"Kim Var Orada?"

139 14 6
                                    

Not: Aşağıda bulunmakta olan not Fatma Sıla'nın hastalıktan geberdiğinin bir işareti olup bol random ve saçmalık içerir. Etkilenebilecek olanların okumaması tavsiyemdir asjsgdjs

Şu an bu bölümü hastalıktan geberirken yazıyorum, salya sümük iken bölümün mükemmel olup olmadığını tartışmayalım isterseniz sdjhfjgf. Bölüm berbat olduysa hepinizden tekeeer tekeeer özür dilerim. Bu arada ben çok ciddiliğe alışık değilim böyle random falan kullanırım -bu cümle siz daha beni tanımadınız cümlesinin kibar halidir sfjfhhsj-  Hem 10. bölümümüzün şerefine de random iyi gider dssfkkjdg Hastalık kafa yaptı benim ruhumda falan inşallah hoş karşılarsınız bunu. Ama tabii ki hikayeyi bu kafa ile yazmayacağım -belki yazabilirim, belli olmaz shfgjksdfghjhgfds-  Merak etmeyin 1-2 haftaya yani birkaç bölüm sonra toparlarım. Ama tabii birkaç bölüm boyunca bu notlar ile başınızı ağrıtabilirim o ayrı bir mesele asdsadfghg. (Hastalık nedenleri: Terli iken buzlu su içmek, mevsim değişikleri ve dondurma rekoru kırarak günde 15 dondurmayı mideye indirip boğazlarımı intihar ettirtmek. Siz siz olun bu dediklerimin hepsini rahatlıkla yapın valla ben yapıyorum şahsen shdashafkjjs) 😄☺😀

Sizleri seviyorum!

Bol randomlu günler! 

Geçmiş olsun derseniz çok hayra geçer bu arada. Sizin geçmiş olsun kelimeniz bana yararlı gelecektir ben bunu biliyorum. Neyse hepinizin birbir yanaklarını ponçikleyip kaçıyorum! İyi okumalar! Kısa bir bölüm olduysa herkesten teker teker özür dilerim ilhamlarım pek gelmedi hastalığım ilham perilerime bulaşmasın diye sanırım. Garip bir bölüm oldu, düşüncelerinizi bekliyorum :)

Helin Karaylı'nın ağzından...

"Ben sizin beni on yedi yıldır mutlu edemediğiniz kadar mutluyum Can'ın yanında!" dedim evimizin kapalı olan giriş kapısına yaslanıp kaşlarımı çatarak. Can'a döndüğümde ise özür diler gözler ile bana bakıyordu.

"Peki, öyle olsun Helin Hanım! Madem burada mutlu olamıyorsun başını beladan belaya sokan Can'ın yanında kal. Ve bu eve adımını atma!"dedi babam işaret parmağı ile kapıyı göstererek.

"Kızını evden mi kovuyorsun? Hiçbir yere gitmiyorum!" diyerek bağırdım kızaran yüzüme aldırmadan.

"Gidiyorsun. Eşyalarını hazırlasın annen. Sen gibi bir kızı burada görmek istemiyorum!"

"Asıl ben sen gibi ba-"

"Abla! Nereye gideceksin" dedi Ece kolundaki alçı ile uzun koridorun başından sonundaki bana, babama ve Can'a bakarak.

"Ablan tatile çıkıyor arkadaşıyla Ece. Hadi Serap hazırladın mı giysilerini?" Ece yanıma koşup sarıldı bana. 

"Abla, gitme. Lütfen" dedi yavaşça süzülen gözyaşlarını tutamayarak. Kapıyı açıp ayakkabılarımı giydim. Ece'nin duymayacağı bir seste babamın kulağına eğilip konuştum:

"Senden, nefret ediyorum..."Can kolumu tutup geri çektikten sonra annem hazırladığı minik, pembe valizi getirip elime tutuşturdu ve üzgün bakışlar ile baktı bana. Birkaç dakika birbirimize üzgün bakışlar yönelttikten sonra babamın kapıyı kapatması ile hızlı ve sinirli adımlar ile aşağı indim arkadaki Can'a bile bakmadan. Yine hızlı adımlarla giriş turnikesini geçecekken Can kolundan tuttu ve konuşmaya başladı:

"Özür dilerim, cidden benim yüzümden başına gelmeyen kalmadı. Sadece şeref fakiri birkaç  insanı bulmak isterken seni de evinden ettim. İnan amacım bu değildi" dedi üzgün olduğunu  belli etmek istersin yalvarır gözler ile bakarak.

"Sorun değil. Tabii evinde birkaç gün misafir kalırsam. Mutlu olduğum yerde olmak mutluluğa biraz daha yaklaşmak değil midir zaten?" dedim hafifçe gülümseyerek.

GökkuşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin