yirmi bir

2.2K 77 6
                                    

.21.

*

     Kulaklarımı yüksek bir şekilde dolduran müzik ve insan sesiyle dudaklarım iki yana kıvrılıp insanların arasından Gediz'i takip ederek sıyrılmaya devam ettim. Abimin yürüdüğümüz üç dakika boyunca benim dalıp gitmeme dair bulduğu şakaları ve saçma alayları devam etmişti, en sonunda Ceren, onu susturduğunda mekana girebilmiştik ve şimdi de sahne önünün en arkası, bar kısmına doğru ilerliyorduk.

Kalabalığın arasından bar kısmına varabildiğimizde abim, tezgaha yaklaştı ve garsonla selamlaşıp gülüşerek istediği içkilerin siparişini verdi. Demir'i seviyordum ya hani bazen gerçekten bir göt lalesi olabiliyordu ama çok iyiydi. Gerçekten iyiydi. İyiydi ya.

Garsonun ona uzattığı içkilerden büyük kokteyli Ceren'e uzattı, ardından Gediz'e sodasını uzattıktan sonra bana ufak bir likör şişesi verdi direkt, kolumdan çekiştirerek yanına yaklaştırdı ve "Gece boyu bundan başka içmiyorsun! Sarhoş olmazsın zaten imkanı yok izin vermiyorum ama bari biraz iç cüce!" diye bağırdı kulağıma doğru.

Gözlerimi devirerek kafamı aşağı yukarı salladım, tezgahın üzerinden kendi içkisini de aldı ve Gediz'le benim aramda bakışları uzayıp kısaldı. "Ben," dedi eliyle kendisini ve hemen yanında etrafı inceleyen Ceren'i göstererek. "Ceren'le takılacağım, malum, sevgilim! Deniz sana emanet Gediz!"

Gediz kafasını salladı hızlıca, "Merak etme yanından ayrılmayacağım!"

Abim sırıtarak gözünü kırptı, "Güzel! Dağılıyoruz biz!" diyerek Ceren'le birlikte kalabalığın arasına doğru yürümeye başladılar, Ceren, birkaç arkadaşıyla sarıldı hızlıca ve sonra daha da ilerleyip bizden uzaklaştılar.

Yüksek müziğin, ter, alkol ve sigara kokusunun arasında beni Gediz'le baş başa bırakıp gitti. İç geçirirken soluma doğru döndüm ve Gediz'e doğru elimdeki likör şişesiyle yaklaştım. "Şimdi ne yapacağız?" diye sorduğumda ne dediğimi duymadığı için kaşlarını çattı ve ardından beni duyabilmek için kafasını çene hizama kadar indirdi. "Biz ne yapacağız?" diye tekrar sordum.

Geri çekilip gülümsedi önce, yüzünü göstermek istedi, derin bir nefes alırken kulağıma doğru tekrar eğildi, "Haklıydın!" dedi.

Kaşlarımı çattım ve dudaklarımı ıslattım, "Ne konuda?" diye sordum.

Güldü. "Hiç eğlenceli değilim ben," dedi.

Geri çekilip yüzünü görmek istedim çünkü sesi sanki... kendinde bir hayal kırıklığına uğramış gibi çıkmıştı. Sanki kendisine bir şeyler ispat etmek istemiş de başaramamış gibiydi. Ona eğlenceli olmadığını söylemiştim, öyle olduğunu düşünmediğimden söylememiştim sadece onu hep aklı başında bir şekilde gördüğümdendi.

Dalga geçiyordum ben, ciddiye alacağını düşünmemiştim ama o, oldukça ciddiye almıştı bunu sanırım.

Eğlenceli olmadığını mı düşünüyordu gerçekten? "Neden?" dedim.

Kulağıma doğru tekrar eğildi mahcup bakışlarla, "Ben pek... bilmem. Hep Demir bulurdu, fikirler onun olurdu. Eğlenmek deyince aklıma pek bir şey gelmiyor. Kusura bakma, benimle sıkı— " sözlerini bitirmesine izin vermeden kulağıma dolan tanıdık şarkı sesiyle geri çekildim hızlıca.

Buz Gibi | Texting  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin