3K olmuşuz! Ya iyi ki varsınız ya, iyi ki. İnanın wattpade neredeyse hiç giremiyorum, hatta bu bölümü de arkadaşım çok istediği için yayınlıyorum. Hikayeyi yazmaktan çok hoşlanıyorum fakat okulda da kitap çıktı, onlarla uğraştım, yeni bir kurgu, yeni karakterler felan, beni baya uğraştırdı açıkçası ve kendi hikayeme 5 aydır zaman ayıramadım, yeni bölüm yayınlamaya karar verdim. Buraya Facebook grubumuzu da bırakıp kaçıyorum:
Wattpad/Gökkuşağı
Helin'in ağzından..
Sabaha karşı kulağıma gelen bağrışma sesleri ile uyku tulumunun fermuarını açıp doğruldum. Hızla hırkamı giydim ve çadırımı açıp dışarıya çıktım. Kalabalığın olduğu yere doğru adım atarken dünkü burkulmanın yerini hafif bir ağrıya bıraktığını fark ettim. Adımlarımı hızlandırdım ve kalabalığın olduğu tarafa doğru yöneldim. Genellikle bileğimden hiç çıkarmadığım tokamı uyuduğum için bozulan saçıma geçiriverdim hemen. Kalabalığa yaklaştığımda Can'ın kalabalığın ortasında olduğunu ve biri ile kavga ettiğini sesinden anlamam zor olmadı. Toplaşan kalabalığın arasına daldığımda biraz sıkışmalarım sonucunda kavga edenlerin Can ve abisi olduğunu anlamakta zorlanmadım. İkisi de bayağı hırpalanmıştı. Denizhan Can'ı, Mert'te Doruk'u tutuyorlardı. Birkaç öğretmen gelip Can ve Doruk'a kızarlarken saçımı karıştırdım. Benim aklımda olan şey farklıydı. Dün notu yazan kişi kimdi? Can? Doruk? Denizhan? Zaten başka birini de tanımıyordum. Bizim okuldan benim hakkımda bu kadar çok şey bilen kimse yoktu. Göç edeceği yeri unutmuş leylek gibi aptalca düşünmekten başka bir şey yapmamak beni çıldırtıyordu. Bu düşünceleri beynimden atıp Can'ın gözlerinin içine baktığımda Can'ın bana bir garip baktığını fark ettim. İyi anlamda değil, kötü anlamda...
Sanki eskisi gibi beni arkadaş gibi değil de öylesine bir tanıdık gibi görüyormuş gibi bakıyordu. Gözlerindeki sıcaklık yerini öylesine bakışlara bırakmış, sevgi dolu gülümsemesinin yerini ifadesiz bir yüz ifadesi almıştı. Belki de abisiyle kavga ettiği için sinirlendi ve bana böyle baktı diye düşündüm. Yine de o bakışları yakalamak bana iyi gelmemişti, kötü hissetmiştim. Onun beni mutlu etmek için şekilden şekle girmesini istemiyordum ama itiraf etmeliyim bu bana çok hoş geliyordu ve seviyordum. Bencilceydi, çok bencilceydi ama ilgi görmeyi herkes severdi? Ya da bilmiyorum. Kalabalık yavaşça dağılırken Can'ın yanıma gelmesini beklerken Selin'in yanına gitmesine sinir olmuştum. Selin, Denizhan, Mert ve Can birbirlerine sarıldıklarında omuzlarımı düşürüp başımı öne eğdim. Onların aralarına giremezdim, zaten Can da sürekli benim yanımda olamazdı, onun kendi arkadaşları, kendi yaşamı vardı, galiba benim onun yaşamına göre olmadığımı fark etti. Bir an içimden keşke buraya gelmeseydim, keşke Can'la tanışmasaydım diye geçirdim. Bu benim için üzücü bir an değildi, sadece bir hayal kırıklığıydı. Uzun bir süre boyunca etrafımda dönüp duran insanlara aldırmadan öylece durdum.
Koskoca dünyada kimse beni fark etmiyordu. Ben de zaten kimseyi fark etmiyordum. Bu bana biraz trajikomik gelmişti. İlk defa böyle bir an yaşıyordum. Can beni bırakıp gitmiş olabilirdi, bu büyük bir sorun değildi, Can benim hayatımda hiçbir zaman unutamayacağım anıları bana yaşatan mükemmel bir insan olarak hafızama kazınacaktı.
Geri dönüp çadırıma koştum. Çadırımın fermuarını açıp dizlerimi yere sürte sürte içine girdim çadırımın. Bacaklarımı karnımda topladım ve ağlamaya başladım. Dün Can ile birlikte, "onun omzunda" ağlarken şimdi burada tek başıma olmak benim için gerçek bir umut ışığının sönmesinden farksızdı. Kötü hissediyordum, o da diğerleri gibi sıkılmıştı benden. Haklıydı da. Omuzlarımı silktim.
"Yapamıyordum işte, ben siz insanlar gibi olamıyorum! Ben gülümseyemiyorum! Kahkaha atamıyorum, espri yapamıyorum! Ben yaşayamıyorum! Bence dünyadaki başka bir gezegen için yaratıldım ben, beni yanlışlıkla buraya, bu insanların arasına gönderdiler. Bunun başka bir açıklaması yok çünkü!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökkuşağı
Teen Fictionİnsanların karakterleri birbirinden farklıdır fakat bazı insanların mıknatısın zıt kutupları misali tamamen farklıdır. Bu milyonlarca özel kişiden sadece ikisinin karakterleri de birbirinden tamamen farklı... Can sabah doğan güneş gibi gül...