Erken olsun güç olmasın ya da böyle bir şey... Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum. Çokça öpücük ve sevgiii
Teoman- Güzel Bir Gün
Aynadan son kez kendime baktım. Siyah mini elbisemin derin v yakasını saçlarımla kapatmıştım. Elmacık kemiklerimi pembe allıkla belirginleştirdim. Dudaklarıma ise ışıltılı bir ruj sürmüştüm. Saçmaydı ama heyecanlıydım. Bu gece, hayatımın aşkıyla, planlı şekilde, tanışacaktım. Ankara'nın en sakin otelinde, karşılıklı iki odada kalıyorduk. Aynı odada kalmayı Tuna kabul etmemişti. Ben de daha ekonomik olsun diye tek odada kalmayı teklif etmiştim zaten, başka bir niyetim yoktu. Yatağın ucuna oturup vaktin gelmesini beklemeye başladım. Daha saat altıydı, yaklaşık üç saat sonra bara gidecektim. Tek başıma gittiğim bardan iki kişi çıkmayı planlıyordum. Tabii Tuna yine oyunbozanlık yapıp ayrı ayrı çıkmamız gerektiği konusunda ısrar etmezse...
Telefonum çaldığında hevesle arayana baktım. Ekrandaki isim yüzümü asmama neden oldu. Sürekli kaçmaya çalıştığım hayatın gerçeği arıyordu. İstemeye istemeye açtım.
"Efendim Arda."
"Konuştun mu ailesiyle? Sesiniz çıkmıyor kaç gündür."
Kaç gün geçmişti? İki mi üç mü? Bu süre boyunca ne Tuna'yla ne Çağatay'ın ailesiyle konuşamamıştım. Kaldı ki önce Tuna'yla konuşmam gerekiyordu. Henüz tanışmadığım biriyle konuşamam diye erteleyip durmuştum ve bunun saçmalık olduğunu yeni yeni fark ediyordum.
"Konuşamadım henüz. Sen ne yaptın?"
Arda'nın yapması gereken tek şey benden haber beklemekti. Bu durumda hiçbir şey yapmamış olması gerekiyordu.
"Ne yapacağım Nil? Senden haber bekliyorum. Sezgin abinin ayarladığı adamla görüştüm sadece, zor olacak onu saf dışı bırakmak."
Katetmemiz gereken yolu düşündükçe içim sıkılıyordu. Adım adım uygulanması gereken planımın her adımı sıkıntılıydı ve ufacık bir pürüz ikimizin de hayatını mahvedecekti. Bunu bilmek bile hata yapmama yol açabilirdi.
"Tamam yüzünü düşürme hemen, zor olacak dedim, olmayacak demedim." Arda'ya sarılmak istediğim üç andan biri yaşanıyordu. "Sen de harekete geç artık, Tuna'yla konuş en azından. Bakalım ne tepki verecek."
Vereceği tepkiyi biliyordum. Umursamayacaktı, istiyorsan konuş diyecekti. O çoktan inandırmıştı kendini katil olduğuna, olmadığını öğrenince epey şaşıracaktı. Dudaklarım kendiliğinden yukarı kıvrıldı. Katil olmadığını öğrendiğinde ne yapacaktı acaba? Mutluluktan havalara uçar ama bana belli etmezdi kesin. Belki sarılıp ağlardık, kaybettiğimiz ve kazanacağımız her şeyin hatırına birkaç damla gözyaşı dökmekten zarar gelmezdi.
"Arda aksilik çıkmayacak değil mi? Sonuç istediğimiz gibi olacak..."
Duymak istediğim tek cevap vardı.
"Çıkmayacak, halledeceğiz her şeyi."
İstediğim cevabı almanın rahatlığıyla gülümsedim. Günün her saati kendime tekrarlasam da dışarıdan duymak iyi hissettirmişti.
"Teşekkür ederim, her şey için, iyi ki varsın."
Arda'nın şaşkınlığını telefonun diğer ucundan anlayabiliyordum. Tuna, Arda'ya iyi ki varsın dediğimi duysa krize girer, günlerce trip atardı. Tanıştıktan sonra ona da iyi ki varsın diyecektim. Tekrardan ayağa kalkıp ayna karşısına geçtim. Saçlarım güzel görünüyordu, makyajım idare ederdi, düşünmemek için erkenden uyuduğumdan uykumu da almıştım. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar tazelenmiş hissediyordum. Bu his hiç bitmesin, Tuna'yla sıfırdan yazmaya niyetlendiğim hikayemize siyah kalem değmesin istiyordum. Saat yediye yaklaştığında beklemekten fazlasıyla sıkılmıştım. Keşke barda değil, kahveci dükkanında tanışmayı teklif etseydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LETHE
Teen Fiction"Tam bu sırada bir uçak tepemden uçtu. Gidişini izlediğim ilk uçaktı. Arabadan inip kapıya yaslandım. Yol kenarında öylece durmuş, nereye gittiğini bilmediğim uçakların geçişini izliyordum. Saat yedi oldu. Bir uçak daha gitti. Hemen peşinden bir tan...