elli

1.2K 48 1
                                    

.50.


       "Hoş geldiniz," diye neşeli bir sesle kapıyı ardına kadar açtığımda Gül kendisini öfkeyle içeriye attı ve montunu çıkarmaya başladı hızlıca. "Abi iki dakika didişmeden duramıyorlar. Yemin ediyorum yolda gelirken kafayı yedim," diye söylenerek üzerindeki eşyalarını hızlıca portmantoya asıp kısa kıvırcık saçlarını düzeltmeye başladı yanıma yaklaşıp. Elini kaldırıp Emir'i gösterdi.

"Oğlum yolda durup teyzenin birine sence de çok yakışıklı değil miyim diye sorulur mu? Aklı çıkıyordu kadının!"

Dudaklarımı şaşkınlıkla aralarken kafamı hızlıca Emir'e çevirdim, o, o sırada botlarının fermuarlarını indirip ayağından çıkarmaya çalışıyordu, "Ciddi olamazsın?" dediğimde sırıtarak kafasını kaldırdı ve omuzlarını silkti. 

"Cazibemi bu Eda dışında herkesi etkilediğini kanıtlamaya çalışıyordum, kötü mü yaptım?"

Gülerek olumsuz anlamda başımı salladım ve içeri geçip bana uzattığı montunu aldım hızlıca elinden, "Salon koridorun sonunda, bizimkilerle git tanış," eliyle omzuma birkaç defa vurup hızlı adımlarla içeriye geçti ve dediğim gibi salona girdi. 

Eda, ayağındaki terliklerini kenara çıkarıp suratsız bir ifadeyle içeriye adımladığında kapıyı ardından kapattık. Üzerindeki montunun düğmelerini teker teker açtı ve ağır adımlarla portmantoya ilerleyip eşyalarını astı, arkasını dönüp ayaklarını sürterek bana doğru yaklaştı ve hızlıca ağlak ifadelerle sarıldı.

"Deniz bebeğim, lütfen beni bu turunç kendini beğenmiş zebaniden kurtar. Lütfen!"

Gül, gülmeye başladığında kaşlarımı çatarak ona gülen bir ifadeyle döndüğümde omuzlarını silkti, "Edacığım senin de Emir'den pek kalır yanın yok. Çocukla resmen sidik yarıştırıyorsun!"

"Yaaa ama o başlattı!" diyerek bana iyice sarıldığında kahkaha atarak kollarımı sırtına doğru kaldırdım ve saçlarını okşamaya başladım teselli edermiş gibi.

"Siz de beş yaşında çocuklar gibi önce o defterimi çizdi yarışıyla yaşıyorsunuz," dediğimde Gül kahkaha attı.

"Bu kavgayı geçen ay Eda'yla yapmış olman sanırım senin de beş yaşında olduğunu gösteriyor?" dediğinde derin bir nefes alarak gözlerimi devirdim.

"Bakın ben demiyorum ki ben olgun bir kişiliğim diye. Değilim çünkü. Olmama da gerek yok. Lisede ne olgun kişiliği ben onu üniversiteye saklıyorum."

Eda, hızlıca benden ayrılıp yüzüne muzip bir ifade takınıp dudaklarını iki yana gerdi sarı uzun saçlarını omuzlarının ardına savururken, "Herhalde Gediz'e saklıyorsun," dediğinde inanmaz gözlerle dudaklarımı şaşkınlıkla araladım ve kafamı olumsuz anlamda sola sağa sallarken ikisi çoktan karşımda katıla katıla gülmeye başlamışlardı.

Somurtur bir şekilde kollarımı göğsümün üzerinde bağladım ve "Anırın tabii anırın. Ben diyor muyum hiç Gül Hanımefendi benim abimle bir yıldır sürekli konuşuyormuş diye? Hayır tabii. Çünkü ben iyi bir arkadaşım." diye mırıldandım kaşlarımı kaldırırken.

Eda'nın gülüşleri yavaş yavaş durulup derin bir nefes aldığında ellerini karnına koyarak Gül'e baktı, "Gül oha ama!" dediğinde Gül, kollarını önünde ellerini açık bir şekilde uzattı kendisini açıklamak istercesine ama tıkanmıştı. Gül, tıkanmıştı. Her koşulda her an bize laf yetiştirip annecilik taslayabilen Gül, tıkanmıştı.

"Vay be!" derken sessizce alkışlamaya başlamıştım. "Gül Hanım'ın dili tutuldu abimden bahsettiğimde. Vay anasını!"

"Oha kızım! Madem Demir'i seviyorsun söylesene bize!" diye atıldı Eda hızlıca ela gözlerini kocaman açarken.

Buz Gibi | Texting  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin