yirmi beş

1.7K 70 15
                                    

.25.

*

     "Demir!" diye odamdan bağırarak çıktığımda abimin odasından, "Ne var geri zekalı?" diyen sesi yükseldi, sırıtarak sağa döndüm ve kapısına doğru gergin adımlarla ilerleyip kulpu kavradım, birkaç saniye boyunca onunla gerçekten konuşup konuşmak istemediğime dair kendimle ufakcık bir kavga ettikten sonra, başka bir çarem olmadığına karar verip kapıyı açıp kafamı içeriye uzattım.

Yatağının üzerine dağılmış açık kitapları duruyor ve masasının üzerindeki dağınıklığın arasında sigara dudaklarının arasına yanan sigarasıyla kahvesini içiyordu, muhtemelen ders çalışıyordu, etraf oldukça dağınık perdeleri yarı aralıktı. Dışarıdan içeriye sızan ışıklar ve masasının lambaları dışında hiçbir ışık yanmıyordu.

Elimi duvara kaldırıp ışıkları açtıktan sonra ardımdan kapıyı kapatarak içeriye girdim ve yatağının üzerine kitaplarını itekleyerek oturdum. Sandalyesinde gözlerini kısarak bana döndü ve sol gözünü kırparak kafasını salladı.

"Ne oldu? Para mı isteyeceksin yine?" 

Gülerek kafamı sola sağa salladım dizlerimi kendime çekip bağdaş kurarken. Hayır. Para istemeyecektim ama hazır lafı açılmışken... Hayır Deniz! Dikkatini dağıtma... para şu an dikkatini dağıtmamalı.

"Yok," dedim sıkıntıyla derin bir nefes alırken. "Başka bir şey. Daha doğrusu bir şey konuşacaktım ben seninle."

Kaşlarını çatarken ciddileşti ve sigarasını küllüğüne bastırıp söndürürken kahvesini eline aldı, "Kötü bir şey mi oldu? Biri bir şey mi yaptı?"

Kafamı sola sağa salladım, "Öyle bir şey değil. Ben..." hırkamın kollarını avuçlarıma kadar çekerken gerginlikle dizimi sallamaya başladım. "Benim sana bir şey söylemem gerekiyor ama ne diyeceğini bilmiyorum. Bir de birbirimizden bir şey saklamayacağız dedik ve hani sen de üzerine şakalar yapıyorsun, tutumun kötü falan da değil. O yüzden önce seninle konuşmak istedim."

"Denizciğim, abiciğim, ne oluyor? Anlamıyorum, daha açıklayıcı anlatır mısın?" dedi kollarını dizlerinin üzerine yaslayıp eğilirken.

Elimi boynuma doğru götürüp ensemi kaşıyarak saçlarımı karıştırdım, "Ben..." diye mırıldanırken gözlerimi kapattım ve hızlıca, "Ben Gediz'den hoşlanıyorum umarım kızmazsın ve yavukluna göz dikmek gibi bir hata yaptığım için özür dilerim," dedim tek nefeste ve rahatlamış gibi derin bir nefes alırken gözlerimi araladım.

Demir, dudaklarını aralamış kaşlarını kaldırmış bir şekilde şaşkınca bana bakıyordu, kısık gözleri bile açılmış gözlerinin koyu yeşil olduğunu anlayabiliyorduk artık. Birkaç saniye boyunca bana öylece baktı, kılı kıpırdamadı hatta ve durdu, idrak etmeye çalıştı, ardından bir süre sonra geri çekilip sırtını sandalyesine yaslarken kahvesini bitirip masasının üzerine sertçe bıraktı.

"Demek..." derken kollarını göğsünün üzerinde bağlamıştı. "Gediz'den hoşlanıyorsun? Bizim Gediz'den? Benim, Gediz'den? Öyle mi hanımefendi?"

Kafamı salladım usulca, üçüncü dünya savaşıyla kıyamet şu an kopmazsa herhalde yaşayabilirdim ya da Lilith bir çılgınlık yapıp altmış altı mührü kırmaya karar vermezse.

Kendi kendine düşünceli bir şekilde mırıldandı ve kafasını ağırca salladı, içinde bir yerlerde tarttı sanırım söylediklerimi, ciddi olduğumu gördü ama kızmadı henüz, sinirlenmedi ya da öfkelenmedi. Çocukluğumdan gelen bir şey olduğunu hep biliyordu Demir, bilmesinden kaynaklı ona bunu itiraf etmem, belki bu sefer gerçekten kastettiğimi ve gerçek hissettiğimi düşünmesindendi.

"Neden bana söylüyorsun?" diye sordu.

Dudaklarımı büktüm, "Çünkü sen benim abimsin Demir," diye mırıldandım ama o beni duymuştu. "Onunla da kardeş gibisiniz. Aranızı bozmak istemiyorum ama ona karşı olan hislerimi de kesip atamıyorum. Bu yüzden akıl danışmaya geldim. Sen daha iyisini bilirsin diye."

Dudakları iki yana gerilirken gülümsedi ve sandalyesini yatağın önüne sürükleyip elini dizimi koydu, "Ay sen büyüdün de abine akıl mı danışıyorsun?" derken diğer eliyle de burnumu sıkıştırdı hızlıca. "Allah'ım bir de aşık olmuş. Bak bak bak bak bak!"

Yüzümü buruşturarak eline vurduğumda burnumu bırakmak zorunda kaldı.

"Bak Deniz," derken bir anda ciddileşmesiyle kafamı sol omzuma doğru yatırıp onu dinlemeye başladım sessizce. "Gediz, hayatımda tanıdığım en adi heriftir. Her gün karıda kızda—"

Gözlerimi devirerek kestim onu, "Sana kalmasını istediği için çocuğa iftira atamazsın Demir," dediğimde gözlerini devirerek kollarını önünde bağladı.

"Yapamaz mıyım gerçekten?"

"Yapamazsın. Hadi dökül, daha ders çalışacağım işim gücüm var."

Yüzünü buruşturdu, "Aman be sen de! Neyse. Gediz iyidir, hoştur, yakışıklıdır, sanırsın beyaz atlı prensin ta kendisi puşt. Bu yüzden ondan hoşlanman çok normal. Etrafta çok fazla adam ya da çocuk var, gerçekten karaktersiz olan ve senin kalbini kıracak. Onlar yerine Gediz'le olmanı tercih ederim. En azından onu rahatça döverim, sesini de çıkarmaz lavuk," derken sırıtıyordu. 

"Neyse. Zaten sana kötülüğü dokunursa bırak bozulsun aramız ama öyle biri olmadığını hepimiz iyi biliyoruz. Ben, karşı değilim ama onu tanıman lazım ki sen öyle hissediyorsun da acaba o sana karşı da öyle mi hissediyor? Biliyorsun," dedi ve yüzüne gururlu büyük bir gülümseme koydu. "Onun en yakını olarak, onu çok iyi tanıyorum ama bir kızla ilişkideyken nasıl biri olur bilemiyorum."

Kaşlarımı kaldırırken gözlerimi kıstım, "Abi siz gerçekten bir şeyler yaşamadığınıza emin misiniz ya? Sanırsın çocuğun on yıldır karısısın. Valla sana nasıl dayanıyor? Yazık! Vallahi yazık!"

"Sen sus cüce! Karışma bizim ilişkimize! Ben evet diyorum Gediz'e başka sorun yoksa ders çalışacağım."

"Sanırsın atom parçalıyor."

Sandalyesini geri ittirirken işaret parmağını bana doğrulttu, "Sen sus, çünkü hukuk bilmiyorsun! Tamam mı?"

Gözlerimi devirerek kendi içimden tövbe de ederek yataktan kalktım ve geldiğim gibi kapıya doğru yürüyüp hızlıca çıktım. Kendi odama doğru yürürken Demir'in tam da beklediğim gibi aslında olumlu bir yanıt vermesi kafamın içinde yankılanıyordu.

Bu içimi rahatlatmıştı. Bu içimi o kadar rahatlatmıştı ki sırıtmama engel olamıyordum ki zaten sıyırmama da pek kalmamıştı hani. Çok az vardı ona da.

Eşofmanın cebinden telefonumu çıkarırken hızlıca kızlarla olan grubumuza girdim.

ızgaralar

Deniz: Abim okeyledi arkadaşlar

Deniz: Resmi olarak Gediz'i potansiyel enişte kategorisine sokabiliriz





*

Buz Gibi | Texting  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin