"Kupa Kızım Olur Musun?"

134 12 5
                                    

Biliyorum, biliyorum bölüm fazla gecikti. Ben de beklemiyordum inanın ama işte biliyorsunuz okul denen şey bir de haftasonu kursları filan derken inanın çok yoruluyorum ve girecek hiç zamanım olmuyor. Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Yorumlarınızı bekliyorum *-*

Medya bölümde geçen şarkı :))

Sizleri seviyorum! Gökkuşlu Geceler!

Helin Karaylı'nın ağzından...

Bir süre ikimizde o şekilde kalıp sessizce ağladıktan sonra bu anın gerçekleşemeyecek bir hayal olduğunu düşündüm. Henüz birkaç haftadır tanıdığım birinin evinde kalmaya başlamış ve hatta onun omzunda ağlamıştım. Bu, tuhaftı. Ama Can iyi biriydi, biliyordum, farkındaydım. Birkaç dakika önce dediği gibi, kişiliklerimiz farklıydı belki ama kaderlerimiz aynıydı bizim... Belki de bu yüzden her seferinde ister istemez birbirimizin gözlerinde görüyorduk kendimizi.

Sessiz hıçkırıklarımızın ardından minik odadan aşağı inen merdivenden gelen adım seslerini duyup oraya odaklanmamız saniyeler içinde gerçekleşmişti. İnen kişinin Denizhan olduğunu anladığımızda ikimizde yavaşça ayağa kalktık. Kampa geldiğimden beri giydiğim ve artık iğrenç bir hal almış taytımı yeniden silkelediğimde bakışlarımı Denizhan'a yönelttim. Şu ana kadar onun mavi gözlerinde gördüğüm en sert bakışlardı bunlar... Gözlerinin koyuluğundan kızgın, düşünceli ve endişeli olduğunu anlamam hiç zor değildi.

Can "Bir şey mi var Denizhan?" diye sorduğunda Denizhan, cevap vermek için uzun olan bir süre sonra konuştu:

"Evet var Can! Senin o isminden dahi iğrendiğim abin kamp alanına geldi! Okul müdürümüze kamp yapmayı çok sevdiğini ve her ay buraya kampa geldiğini söyledi, ayrıca bizimle kamp yapacağından mutluluk duyacağını... Terlediğinde parıl parıl parlayan keline anne terliği fırlatmak istediğim müdürümüz ise bunu kabul etti. Her ne kadar o mafya, kötü, psikopatın teki demiş olsam da!"

"Ş-şaka bu, değil mi?"

"Demek isterdim Can ama değil. Şimdi o suşi kokulu parfümü kamp alanına sinecek, iğrenç!"

Can konuşacakken birkaç dakikadır ettiğim ve uyguladığım sessizlik yeminimi bozdum.

"Denizhan? Can bu adamdan nefret ediyor, anlıyorum ama sen?"

"Bak Helin, bizim dostluğumuz öyle senin bildiğin zengin dostluklarına benzemez. Bizim dostluğumuz birimiz bir şey yaşadığında onu hepimiz yaşamış gibi olmamızdır. Bizim dostluğumuz biri ağladığında hepimizin ağlaması, biri güldüğünde hepimizin gülmesidir. Ve ayrıca bizim dostluğumuz dolapta kalan bir çay kaşıklık Nutella'yı beşimizin de paylaşabilmesidir " dediğinde Can'ın başını hafiften eğip güldüğünü fark ettim.

"Olamaz ya! Birkaç dakika bile ciddi olamıyorum!" diye yakındığında topallaya topallaya yanına gittim Denizhan'ın. Koluna girdim ve konuştum:

"Haline şükretmelisin, olan var olmayan var" dediğimde işaret parmağımla yüzümü gösterdim. Denizhan gülerken Can 'ı düşünceli gördüğümde onu da teselli maiyetinde konuştum:

"Merak etme geldiği gibi gider!" diye bağırdığımda Can da yüzüme bakıp gülümsedi. Aslında birinin yanında kendimi rahat hissedersem o kadar da sıkıcı biri olmam ama zaten asıl sorun kimsenin yanında kendimi iyi hissedememem -Ece hariç tabii- Ortamda herkes gülümserken benim gülümsememem her ne kadar sinirimi bozsa da elimde değildi, alışmıştım artık.

Denizhan "Hadi gidip halledelim şu durumu" dediğinde başımla onayladım. Can ise durup sordu:

" Ya Deniz bir şey soracağım. Selin neden bu aralar biraz tuhaf?"

GökkuşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin