34: Neden

215 26 33
                                    

Neden lixi seçtim bilmiyorumy

Erva hocanın sağı solu belli olmuyor

___

3. Kişi

Felix evlerinin kapısının tıklatılması ile evde yalnız olduğunu hatırlayıp kendi kapıyı açmaya gitti. Delikten baktığında Jeongin olduğunu görüp yüzüne zorla minik bir tebessüm yerleştirdi. Kapıyı açınca Jeongin'in ona olan bakışları hiç iyi bir şekilde görünmüyordu. Neden bu çocuk böyleydi?

"Hoş geldin..." Jeongin saygı niyetiyle eğilerek selam verince izin istemeden içeri girip ayakkabılarını çıkarmaya başladı. Felix, derin bir nefes alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Yorulmuştu...

"Senin olduğun hiçbir yer hoş olmuyor be Felix."

Ağlamamak için dişlenen dudaklar...

Son zamanlarda bu çocuğun ona karşı tutumunun farkındaydı. Bir anda bozulan hareketleri, Felix'e göz devirmeler, aynı ilk okul çocukları gibiydi, Jeongin. Hoş, kendisi de öyle değil miydi?

Jeongin'in arkasından kendi odasına girince onun bu kadar rahatlığına sevindi. Kendisinin yapmak istediği ancak yapamadığı şeyleri başkalarının yapmasını seviyordu.

Jeongin içeride dolapları karıştırırken Felix'in yorgun bedeni yatağa düştü. Jeongin onu umursamadan dolaplara bakmaya devam edince bri kutuyu görmesi ile gözleri ışıldadı.

"Bizim orospunun seks oyuncaklarını da bulduk! Kiminle oynuyorsun sen bunlarla?"

Felix'in yorgun gözleri Jeongin'e dönünce Jeongin, hafif bir şekilde gülümsedi. "Vay, herhalde ben gelmeden önce kullandın da yoruldun mu?"

"Jeongin siktir git başımdan, başım ağrıyor."

"Hadi ama, doğruyu söylemek gerekirse gerçekten iyi bir fantazi dünyan var."

Felix yatakta doğrulup oturur pozisyona geldi. "Eğer istediğin Hyunjin ise tamam, al tek senin olsun. İstemiyorum."

"Bizim ağlak sonunda doğru bir hareket yaptı." Jeongin yatağın diğer ucuna oturup gözlerini Felix'in mor gözlerine dikti.

"Hayatı boyunca istediğin önünde, istemediğin arkanda oldu. En küçücük şeye bile ağlıyorsun. Peki bizlerin yerinde olsaydın ne olacaktı?"

"Yer değişmek ister misin?"

"Anlamadım?" Felix derin bir nefes aldı. "Hayatlarımızı değişmek ister miydin? Hyunjin yine sende kalsın."

"Neden istemeyeyim? Senin gibi güzel bir hayatı isterdim. Yoruldum."

Felix onaylar bir şekilde başını salladı. "Kabul edildi."

"Ne saçmalıyorsun sen?" Burnundan güldü Felix, hiçbir zaman Lee olmamıştı ama ara sıra Lee özelliklerini taşıyordu. Tabii Minho onun gibi değildi. Galiba babasına benziyordu Felix.

"Olacaklar için üzgünüm."

Jeongin kahkaha atmaya başladımıştı. "Gerizekalı, sen gerçekten kafayı yemişsin! Akıl hastahanesine götürülmen gerek!"

"Lütfen ara, alıp götürsünler."

Jeongin dayanamayıp odadan çıktı. Dış kapının sesi duyulunca derin bir nefes alıp yatağa kendini attı. Bu sessizliği seviyordu. Kendisine aitti çünkü sessizlik. Acaba ileride biri tarafından gerçekten sevilir miydi?

"Lee Felix!" Gözlerini yavaş yavaş açtığında önünde babasını görmesi ile duraksadı. "Hadi yemeğe!" Babasının odadan çıkması ile üstündeki beyaz t-shirtü çıkardı. Vücuduna aynadan göz gezdirince hafifçe gülümseyip sadece siyah ceket geçirip, fermuarı kapattı.

Mutfağa geçince babasının büyük masada yemek yediğini gördü. Karşı tarafına geçip çatalı eline aldı. "Var mı?" Ağzındaki lokmayı yavaşça çignedi.

"Var ama ileri gitmeni istemiyorum. İstediğini sonra bana yap."

Babasından küçük bir mırıltı aldı. "Kim?"

"Yang Jeongin, arkadaşım."

"O yüzden ilerisini istemiyorsun değil mi?" Felix sadece başını salladı. Her ne kadar karşılıksız olsa da Jeongin'i seviyordu.

Yemekler oldukça sessiz geçmişti. İkisinden de ne bir ses, ne bir seda. Sadece yemek çatal bıçak sesleri doldurmuştu odayı.

Literature / Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin