Hande Mehan- Beni Böyle Sevme
"Ne yaptım ben?"
Bu soruyu son yarım saatte sayısız kez sesli dile getirmiştim. Hemen peşinden yutkundum. Arda tüm dikkatini yola vermiş görünüyordu.
"Tuna'ya yalan söyleyeceğim. Onu bir yalana inandırıp, o yalanla mutlu olmasını izleyeceğim. Arda nasıl olacak? Ömür boyu gizleyeceğim ondan bunu. Herkese yalan söyleyeceğim. Herkesi siktir et, Tuna'ya yalan söyleyeceğim!"
Kafamı sertçe araba koltuğuna vurdum. Bu koltukları neden yumuşak yapıyorlardı ki...
"Hava yastıklarını aç, kendimi boğacağım. Çok ciddiyim, şurada ağaca filan çarp... Ya da dur, ağaç olmaz, o da bir canlı. Duvara çarp ama sen ölme. Bir de seninle uğraşamayız."
Ankara halkı yeni yeni uyanıyordu.
"Nil, Allah peygamber aşkına sus. Zaten uykusuzum, geceden beri yollardayım... Bir de bu sik sik işlerle uğraşıyorum."
Dudaklarımı büzdüm, haklıydı sik sik işlerle uğraşıyorduk. Arda'nın haklı olması benim deli gibi atan kalbimi sakinleştirmeye yetmiyordu ama... Hayatımda hiç korkmadığım kadar korkuyordum. Pişmandım ama ola ki zamanı geri alabildim yine aynısını yapardım. Bu ikilem kalbimi parçalara ayırıyordu.
Bu fikri ortaya attığımdan beri kendime itiraf etmekten kaçındığım gerçek dudaklarımdan teklifsizce döküldü.
"Ben de Tuna gibi gitmek istiyorum. Tuna'nın gitmesine hak verdim demek istemiyorum ama gitmek istiyorum Arda. Hem Tuna için hem kendim için... Bu çok garip değil mi? Her gün yüzüne baka baka gerçeği gizlemek, bir gün öğrenirse korkusu ya da bilseydi yanımda kalır mıydı şüphesiyle yaşayacağıma ayrı kalalım istiyorum. Onun beni sevdiğini biliyorum, ben onu seviyorum. Bize yetmesi gereken budur belki."
Konuştukça kaçmam gerektiğine ikna oluyordum. Uzaktan Tuna'nın iyi olduğunu bilmek yeterdi. Yıllarca Tuna'ya yettiği gibi bana da yeterdi. Yetmeliydi... Üstelik kaçma isteğimin tek sebebi Tuna da değildi. Dönüştüğüm kişiden utanıyor, dönüşeceğim kişiden korkuyordum. Aşkın bunu yapması haksızlıktı.
Arda arabayı durduğunda tereddütle etrafıma baktım, gelmiş miydik?
"Nil'im, canımın içi beynin devreye girene kadar düşünmesen olur mu? Saçmalama kotan dolmuyor malum."
"Anlamı-"
Kelimemi bitirmeden hiddetle konuşmaya başladı.
"Neyi anlamıyorum, deli misin kızım sen? Bak bana seninle aynı boku yiyorum. Tuna'ya aşık değiliz diye duygusuz pezevenk miyiz? Senin yaşadıklarının farkındayım filan demeyeceğim. Senin yanındayım çünkü. Bak bu iş bizi ya batıracak ya çıkaracak ama yalnız olmayacaksın. Seninle aynı gemideyim, teknik olarak arabadayım..."
Haklıydı ve değildi. Aynı yalan ikimizi farklı yerlerden yakalıyordu. Kaldı ki önemli olan, hangimizin daha kötü etkilendiği değildi. Derin bir nefes alıp pes ettim. Bir yola girmiştik, yol çok kötüydü ama sonu güzel bir yere çıkabilirdi.
"Üzerinden geçelim."
Bu pes edişimin sesli dile gelişiydi.
"Geçelim sonra da seni bırakıp İstanbul'a döneceğim. Çok basit, pratikte basit yani... Şimdi Çağatay'ın ailesi ortalığı ayağa kaldıracak. Annesi telefon konuşmalarına yanımızda başladı zaten gördün. Sezgin amca raporu kolay halleder diye önemsemiyordu. İçeriden adamın biriyle anlaştı kenara çekildi. Çağatay'ın ailesi başarabilirse adam Sezgin amcayı arar senin iş zor der. Tabii buna güvenmiyoruz, adamın kim olduğunu öğrenip kovdurmak zorundayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LETHE
Teen Fiction"Tam bu sırada bir uçak tepemden uçtu. Gidişini izlediğim ilk uçaktı. Arabadan inip kapıya yaslandım. Yol kenarında öylece durmuş, nereye gittiğini bilmediğim uçakların geçişini izliyordum. Saat yedi oldu. Bir uçak daha gitti. Hemen peşinden bir tan...