9: baba

411 42 42
                                    

Naber

___

"Minho," arabada yan koltuğa oturmuş ve az önceki gibi sarhoşluğun etkisini göstermeyen, Jisung'un evine gelmemize rağmen -Felix tarif etti- arabadan inmeyen Jisung esneyerek bana fısıldadığında ona sadece mırıldanarak cevap verdim. "Uykum var, eve gitmesem burada uyusam ve evlatlarımı getirip bizi götürsen."

Haydaa, yine başladık. Tam yeniden uykuya geçip uyuyacakken artık olaya el atmam gerektiğini düşünüp arabadan indim. Yolcu koltuğuna gidip Jisung'u aldıp apartmanlarına girdim. "Annem veya baban evde mi?" Başını hayır anlamında sallayıp elini cebine atıp anahtarı çıkardı. Bunu yaparken o kadar yorgun gözüküyordu ki az önce "Evet, ben. Necla'yım" ve kendini seksen beş olarak göstermese şu anda bebek gibi hissettiğini düşünürdüm.

Kapıyı açıp üzerinde "Jis" yazan odaya girip geniş yatağa bıraktım. "Banyo nerede." Kafasını sağa sola salladı. "İstemiyorum." Odasında biraz ilerledikden sonra bulduğum kapının banyo olduğunu anlayıp tekrardan Jisung'u kucağıma aldım. Banyodaki küvete yavaşça yerleştirdiğimde, geri çekilmek için ayağa doğruluken kollarını bana sarmıştı.

"Baba, bir daha gitme!"

Göz yaşları boynuma sürterken ne yapacağımı bilmiyor ve az önceki Jisung'u arıyordum. "Baba, neden gittin? Annem iyi birisi değil." Geri çekilip, burnunu çekip hafifçe kazağını kaldırdı. "Bak baba"

Her yer mosmor du. Her yeri mosmordu. "Tamam hepsini annem yapmadı, Jungkookların payıda var ama annamde yaptı. Biliyor musun bizim okulda bir edebiyat hocası var? Allah belasını versin onun. Gel hadi küçükken yaptığımız gibi dedikodu yapalım."

Beni bir an küvete çekince tepkisizce küvete girdim. Asıl konu şu an beni babası sanması değil di. Asıl konu yine konunun edebiyatçı Minho'ya gelmesiydi. Kendimden nefret etmeye başladım artık. "Baba bak şimdi bu hoca okula geldi tamam mı? Ama eski okulumda öğretmenim di zaten ama Jungkooklara söylediği için malum şeyleri ben bi güzel hastanelik oldum. Okuldan ayrıldım adam peşime tayin istemiş. Her neyse geldi, gördüğümde üzülmüşüm sinirlenmişim gibi davrandım ama sevindim. Senin oğlun niye bu kadar kötü? Niye gidip kendine kötü davrananlara aşık oluyor? Ama o garip bir şekilde güven veriyor bana."

Ağlamaya başlayınca aklıma eski anılar geldi. Babasına çok benziyor.

Ne yapacağımı bilmiyordum. Hetero bir insandım ve şuan benim karşımda benden hoşlanan bir erkek vardı. "İçki var mı?" Ona sorduğum soru karşısında bana garip garip bakmıştı. Eğer karşımda bir kız öğrencim olsaydı veya bu çocuk Jisung olmasaydı daha az uysal davranabilirdim. Ama karşımda Jisung vardı.

Eliyle dolabı gösterdiğinde banyolarında neden içki olduğunu merak etsemde soramayacağım -sormak istemediğim- için direk dolaba yöneldim ve türüne bakmadan elime bir şişe aldım. Küvete Jisung'un yanına yeniden yerleştiğimde onun uyuduğunu görüp bir iç çektim.

Jungkookların ekip diye geçsene grup altı kişiden oluşuyor du. Ryujin, Jungkook, Taehyung, Jennie, Lia ve Momo.  Okulda çete gibi herkese saldırdıklarını biliyordum ama bu kadar zarar verici olduklarını bilmiyordum. Sadece bu yüzden Jisung'a özür borçlu hissediyordum kendimi.

Boğazımı yakan içki bir süre sonra zihnimi ele geçirmeye başlamıştı. Normalde tekiladan sarhoş olan biri değildim ama garip bir şekilde bugün çabucacık sarhoş olmuştum. Zihnim tamemen kapandığında artık etrafı puslu puslu görmeye başlamıştım. Jisung artık tıpatıp aynısı olmuştu. Babasının

Yeniden bir sinir dalgası yüzüme çarptığında ona karşı bir atakta bulunmak istediğimden dirseklerimin üzerinde durarak yüzüne yaklaştım. Amacım onu korkutmaktı. Bacağına sertçe yumruk atıp beklediğimde yerinde sıçrayarak doğrulmuştu. Sadece doğrulmamıştı...

Dudakları bir kaç saniye dudağıma değdikten sonra bir şey olmamış gibi geri yerine çekilmişti. Dudaklarım deli gibi yanıyor du. Sanki Jisung'un dudakları bir ateşmiş gibi beni yakmıştı. "Jisung?"

___

Ben yazamıyor muyum acaba

Literature / Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin