abi beni."

"Sus lan." Diye aramıza girdi Oğuz. Sandalyeyi çekerek tam karşıma oturmuştu. "Hoca ilk dersimize girdiğinde 'hocam dibiniz gelmiş, annem kuaför numarasını verebilirim isterseniz.' Diyen kişi kimdi kardeşim?" Diye sorduğunda bakışlarım şaşkınlıkla açıldı. Gerçekten böyle bir şey demiş miydi? Ama niye şaşırıyorsam, Yunus'tu bu her şeyi yapabilirdi.

Aybars ve Onur kahkaha atarken Yunus hayretle bize bakıyordu. "Abi bunda bir şey yok ki! Anneme müşteri çıksın diye demiştim, o sıralar dükkanı yeni açmıştı!" Diye kendini savunmaya devam ettiğinde artık şaşkınlığımı bir kenara atmış bende gülüyordum.

Oğuz ve Yunus bu konu hakkında kendi aralarında tartışırken Aybars telefondan yine pubg oynuyordu. Bakışlarım Onur'u bulduğunda onunda bana baktığını gördüm. Gülümsediğim sırada o da hafifçe gülümsemiş ve cayından bir yudum almıştı.

Masanın üzerinde ki telefonumu elime alarak kilidini açtım ve Onur ile olan sohbetimize tıkladım.

Işılay: Pişt yakışıklı

Işılay: Kaçırayım mı seni

Telefonu titrediğinde bakışları ilk telefonu daha sonra beni bulmuştu. Gözlerimle telefonunu işaret ettiğim sırada yüzünde ki gülümseyi saklamış telefonu eline almıştı. Mesajı okuduğun da yüz ifadesini görmemle kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Resmen şoka uğramıştı.

Onur: Düşünmem lazım

Işılay: ne

Işılay: NE

Işılay: NEEEĞĞĞ

Işılay: BENİM GİBİ BİR KIZ SANA TEKLİFTE BULUNUYO VE SEN DÜŞÜNMEM LAZIM MI DİYORSUN

Işılay: İDAM İDAM İDAM İDAM

Onur: Evet

Onur: Düşündüm

Işılay: Hayır sus daha fazla konuşma

Işılay: Ben seninle konuşmak istemiyorum

Onur: Gönlünü almasını bilirim :)

HİSSET | TEXTİNG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin