elli dört

1K 54 5
                                    


"Kaymak istediğine emin misin?" diye sordum etrafta tozluklarımı ararken, birkaç dakika önce ısınmamı bitirmiştim ve şimdi buza çıkma vaktiydi ama yanımda getirip bir kere koyduğum tozluklarımı koyduğum yeri unutmuştum. Koltukların arasına bakıyordum ama bir türlü bulamıyordum ve bu canımı sıkmaya başlamıştı.

"Eminim. Biliyorsun, bu üstünde durabiliyorum artık. Bu yüzden en azından sana ayak uydurabilmek için biraz antrenman yaparsam, çözerim ben bu işi." dedi Gediz kaşlarını çatıp ne aradığımı anlamaya çalışarak. "Ne arıyorsun?"

Kafamı kaldırdım sinirle ve uzunca iç geçirirken burnuma dökülen perçemlerimi kulaklarımın ardına sıkıştırıp "Tozluklarımı. Gördün mü sen?" derken tekrardan kendimi plastik koltuğun üzerine bıraktım.

Gediz, ellerime beline koyup birkaç saniye boyunca gözlerini etrafta gezdirdikten sonra birden gülümsedi ve sağa doğru ilerleyip giriş kapısına doğru yöneldi elini bana sallarken, "Girişe düşürmüşsün!"

Elimi kaldırıp yavaşça alnıma vurdum ve aptallığıma karşılık ensemi kaşımaya başladım. Gediz'le birlikte olduğum için ve akşamında onun için hazırladığım sürpriz aklımı kurcaladığı için aklım resmen birkaç karış havalarda geziyordu ve ben aklımın uçtuğunu bile fark edemiyordum. O çevremde olduğu için sadece onunla birlikte olmak ve ona odaklanmak istesem de önceliklerimin farklıydı.

Tekrardan buza dönüp geçen yılki formumu en kısa sürede kazanabilmek ilk önceliğimdi mesela ya da okuldaki derslerimden geri kalmayıp YKS'ye hazırlanmak da öyleydi, tüm bu yoğun tempoyla iteklendiğim taşlı asfalt yollardan sarmaşık tabelalı orman yolu her ne kadar beni cezbetse de önceliğim geleceğim olmalıydı.

Gözlerimi yeşertiye kapatmak zordu ama o da zaten benden bunu beklemiyordu.

Bu yüzden belki de aslında bir tık rahattım, çünkü o beni anlıyordu. Çünkü Gediz, anlıyordu ve anlamasına rağmen bir şeyler istemişti. Rağmen'lere rağmen.

Tozluklarımı ayağındaki patenler nedeniyle dikkatlice yürüyerek getirdi ve karşıma dikildiğinde tozlukları yanımdaki koltuğun üzerine bırakıp, "Kendin takabilecek misin? Sanki baştan bağcıkları çözüp takman gerekiyormuş gibi," dedi sorarcasına.

Haklılığına karşılık sıkıntıyla oflayarak bir nefes verdim ve sol ayağımı sağ dizimin üzerine koydum tozluklardan birine uzanarak, "Halledeceğim şimdi umarım," diye mırıldanarak tozluğun tekini dikkatlice patenin üzerinden geçirmeye çalıştığımda Gediz, gülerek tozluğu aldı elimden ve ayağımı kendisine doğru çekip tozluğu takmaya başladı.

Hiçbir şey yapmadan onu izlemeye başladım. Dizime kadar çekti tozluğu ve ardından patenin bilek kısmına kadar düzgünce indirdi. Ayağımı bırakıp diğeri için elini uzattığında sağ dizimi yavaşça kaldırdım ve pateni sıkıca kavramasını sağladım. Tekrardan diğer tozluğa uzandı ve hızlıca sökülmemesine dikkat ederek geçirdi, hızlıca diğerine yaptığı gibi düzeltip elin bana doğru uzattı.

Dudaklarımı genişçe iki yana gererken elini kavradım ve oturduğum koltuktan kalkıp bir adım arkasından piste çıkmak için kapıya doğru yürümeye başladık. Kapıya yakın tırabzanın üzerine bıraktığım telefonuma yaklaşıp açık olan çalma listemi başlattım odaklanabilmek için.

"Ben köşede olacağım," diyen Gediz'e doğru kaldırdım kafamı hızlıca tekrardan. İki eliyle sıkı sıkıya tırabzana tutunuyor ve buza adım atmak için çabalıyordu, pek yapabiliyormuş gibi görünmüyordu ama oldukça komikti duruşu.

Sırıtarak yanından birkaç adımla sıyrılıp buz adımımı attığım an arkamı dönüp bu sefer ben ona doğru elimi uzattım, "Yardım ister misin?" diye sorduğumda bana doğru döndü, bir eliyle sıkı sıkıya tırabzanı tutmaya devam ederken ona uzattığım elime doğru sıyırdı diğer elini.

Buz Gibi | Texting  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin