BÖLÜM4

373 22 0
                                    

CANLAR SONUNDA BÖLÜMÜ TAMAMLADIM. BEKLETMEDEN SİZLERLE PAYLAŞIYORUM.
KEYİFLİ OKUMALAR :)

Eski koyuluğuna dönmüş olan saçlarımı inceliyorum. Buraya gelmeden önce kuaföre gidip eski haline getirmiştim. Koyu sarıya alışmıştım. Çikolata kahvesine dönüşen saçlarım bir garip geliyordu şimdi. Alışması zor görünüyordu.

"Bayan Cengel. Dersi saçlarınız anlatmıyor. Beni dinlemenizi öneririm." Profesör sinirle gözlüklerini düzeltirken yeni fark ediyorum onu. Tabi bu kısacık boyuyla fark edilmesi bile şans eseriydi.

Abartılı bir şekilde tuttuğum saç tutamını hemen bırakyorum. "Özür dilerim." Diyorum kayıtsızca.

"Özrünüzü dersi anlatmanızla kabul edebilirim. Eğer anlatamazsanız bu dersten kalacaksınız." Çok da umurumda.

Profesöre öylece bakarken bir yanımdan Bican, diğer yandan kendini arkadaşım olduğunu sanan Sıla beni iki yandan dürtüyorlar. Dürtülmekten rahatsız olduğum için kalkıyorum tahtaya. Yoksa konu anlatmayla falan hiç uğraşamam. Nasıl olsa kalıcı değilim burada.

Kürsüye yaklaşırken tahtaya bakma zahmetini gösteriyorum.

'DERS: TARİHİ BİLİMLER
KONU: SAKLI TARİH'

O kadar şanssızdım ki tahtada başlıktan başka bir şey yazmıyordu. Derin bir nefes alıp kürsüdeki yerimi alıyorum. Madem kopya yok. O zaman doğaçlama yapma zamanı Afra.

"Tarihin sadece bize anlatılanlardan ibaret olduğunu mu sanıyorsunuz?" Derken önümde açık olan bilgisayardan site arayışına geçiyorum. İtirafçı geçmişini araştırırken karşıma çıkan o şaşırtıcı bilgileri arıyorum aceleyle. Kısa bir bakış atıyorum sınıfa "O zaman kesinlikle yanılıyorsunuz." Aradığım siteyi bulur bulmaz açıyorum hemen. "Çinliler." Kapalı olan slayt cihazını açmaya yöneliyorum. "Türklerden korunabilmek için dev seddi inşa eden millet." Yerime geçerken kıkırdamadan edemiyorum. "Korku insana neler yaptırıyor değil mi? Korunabilmek için dev duvarları inşa etmekte bile zorlanmıyorsun." Gözler duvara yansıyan görüntülere döndüğünde asıl konuya giriş yapıyorum. "Bu gördüğünüz ne? Bir tepe mi?"

"Doğal bir tepe olmadığı kesin." Diyor kızlardan biri.

"Hangi tepenin bir piramide benzediğini gördün ki." Havalı olduğunu sanan çocuk biraz önceki kıza sırıtan bir bakış atıyor.

"Bu gördüğünüz şey bir tepe değil. Piramit. Saklı kalmış yada saklanması bazı grupların işine gelen bir tarih. Onlara Türklerin piramidi diyorlar." Saklamaya çalıştıkları başka bir piramit açıyorum. "Elimizde bu piramitlerle ilgili çok az bir bilgi var. Çünkü çinliler Xian bölgesini yasak bölge ilan etmişler. Piramitlerin üzeri toplakla örtülüp ağaçlandırma yapılmış."

"Peki bu bilgiler ne kadar güvenilir? Atalarımızın olduğunu iddia ettiğin bu piramitler için bir kanıtın var mı?" Bilmişlikle kollarını bağlıyor sevgili profesörüm. "Belki de çinlilere aittir. "

"Çinlilerin tarihine ait olan bir yapıtı bakımsız bıraktığı nerede görülmüş." Çinlilerin imparatorluk sarayını, tarihi mekanlarını teker teker gösteriyorum resimlerle. "Tarihine önem veren bir topluluk neden kendisine ait olan birçok yapıyı saklama gereği duysun ki?"

"Peki bizim tarihimize ait olduğunu nasıl kanıtlayacaksın?" Yapamayacağımı düşünen profesöre kocaman sırıtıyorum.

"Piramitlerin en büyüğü olan beyaz piramide kaçak olarak giren araştırmacılar var. Uygur Türklerine ait bir çok duvar yazmaları mevcut. Ay yıldız ve kurt sembolleride bu yazmaların içinde bulunmakta." Bican ile göz göze geldiğimizde gülümsüyor. Araştırma yaparken bana yardımcı olmuştu. Bulduğum bu bilgiler gerçekten şaşırtıcıydı. İtirafçıların tarihi de öyle.

*-*DELİLER ŞEHRİ*-*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin