elli bir

1.1K 49 3
                                    

.51.


       Eda, oturduğu üçlü koltukta rahat edemeyip tekli koltuğu sürükleyip tam karşımıza sürüklediğinde Emir de bu fırsatı kaçırmamak için hızlıca televizyonun önüne bir minder çekip Eda'nın çaprazına oturmuştu. O ikisi didişerek yerleştiklerinde Gül, sehpanın ortasındaki şişeyi alıp hızlıca çevirdi.

"Biri söylesin, biz niye ortaokulda gibi bu oyunu oynuyorduk?" diye sorduğumda Gül, elini kaldırıp keyifsiz ifadelerle Emir ve Eda'yı gösterdi.

Eda, hızlıca kaşlarını çatarak bana döndü tıpkı Emir gibi, "Partilerin vazgeçilmezidir bu oyun!" diye aynı anda konuştuklarında hepimiz gülmemek için kendimizi sıkmaya başladık, onlar ise sinirle birbirlerine döndüler ve neden onunla aynı cümleyi kurduğuna dair tartışmaya başladılar tekrardan. Ta ki şişe, Eda ve Demir arasında durana dek.

Demir, kurnazca sırıttığında Eda gözlerini kocaman açıp dizlerini kendisine doğru çekip hızlıca sarılmıştı, "Bu Demir beni korkutuyor arkadaşlar, koruyun beni!" dediğinde Demir kötü bir kahkaha atmıştı.

"İşte şimdi..." derken elini havaya kaldırdı, "Tüm yüzükler— pardon yanlış film." gülerek sehpanın diğer kenarına dizili çaylardan birine uzandım ve önüme doğru çekiştirip birkaç yudum aldım hızlıca. "Tüm güç benim elimde. Sizi kimse kurtaramaz," derken gözlerini üzerimizde gezdiriyordu.

"Söyle bakalım Edacık, en son kime ne yazdın?" dediğinde Eda'yla hızlıca göz göze geldik, Eda, en son bana yazmıştı ve... 

"Siktir," diye mırıldanarak oturduğum koltuğun başlığına yaslanıp dizlerimi onun gibi kendime çektim, Eda, birkaç saniye boyunca bana baktı; el çare yapacak bir şey olmadığından omuzlarımı silktim ve telefonunu açmasını izledik.

Dudaklarını araladı gözleri Demir'in üzerindeyken, "En son Deniz'e... gerçekten Toprak'ı mı gördün yazdım." dedi.

Demir ve Gül'ün kaşları çatılırken ikisi de hızlıca bana doğru döndüler, "Toprak'ı mı gördün?" diye sordular aynı anda.

Omuzlarımı silktim emin olmadığımı ifade etmek için, "Bilmiyorum, ona çok benziyordu ama sanırım evet onu gördüm,"

Gül güldü histerik bir şekilde, "Yüzsüz herif," diye mırıldandığında Emir, kaşlarını çattı ve bana doğru baktı kafası karışmış ifadelerle.

"Toprak kim Denizciğim?" 

Gediz, kollarını göğsünün üzerinde bağlarken, "Deniz," diye düzeltti onu. Emir, daha da kafası karışmış bir şekilde masaya doğru yaklaştı ama anlamadığı açıktı, dudaklarım iki yana gerilirken gülerek elimi havada salladım.

"Gül'ün kuzeni ya eski arkadaşımız, önemli biri değil." dediğimde anlamış gibi dudaklarını aralayıp ağır ağır kafasını salladı.

Emir, sınıfa geldiği ilk günden ona anırarak güldüğümüz andan itibaren bizimle takılmaya başlamıştı, biz açıkçası şikayetçi değildik; çünkü aramıza renk katmıştı turuncu saçlarıyla. Turuncu düz dağınık saçları vardı, kahverengi kısık badem gözleri ve yüzünün her yerini kaplayan da çilleri. Oldukça yakışıklı biriydi aslında, komikti ve kafa biriydi. Zaman içinde iyi arkadaş olacağımızı düşünüyordum.

Eda'yla ise anlaşamıyorlardı, sınıfta birlikte oturmaları olayı daha da trajikomik bir hâle çeviriyordu. 

Babasıyla annesinin yakın zamanda boşanması nedeniyle annesiyle birlikte bizim mahallemize taşınmışlardı okula yakın diye, ailesi hakkında pek konuşmasa da gün yemeklerinde dönen dedikoduları getiriyordu Gül bize ve orada mahallenin haftalık haberlerini öğreniyorduk. Annem çalıştığı için öyle etkinliklere katılmazdı, daha çok şirketin düzenlediği yemeklere giderdi ve çoğunlukla da gitmezdi.

Buz Gibi | Texting  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin