Bölüm 27

959 43 26
                                    

***Tom'dan****

Mattheo biraz daha böyle giderse aklını kaybedecekti. Onu ufak bir büyüyle uyuttum ve biraz dinlenmesine izin verdim. Ona karşı duymakta olduğum suçluluk hissini en derinlerimde hissediyordum. Hayatı boyunca değersiz hissetmiş olmalıydı. Bir gün herşeyi okuması için günlüğümü ona bırakacağım. Umarım beni o zaman daha iyi anlar. Ve şimdiyse yapmam gerekeni yapacaktım.

O uyuduktan sonra onu rahat bir yere yerleştirdim ve hogwartsa geri döndüm. Sly ortak salonuna girdiğimde Pansy ağlayarak Laura ve Ashley'e yakınıyordu. Ashley ve Laura'ysa önünde diz çökmüş onu teselli etmeye çalışıyorlardı.

Pansy: bunu biz yaptık. Tanrım onun acıyla yere yığılışını izledik!

Yaşlarını durduramıyordu ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Beni görünce hepsi susup bana döndüler. Ashley ayağı kalkıp hızla yanıma geldi.

Ash: Tom, lütfen iyi bir haber ver. Onun iyi olduğunu söyle!

-buna sen sebep oldun. Neden umrunda olsun ki!

Ash: böyle olmasını istemedim! Böyle olacağını tahmin edemedim. Huzursuz hissettiğini söyledi. Madalyonun içten içe onu yaraladığını hepimiz biliyoruz. Çıkarmasının daha iyi olacağını düşündüm.

- anlamadığın şeylere çözüm bulmak konusunda üstüne yok cidden.

Laura: onu azarlama Tom. Nerden bilebilirdi ki? Hem ilk başta Mattheo da Lydia'nın madalyonu çıkarması için elinden geleni yapmıştı. Unuttun mu?

-artık çok geç.

Pansy: ne demek çok geç? Ona ne oldu?!

Derken hızlıca yanıma gelip yakamdan tutup beni sarsmıştı. Onu iterek kendimden uzaklaştırdım.

-madalyonu bulmalıyız.

Pansy: Tom düzgün bir cevap ver! O iyi olacak mı?!

-madalyon olmadan, korkarım hayır. Bu yüzden şu aptal çenenizi kapatıp madalyonu bulmama yardım edin.

Laura: bahçede pencerenin tam altına gitmeliyiz. Oralarda bir yerde olmalı.

- olanlardan haberi olan var mı? Bizden başka.

Pansy: bilmiyorum. Çok gürültü çıkmış olabilir. Ama diğer binalardakilerin duyduğunu sanmıyorum.

- asıl tehlikeli olan bizim binamız zaten..

Onların yanından ayrılıp madalyonu düşürdükleri yere gittim. Yerlere bakındım, sihirle bir tarama bile yaptım. Ama yok, resmen yok olmuştu. Çalıların arkasına bakarken arkamdan gelen sesle duraksadım.

+Bunu mu arıyorsun Riddle?

Arkamı döndüğümde bu kişinin boynundaki madalyonu sallayarak beni izleyen Adrian olduğunu gördüm.

- seni aşağılık-

Adr: hadi ama, tahmin etmiştin.

- bunu neden yapıyorsun!

Adr: ne önemi var? yapıyorum işte .d

Dedi önemsemez bir tavırla.

Asamı çıkarıp ona doğrultmuşken hiçbir mimik göstermeden sadece bakıyordu.

-Buna pişman olacaksın!

Adr: ne yaparsın Riddle? Avada mı? Yap bakalım, en güçlü büyüleri yap. Tabi bana gücün yeterse.

-madalyonun gücünü aldın!

Adr: sadece madalyonun değil, Lydia nin da..

- sen ne yaptın?!

Lordun Varisi•Mattheo Riddle•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin