20: Kai hoca sayesinde

314 33 34
                                    

Minho yavrum gel buraya o ikisini yalnız bırakalım(otistiğim)

Bir şey diyicem amk bunlar niye hep edebiyat işliyor

Ben bu bölümü atmak için çok heyecanlandım aynı gün attım

___

"Jisung, az önce kötüydün şimdi iyi misin?" Edebiyat dersim hazır onların olduğu için test dağıtmış ve Jisung'un bir anda düzelen halinin altındaki sebebi öğrenmeye çalışıyorumdum.

"İyiyim, teşekkürler hocam. Kai hoca yardım etti."

Siktir. Bakın beni sikin. Kai ne yaptın çocuğa? Ancak sikse düzelir amına koyayım. Arkadan Seungmin, Hyunjin, Jeongin ve Felix'de benim gibi Jisung'a garip garip bakmaya başladığında bu durumda tek olmamak beni rahatlatmıştı.

Rahatlamak mı? Beyin hücrelerim niye böyle çalışıyor?

"Nasıl yardım etti? Bana anlatmam lazım." Hyunjin dürtükleyerek, fısıldayarak soru sormuştu. Cidden ya? Bir insanın sikini iki dakika kalan tenefüste nasıl indirsin ki? Hem de o insan azdırıcı içmişse?

🖕

"Sung iyi misin?" Bu adam niye Jisung'a iyi olup olmadığını öğretmenler odasına çağırıp soruyor? Yok en azından sen git, çocuğun ayakları yoruluyor. Yada gitme sınıf boşsa filan. Ben harbi bipolarım. Neden bu çocuğu sürekli reddetip her seferinde peşine düşüyorum.

"İyiyim, teşekkürler hocam." Kai başını salladı. "Bana hocam kelimesini kullanmaman konusunda anlaşmıştık sanırım aşağıdaki odada?"

Yetişin dostlar! Kai namussuzu almış Jisung'un namusunu. Hem ne desin kocam mı? Onu sana anan desin be!

"Benimle kantine kadar eşlik eder misin?" Yok ben en yakın zaman da Chan ve Changbin'i buraya getittiricem. Tek olmuyor bunlar. Takip mi etsem? Sikerse gitmesin namus. Namus seviyorum ben takip ediyim en iyisi.

Kai aşağıya inerken bir andan Jisung'u başka bir yere sürükleyince Jisung'un itaatkârlığı beni öldürüyordu. Ben olsam beni siker. Lütfen ya, uke olmaya bile razıyım.

Kai, Jisung'u kendisi ile duvar arasına alıp kulağına eğilince öksürerek orada olduğumu fark ettirdim. "Minho, Minho hocam?" Ne var Jisung? Pardon ama neden namusunun sorumlusu benim?

"Şey için gelmiştim... Şey..." Kai geri çekilerek üstünü düzeltti. "Pardon hocam kusura bakmayın." Omuz silktim. "Ne kusuru, asıl siz benim kusuruma bakmayın." Jisung, arada kalmış bir şekilde bir bana bir de Kai'ye bakıyordu.

Biz hepimiz bakışmaya devam ederken bir anda Jisung'un burnunun kanaması ile, yanındaki Kai bile fark etmezken, yanına koştum. "Jisung iyi misin?" Gözleri yavaş yavaş arkaya kayıyordu. Bana cevap verecek hali bile yoktu. Kai telaşlanmış ve Jisung'u kendine çekmişti.

"Kai hocam diğerleri beni sevmezler, siz gidip ilaçlarını getirebilir misiniz. Diğerlerine sorarsanız söylerler."

Onu başımdan göndermeye çalışıyordum çünkü şu an adamın parfüm kokusu bile benim astım olmamı sağlarken Jisung'un ölmesinden telaşlanıyordum. Kai başını sallayarak Jisung'u tekrar bana verip gittiğinde uzun zamandır -Jisung'un hasta olduğunu öğrendiğimden beri- parfüm sıkmamanın faydasını yaşıyordum.

Aslında belki şu an Jisung'u kendimden uzak tutmam gerekiyordu fakat Jisung kollarını bana sarmış ve boynumda soluklanırken bir şey yapamıyordum. Jisung'un şu an kriz geçirdiğini sanmıyorum. Yoksa benim boynumda kim olursam olayım soluklanmazdı. Belki de psikolojik bir rahatsızlığı vardı. Kolay bir hayatı yoktu sonuçta.

"Minho... hocam?" Başını okşayıp onu rahatlatmaya çalışırken parkenin soğuk olduğunu düşünüp ayağa kalktım. Kai de bizi arayıp dursun değil mi? Onu spor odasına getirip yine aynı pozisyonda ismini bilmediğim ama jimnastik için yere serilen şeylerin üzerinde yatırdım.

Bir süre sonra nefesleri normale dönüp uyuklamaya başlayınca bir sonraki dersimin boş olması ile onun boynumda uyumasına ve kendimin bu şekilde uyumasına izin verdim.

Literature / Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin