8: EVET, BEN NECLA

415 41 55
                                    

Minho pov:

Jisung'un söylediği parka doğru geldiğimde parkın bahçesinde bir adamla oturup konuştuğunu gördüm. Biraz daha yaklaşınca anca seslerini duyabilmiştim.

"Ya anlamıyorum ki! Adamın bana hiç iyiliği de dokunmadı, hatta onun yüzünden hastahanelik oldum, özellikle de edebiyatçı ama gidip ona aşık oldum. Allah o edebiyatçı Minho'nun belasını versin. Neden amca?"

Jisung'un sarhoş olduğu için peltek ve bozuk olan cümlesine karşı tenimdeki her bir tüy dikelmişdi. Ne dedi o? Bana nasıl aşık olmuştu ki? Ben ondan o kadar nefret ederken... Bir öğretmenin öğrenciye nefret beslemesi doğru mu ki?

Jisung ağlamaya başlayınca yanındaki amca ona sarılıp teselli- ananı sikiyim amca ne yapıyorsun? Bir eli ile Jisung'un  kalçasını avuçlayıp diğer eli ile penisini sarınca aklımdaki her şey uçup gitmişti.

"Jisung!" Jisung hiç bir şey fark etmeyip -büyük ihtimal amcanın yaptığının da farkında değil- yatmaya ve ağlamaya devam etti. "Jisung!" Artık kafası biraz da olsa yerine gelmiş olmalı ki hemen amcanın yaptığını fark edip geri çekildi. Amcaya şaşkınlıkla bakarken koşarak onun yanına gittim.

Onu kollarımın arasına alınca sarhoş kafa ile korkmuş ve benden de çekilmişti. "Sen ne yaptığını sanıyorsun lan!" Amca ayaklanıp bağırmaya başladı. Dediği şeyler anlaşılmıyordu. Ara sıra bazı kelimeleri çıkarabiliyordum tek. "Sana mı sorucam ne yaptığımı, yapacağımı!" Kafamı salladım iç gücüyle. "Evet bana soracaksın."

"Sana mı sorucam karıma ne yapıp yapmayacağımı? İstediğim yerde sikerim, karışma!"

"Ne!" Ne diyo lan bu? Karım? Amına koyayım yanlış kişi mi yoksa lan? Tamam Jisung bizim Jisung. "Evet biz yirmi yıllık evliyiz. Beş çocuğu var lan bunun benden!"

Dayı, dayı. Jisung yirmi yaşında bile değil ama sen bilirsin. "Amına koyayım çocuk erkek lan. Hadi onu geçtim bu çocuk daha yirmi yaşında değil."

"Lan uydurma! Necla işte bu. Kore'ye getirdiğim Türk karım. Al bak uzun sarı saçları, mavi gözleri... Az önce öpüştük lan biz! İstersen ona sor!"

Kafamı çevirip Jisung'a baktığımda o aşkla amcaya bakıyor du. Lan, kendinize gelin! "Evet ben Necla. Yirmi yıllık evliyim! Hatta çocuğumun ismi Minho!"

Lan, Minho! "Ablacım veya Jisung, her ne boksan, senin niye sikin var o zaman?"

Omuz silkti. Sonra durup dururken ağlamaya başladı. "Benim sikim var çünkü yirmi yıl önce ilk seviştiğimizde çok çektiği için sikim çıkmış. Sikli kadın hiç mi görmedin?"

Ben ne geziyorum burada amına koyayım. Jisung kendine gel! Ama dur sen yarın okula gelicen. Durup dururken Jisung koşarak amcaya gittiğinde dudağını büzmesinden öpüceğini anlayıp hemen koşarak onu tutmuştum. "Hop hop hop, durun lan!"

Kafasını çevirip bana baktığında yüzümün her yerini inceledi. "Minho, sen mi geldin?" Sonunda hatırlıyordu. Bak şimdi gözüm yaşardı. Sonra beni boş bulup ittirince sendeleyerek durdum. Beni eli ile amcaya gösterdi.

"Bak bu Minho. Yetmiş yıl önce on beş yaşındayken evlenmiştim onunla. O zamanlar elli yaşındaydı. İhtiyar hâlâ yaşıyor. Yalan yok çok iyi sevişiyor ama sekiz kere aldatınca ayrılmak zorunda kaldım."

İyi sevişiyormuşum. Jisung sen bu hesaba göre seksen beş yaşındasın. Ve sorun şu, ben Jisung'a göre tarihe eserim. O bu değilde Jisung'la evlenme fikri kötü fikir de değil yani.

"Hayatım sen bekle, benim bunda on bir çocuğum var. Futbol takımı kurabilmek için çok uğraşmıştık. Boşanınca çocuklar onda kaldı. Geçen gün Felix ile sevişirken barda bunun Changbin ile seviştiğini gördüm. Evlat bile sikiyor bu hain. Ben gidip çocuklarımı kurtarıyım. Sonra akşam sana ziyafet var!"

Cilveli cilveli sallandıp arabaya doğru yürüdüğünde arkasından bakıyordum. Senaryoya bak amına koyayım. Asıl sorun acaba Felix ile gerçekten sevişti mi?

"Hadi ihtiyar!"

Literature / Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin