*-*Giriş*-*

965 51 10
                                    

...

Her gün dolunay etkisi yaşıyorum...

Hergün başka bir gardiyan gezgin gelip dövmemi tazeliyor. Her dolunayda çekilen bu acı artık benim günlük rutinim. Luna dövmesi tam da benim gibilere verilmek için keşfedilmiş bir cezaydı.

Suçsuzda değilim. Bu acı benim cezam...

Benimle aynı acıya maruz kalan meslektaşlarımı duyuyorum çoğu zaman. Acıdan kurtulmak için gardiyanlara yalvarıyorlar. Eş olmasını istiyorlar...

Tanımadığın ve ilk defa gördüğün birine bunun için yalvarmak çok... küçük düşürücü. Ve anlamsız. Eşin olmasını istediğin kişiye karşı bir şeyler hissetmelisin. Aşık olmasan bile hoşlantı falan, bir şeyler olmalı işte!

Ben yapmam! Yapamam! Sırf acıdan kurtulabilmek için tanımadığım birine eşim olması için yalvarmam! Acıyı cezam olarak kabullenmiş olmasaydım bile...

"Afra..." iki günde bir rutinini aksatmadan gelen ziyaretçimin sesini duyduğum an hareketleniyorum.

"Ağabey! Çıkar beni buradan. Korkuyorum!" yapmayacağını bile bile her seferinde söylediğim ilk cümle.

"Çıkaramam." Bu zifiri karanlık yerde olmam değil umutsuzluğumun sebebi. "İşlediğin suçun cezasını çekeceksin." En yakınımın bile bana inanmaması. "Annemizi öldürdün."

Donuk ifadesini umursamadan tekrar yalvarıyorum. "Lütfen çıkar beni buradan yalnız kalmak istemiyorum! Sen gidince tekrar gelecekler! Canımı yakacaklar kokuyorum!" buradan çıkma isteğine engel olamıyorum. Gardiyanlara yalvarmış olmasam bile diğerleri gibi bende buradan çıkmak istiyorum.

İnkar etmek bir işe yaramıyordu. Çünkü bu doğruydu. Ben annemi öldürmüştüm! Son nefesini verdiği ana kadar her şeyi hatırlıyorum. Yapmaya çalıştığım şeye engel olmamıştı. Onu öldürmeme izin vermişti!

İlk dolunayımdı. Birden onu öldürme isteğiyle dolup taşmıştım! Anne-kız olarak aramız iyi değildi ama kötüde değildi. Ersen'in krizantemi olmak kolay değildi sonuçta. Yönetmesi gereken bir topluluk vardı. Çok çalışıyordu. Ama hiç şikayetçi değildi. Buna rağmen hep gülümseyen annemi öldürmüştüm ben. Hem de hiç düşünmeden!

Vahşi güdülerimin kurbanı olmuştum.

Sanki her şey kötü bir kabus gibi!

Acı içinde kıvranırken tek düşüncem kan akıtmaktı. Öldürmek... akan kanla ılık bir banyo yapmak! Dolunay en tepeye ulaştığında bu istek daha da artmıştı. Öldürmek! Kan akıtmak istiyordum!

Asıl önemli olansa... korkuyordum! İlk dolunayımda bu yüzden yanımda olmak istemişti annem. Beni sakinleştirmeye çalışacaktı. İlk dolunayda acının daha yoğun olduğunu söylemişlerdi.

Ama hiç kimse öldürme isteğiyle dolup taşacağımı söylememişti!

...

*-*DELİLER ŞEHRİ*-*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin