BÖLÜM12🌕DOLUNAY

81 6 0
                                    

Saat 1.04
Bitiridiğim bölüm heyecanıyla kontrol etmeden paylaşıyorum.
Kelime hatalarım varsa affola 😊
Keyifli okumalar...

...

Sıkıntıyla nefesimi üflüyorum. "Siz itirafçılar neden böylesiniz? Bak, avcı kızlar bile daha fazla dayanamayıp itiraf ettiler. Onları karanlığa bağlı bir hayalate götüreceğini söylemişsin?" Seçil'e dönüyorum. "Neden konuşmuyor sence?" Diye soruyorum yapmacık bir merakla. Sonra tekrar kadının duygusuz yüzüne dönüyorum. "Seni yakalamamızın ikinci günündeyiz. Ama sen, tek kelime bile etmedin. Itirafçı arkadaşımda konuşuramadı seni." Derken sırıtarak Seçile bakıyorum. "Ne dersin? Senin şu Krizantem olan arkadaşını çağıralım mı Seçil? Anlaşılan bir tek o konuşturabilecek bu kadını."

İfadesindeki değişim farkedilmekle kalmıyor, tüm bodrum katında hissediliyor. "Krizantem zindanda!" Diye atılıyor hemen.

Tek kaşımı kaldırıyorum. "Emin misin?" Benim kaçmış olduğumu öğrenmemesi garipti. Tüm itirafçılar ve gezginler alarmda, demişti Bican.

"Krizantem ünvanını, annesini öldürdüğü için alamadı ve bu ünvanın katili oldu kendisi." Yandan bir gülüş beliriyor yüzünde. "Zindanda ve gücünü daha tamamlayamamış krizantem kızıyla korkutamazsınız beni." Arkadan bağladığımız ellerini çekiştiriyor yavaşça. Sanki ben farketmiyorum ne yapmaya çalıştığını!

Ama kaçamayacağını da bilmesi gerekiyor. Bu zamana kadar hiç kayıp ihbarı verilmemişti. Kimse onu aramamıştı.

"Demek öyle. Çağıralım o zaman krizantem kızını. Korkup korkmadığını o zaman görürüz." Elimdeki siyah bezle gözlerini bağlıyorum. Görmediğinden emin olduktan sonra çıkıyoruz Seçille.

"Ne yapacaksın?" Diye soruyor merdivenleri tırmanırken.

Sırıtıyorum. "Krizantemin kızı olacağım."

Odama çıkıyorum. Farklı bir izlenim verebilmek için aklıma ilk gelenleri uygulamaya başlıyorum. Parfümlerimden birini üzerime boca ediyorum. Görmeyecekti ama koku alacaktı ve sesleri dikkatle dinleyecekti. Bende ona dinlemesi ve koklaması için kanıtlar verecektim.

Takı çekmecemi açıyorum aceleyle. En çok ses çılarabilecek renkli metal bilezikleri geçiyorum bir bileğime. Diğerine ise taş boncuklu iki bileklik. Ses kontrolünü yaptıktan sonra ayakkabı dolabından bir çift topuklu ayakkabı geçiriyorum ayaklarıma. Tüm dövmelerimi uyandırdıktan sonra hazırdım. Hissetmesi de gerekiyordu değil mi? Dövmeler bunu halledecekti zaten.

Kapıya döndüğüm an sırıtan bir Seçil buluyorum. "Daha önceden planlamış mıydın?"

İki yana sallıyorum başımı aynı ifade ile. "Doğaçlama oldu biraz."

Bodruma iniyoruz tekrar.

İlk başta dövmelerimi hissediyor. Nefesini tuttuğunu görüyorum. Ardından topuklu ayakkabılarım ve çınlayan bileziklerimin sesini duyuyor. "Krizantem..." diye fısıldıyor. "...nasıl olur?"

Yanına yaklaşıp iki adım kala duruyorum. Parfümüm devreye girmişti burada da.

"Hain!" Diye tıslıyor iplerden kurtulmaya çalışırken. "Hak ettiğin yer zindanlar. Orada çürümelisin sen!" Etrafında dönmeye başlıyorum aheste adımlarla. "Dışarıda olmamalısın katil!"

"Hayret..." sesim itirafçı gücüne bulandığı için tanıyamayacağını biliyorum. "Herkes kaçtığımı öğrenmişken senin bilmemen garip..."

"Kaçtığını bidiklerini sanmıyorum." Tükürürcesine çıkıyor kelimeler dudaklarından. "Eğer buradan kurtulduğumda hala haberleri yoksa bizzat ben ihbar edeceğim seni!"

*-*DELİLER ŞEHRİ*-*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin