40: final

236 21 79
                                    

Ben bu ficin turşusunu kuracaktım ya

Bu arada bir önce ki bolumu atlayıp okuyor olabilirsiniz

___

8 yıl sonra

Bugün bizim grubun dağıldığının açıklandığı gündü. Kameraların kapanmasının üzerinden uzun bir zaman geçmişti ama Beomgyu hâlâ ağlıyordu. Aramızda duyguları en çok yaşayan oydu ve şuan bu derece ağlamasını anlıyordum. Hepimiz ağlamıştık ama Wooyoung bile Beomgyu kadar ağlamamıştı.

"Oyoyoy, gel bebeşim buraya." Beomgyu'yu kollarından tutup tek bacağıma oturttum. İkimizde bunun benim abice bir davranış olduğunu biliyorduk. "Taehyun, senin bu şekilde olduğunu görürse ne der?"

"Ama ben onları çok sevmiştim, sizi çok seviyorum!" Gözyaşları benim ceketime dökülüyordu. "Lan, biz ayrılmayacağız ki!" Başını salladı. O sırada odaya gelen Taehyun ile gülümsedim. "Bak kim geliyor?" Omzunu silkti.

"Lan Jisung, ne yapıyorsun sevgilime? Bebeğim sen de ağlama!" Gelip sevgilisini kucağımdan alınca Beomgyu, Taehyun'un kolları arasında kalmıştı. Bu adam nasıl sikiyor ya? Taehyun bile daha olgun amına koyayım.

"Hadi bebeğim gidelim!" Beomgyu, Taehyun'u elinden tutmuş önden götürüyordu. Arkadan sürüklenen Taehyun bize bakmış ve eğilerek selam verdikten sonra sevgilisine uyarak yanından gitmeye başlamıştı.

"Wooyoung!" San hoca ile kenarıda oturup kahve içen adama doğru seslendim. Hemen bana dönüp gülümseyerek ayağa kaltı. "Gel, Jisung!" Yanına gidip ona sarılınca San hocanın sesini duydum. "İmansız veletler!" Tıck, tıck diye ses çıkarıp başını sağa sola sallıyordu.

"Hocam kamera arkasında Wooyoung'un dudaklarını, boynunu emerken öyle demiyordunuz ama."

"Sen nereden biliyorsun?" Hemen ayağa kalkıp genzini temizledi. Wooyoung ikimizin bu haline gülerken ona çatık kaşlarım ile bakmam ile sustu. San hoca ile birbirimize garip garip bakarken sonunda aradığım sesi duymam ile gülümseyerek arkamı döndüm.

"Bebeğim" kollarımı açmam ile bana sarılınca San hoca bu sefer Minho'ya garip garip bakmaya başlamıştı. "Şuna bak, iyice hanımcı olmuş. Jisung, sen bu orospuyu nasıl bu hale getirdin?"

"Hıh seninle konuşma yapamayacağım, sevgilim ile işim var." Kolunu omzuma atıp beni sürükleyince kafamı arkaya çevirip konuştum. "Bakın bu orospu piçi nasıl bu hale getirdim bilmiyorum ama, kendimle gurur duyuyorum. Canım kendim, kendimi çok seviyorum!"

"Bende seni çok seviyorum, hadi yürü!" Minho'ya dudak büzüp önden yürümeye başladım. "Gör sen, bu sene atanmak için o sınavlara gireceğim. Senin başına matematik öğretmeni olarak geleceğim. Hatta yetmiyormuş gibi sizin okula!" Elindeki çanta ile popoma vurdu. "Seni niye matematik öğretmenliği bölümü okuttuysak! Changbin bir, sen iki!"

Dışarı çıkıp Minho'nun arabasının önüne geldim. Arabaya geçince aklıma yine o sarhoş olduğum gece gelmişti. Burnumdan gülünce Minho bana dönmüş ve kaşlarını çatmıştı. "Ne oldu?" Omuz silktim. "Aklıma sarhoş olduğum gece geldi." Kahkaha atmaya başladı. Ne zaman o günün konusu açılsa sürekli bana Necla diye sesleniyor ve dalga geçiyordu.

"Oyoyoy Necla hanım. Siz de yaşlandınız!"

"Tüh, sikim kurudu. Hepsi yaşlılıktan."

🖕

3. Kişi

Hwang Hyunjin, cezası bitmiş ve sekiz yıl sonra ilk defa gün yüzü görecekti. Hapishanenin kapısından dışarı adımını attığında gördüğü güneş ile gülümsedi. Gülümsemeye hakkı var mıydı ki? Özellikle de güneşi söndürmüşken. Yüzü yeniden düştüğünde derin bir iç çekti.

Literature / Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin