"1994
7Mayıs
Bugün sınavlar vardı. İlk olarak matematik sınavı olduk, ve hepimiz için zor geçti. Han, stres yüzünden panik atak geçirdi. Yani en azından öyle sanıyorum. Ailesi ona çok baskı yapıyordu anlaşılan. Onun için kendimi kötü hissettim çünkü altı üstü bir sınav için bu kadar gerilmesinin onun için iyi olmadığını biliyordum. Sınav kağıdına tirtir titreyen elindeki kalemle boş boş bakarken onu motive etmek için uzanıp elini tuttum. Elleri buz gibiydi."Elinden geleni yapman yeterli, Han. Yapabilirsin, geçen gün çalıştıklarınızı hatırla ve odaklan. Süremiz de gayet geniş. Kendi-"
Hoca haliyle bize bağırdı. "Sen! Kapa çeneni, sınavda konuşmak yasak! İlk defa mı sınava giriyorsunuz siz?"
Han'a sadece sıcak bir şekilde gülümseyebildim ve ardından da yerime geri döndüm.
Sınavımı çözerken bir yandan da Han'ı kontrol edip, iyi olup olmadığına bakıyordum. Ellerinin titremesi azalmıştı, daha rahat görünüyor, nefesini düzene sokuyordu.Sınav bittiğinde pek konuşmadı, sınavdan bahsedip canını sıkmak istemediğim için boş boş konuşup onu rahatlatmaya çalıştım.
"Yeni bir çizgi roman aldım, süper bir şey acil okuman lazım. Çizimler yakıyor."
"Bir ara bakarım." dedi.
"Sana ödünç vereyim mi?" dedim.
"Sınavlardan sonra neden olmasın." dedi tatlı bir gülümsemeyle bana bakarak.
Sınava ne kadar çalışıyordu? Çizgi romanı bitirmek en fazla bir, bilemedin iki saat sürerdi. Bu süreyi birkaç güne dağıtabilirdi. Günde 30 dakikasını ayırması yeterdi. Buna rağmen 'sınavdan sonra' diyordu.Okul biter bitmez Han'la birlikte kafeye gideriz diye umuyordum ancak "Sınav haftasında olmaz, belki daha sonra" dedi. Ben mi fazla gevşek davranıyorum, yoksa o mu çok çalışıyordu?
İşim olmadığından eve gittim. Soonie, Doongie ve Dori'ye mama verdikten bir süre sonra ders çalışmak için masama oturdum. Çözdüğüm birkaç soruya boş boş baktıktan sonra kalktım ve işsiz halimle evde öylece tur atmaya başladım. En sonunda çöpü atmak, ve biraz olsun yürüyüş yapmak için yağmurlu havada şemsiyemle birlikte dışarı çıktım. Yağmurlu bir günde yürüyüş yaoma fikri saçmaydı, biliyorum ama işim gücüm yoktu ve sıkılmıştım.
Çöpleri attım ve en yakındaki markete gittim, yedi şişe soju aldım eve dönerken bir aburcubur otomatının yanında, dizlerini kendine çekmiş yağmurdan ıslanan birini gördüm. Başta evsiz olduğundan emindim. Otomattan bir şey alma bahanesiyle oraya gidip şemsiyemi ona doğru uzattım. Ancak şemsiye yerine tişörtümün kenarından tutup çekiştirdi.
"Birlikte içelim mi?" dedi tanıdık bir ses.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dead Cat | Minsung ✓
RomanceDÜZENLENİYOR~ Sevgilisinin ölümünün ardından tıpatıp ona benzeyen birisiyle tanışan Han Jisung zamanla bu benzerlikler arasında kafası karışır ve ne yapacağını bilemez hale gelir.