"Sürpriz Bu Mu Yani?"

235 23 38
                                    

Öncelikle bölüm geç geldiği için inanılmaz üzgünüm. Ama malum yaz yoğunluğu... Gitar kursu, basketbol kursu üstüne bir de Ramazan telaşı derken bölüm de haliyle geç geldi. Ama sanırım şu ana kadar yayınladığım en uzun bölüm oldu *-* Arkadaşlar sizden sadece bu bölüm için değil tüm bölümler için şu ana kadar en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz karakterleri nedeni ile birlikte açıklamanızı istiyorum. Benim için sizin olaylar, karakterler ve bölüm hakkındaki görüşleriniz çok önemli . Lütfen yoruma yazalım değerli okuyucularım. Ve lütfen arkadaşlar (çok resmiyet oluyor ya böyle:) hikayeyi beğendiyseniz ve Facebook'unuz varsa sayfamızı beğenin olur mu? Adı: Wattpad Hikayesi: Gökkuşağı Bu arada hikayeyi şarkıyla birlikte okursanız güzel olur ;)

Biliyorum, biliyorum uzun bir not oldu ama iyi de oldu sanki ;) İyi okumalar *-* Umarım beğenirsiniz... Eğer beğenirseniz yıldıza tıklamayı unutmayalım lolipop okuyucularım ;)

Can Mutlu' nun ağzından...

Tüm bu konuşmalardan sonra anaokulunun önünde buluşmamızın tuhaf olduğunu söyledi Helin. Aslında bence gayet normaldi ama Helin bu sonuçta. Yarın Ceyna Cafe diye bir yerde buluşacağız.

Bu arada ikimiz de Nilüfer'de oturuyormuşuz. Konuşurken daha doğrusu sadece ben konuşurken öğrendik. Helin annesini aradı ve dolmuşla geleceğini söyledi. Kendinden pek beklenmeyen bir hareketle beni de davet etti beraber dolmuşla gitmeye fakat bu fikrini nazikçe reddettim ve benden beklenebilecek derecede güzel bir cevap verdim.

"Üzgünüm, daha sen gibi somurtkan ama gülümsemenin de bir o kadar yakıştığı kızları gülümseteceğim. Yarın Ceyna'da görüşürüz o zaman"

Tabi bu sözümden sonra duygularını sayılı defa yüzünde gösterdiği koca hayatta belki de sayılı defa kızarmıştı. Onu nedensizce mutlu etmek istiyordum, hayatı sevdirmek, yaşatmak...

Helin bu durumdan rahatsız mı bilemem ama ben nedense düşündüğümün aksine onun yanında mutluyum. Gerçi ben her yerde mutlu olmayı biliyorum ama onun yanında nedensizce... Daha çok mutlu oluyorum.

Bu düşünceler ile yüzümdeki sırıtışı bozmadan ellerimi kot pantolonumun içine atıp yürümeye devam ettim. Nereye gittiğimi bilmeden... O sırada aklıma Meriç geldi. Kaldırımın kenarında duraksayıp cebimde olan elimi biraz daha cebime soktum ve telefonumu çıkardım. Hemen Nermin teyzenin numarasını girip aradım.

"Alo Nermin Teyze'm Meriç bugün okula gitti mi?"

"Sorma oğlum, sorma. Bir kız varmış okuldan arkadaşı Ece'ydi sanırım adı. Arkadaşımın kolu acıyor ben nasıl okula gidip eğleneyim Nermin Teyze diye tutturdu gitmiyor okuluna"

Bu sözü üzerine küçük çaplı bir kahkaha attım.

"Abisine çekmiş işte teyzesi, merhametli çocuk."

Kahkahamın biraz dinmesi üzerine konuşmaya devam ettim.

"Ece'yi çok seviyor o. Hastanede o halini görünce gitmek istememiştir okula. Boşver zorlama gitmesin bugün okula."

"Tamam yavrum, tamam. Hadi sen de gel artık yemek hazır."

"Tamam, teyzem geliyorum" dedim "teyzem" kelimesini vurgulayarak.

"Hoşçakal, Can'ım" dedi o da. Bana hep Can'ım derdi.

"Hoşçakal" dedim ve şu bip bip sesinin gelmesini bekledim.

Karşımdaki insan kapatmadan kapatmanın ayıp olduğunu düşünürdüm hep. Bu yüzden de bunu alışkanlık haline getirmiştim. Ses gelince kapattım ve telefonuma baktım. Birinden mesaj beklemiyordum ama yine de bakmak istemiştim. Beklenmeyen mesaj alarmı! Mesaj gelmişti. Beklemeden açıp baktım. Buse'den. Buse'den?

GökkuşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin