"Geçmişten gelen sesler, gözümden kaçan gözler
Ne kadar çok tırmansam benden yukarıda gizler..."...
Bir insan geçmişinden kaçabilir mi? Eliyle tutup bir kenara fırlatabilir mi? Yaşadıklarını bir çırpıda silebilir mi? Geçmişinde yaşayanları unutabilir mi?
Hayır, ne yaparsak yapalım, ne yaşarsak yaşayalım geçmişten kaçamayız, elimizle tutup bir kenara fırlatamayız, yaşadıklarımızı bir çırpıda silemeyiz, geçmişimizde yaşayanları unutamayız.
İnsanlar geçmişlerini silmeye çalışırlar. En azından kötü anıları. Onlar unutmaya çabalarken ben unutmamak için çabaladım. Sırf abimi unutmamak için, onunla yaşadığımız anıların canlı kalması için çabaladım. İşe yaradı mı? Hayır. Unutuyorum, hızlı ya da yavaş fark etmez ben onu unutuyorum. Sesi, şen kahkahası yavaş yavaş gidiyor kulaklarımdan.
İnsan neyi unutmak istemezse onu unuturmuş derler. İnanmazdım, ama doğruymuş. Ben onu unutmak istemedim ama o kendini unutturmaya başladı.
Düştüğüm zaman yanıma ilk o gelirdi. Ağladığım zaman ilk o sarılırdı. Güldüğüm zaman ilk o gülerdi. Benim tüm ilklerim onunlaydı. Son olan hiçbir şey yoktu onunla. Tek bir şey hariç... O son nefesini verirken ben vardım yanında. O benim ilklerimdeydi ama ben onun sonunda oldum.
Şimdi göreve giderken bunları düşünmek bana hiç iyi gelmemişti. Ne zaman sessiz kalsam, yalnız kalsam veya dalgın olsam bu düşüncelerim ile boğulurum.
Onlardan kurtulmak için etrafıma bir göz attım. Helikopterdeydik ve yolumuz az kalmıştı. Alper, Ata, Hakan ve Yusuf, Yusuf'un hoşlandığı kız hakkında konuşuyorlardı. Kuzey ve Esra ise bir köşe de oturmuş sessizce muhabbet ediyorlardı. Diğerlerinin söylediğine göre Esra ve Kuzey sevgililermiş ki bu zaten çok bariz bir şekilde belliydi. Emre ve Fırat ise yan tarafımda sessizce konuşuyorlardı. Ancak sesleri bana bile gelmiyordu.
Hiçbirini rahatsız etmek istemiyordum. O yüzden tekrar düşüncelerimin içine daldım. Annem...Onunla konuşmamız gereken şeyler vardı. Nihayet bana gerçekleri anlatacaktı. Öğrenmem gereken gerçekleri. Annem ve babam bariz benden birşeyler saklıyorlardı. Lakin babamı tanıyordum. O asla istemediği birşeyi söylemezdi. Lakin annem öyle değildi. Üzülürdü, kırılırdı. Bazen saklayamazdı. Annemi üzmek istememiştim. Gerçekten istememiştim. Ben istemezmiydim annemin kokusunu doya doya içime çekeyim.
Ama olmuyordu işte. Abimin gidişi en çok beni etkilemişti. Ağlayamamıştım bile. Sadece ufak bir haykırış o kadar. Babam odaya girdiğinde ne hâlde olduğumu ben bile bilmiyordum.
21 Kasım 2021 (Ferhat Astsubay ölmeden bir kaç dakika önce)
Şu an tek isteği kardeşini görmekti Ferhat Astsubay'ın. Yanına çağırmıştı ve beş saniye sonra minik kız kardeşini yanı başında bulmuştu.
"Abi..."
"A-bimm"
"Doktor ne dedi? Ben dinleyemedim. Sen çağırdın...Soramadım."
Sesi aglamaklıydı Dicle'nin. Fakat aglamamalıydı.
Oysa ki bilmiyordu, o gün aglayamadıgı için bir daha ağlayamayacağını...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAVRU VATAN
Ficção Adolescente"Bu bir aşk meselesi...Vatan Aşkı" Abisinin ölümünün ardından Ankara'ya giden Dicle, iki yıl sonra nihayet babasının yanına, Şırnak-Silopi'ye gider. Tekrar göreve dönmek ona gerçekten iyi gelmiştir. Ancak aile sıcaklığı içeren Kartal Tim'i onun bütü...