bölüm 17

118 1 0
                                    

Ala'dan devam:

Derya beni arayıp bana bir şey vermesi gerektiğini söylemişti. Sesi o kadar telaşlı geliyordu ki ne olduğunu çok merak ediyordum. Buraklada dünden beri hiç konuşmamıştık ne o yazmıştı ne ben yazmıştım. Aklım onda olsa da o yazmadan yazmak istemiyordum. Odasının ışığı da hiç yanmamıştı dün eve bile gelmemişti sanırım.
Yanına resmen koşarak gitmiştim meraktan.Yolun köşesinde onu görünce adımları yavaşlattım.Ne olduğunu sormama fırsat vermeden Derya beni alıp sakin bir yere götürdü ve bir banka oturttu. Sonra defalarca kez sakin olmamı söyleyerek mektubu uzattı ve artık korkmaya başlamıştım ne olduğunu deli gibi merak ediyordum.Mektubu elime alıp üzerinde yazanı okudum. Açıp açmamak arasında çok kaldım Derya'ya baktım o da bana üzgün gözlerle bakıyordu. Mektubu yavaşça zarftan çıkardım, ama katlanan sayfaları açıp okumaya elim gitmiyordu okuyacaklarımın beni yıkacağına emindim ve hazır değildim.
Bir süre katlanmış sayfalara baktım,baktım,baktım. Açamıyordum çok korkuyordum. Derya kararsızlığımı anladığı için destek olmak amaçlı yanıma oturup elimi tuttu ve "Okumalısın." dedi.
Bir süre daha öyle boş boş baktıktan sonra tüm cesaretimi toplayıp açtım.
İlk cümlelerde bile kalbime ağrı girmişti. Okudukça içim parçalandı, ağlamak istedim,bağırmak istedim,okudukça nefesim daralıyordu.
Son satırları okurken gözyaşlarım benden bağımsız kağıda düşmüştü. Ellerimde güç kalmamıştı mektup elimden kayıp yere düştü. Bir süre sessizce gözyaşlarım aktı sadece. Nefes alamıyordum resmen o kadar kalbim sıkışıyordu ki Derya su uzatıp içmeme yardımcı oldu ama hiçbir şey farketmemişti.
Zar zor ağzımdan birkaç kelime döküldü.

"Gi-gitti mi şimdi? Bana son kez olsun ve-veda bile etmeden mi gitti?"

"Ala canım sakin olmalısın derin bir nefes almaya çalış ilk önce bir nefesini dengeye sokalım."
Derin nefes alamıyordum çünkü yarıda kalıyordu berbat bir durumdaydım şuan. Kalkıp gitmek istesem dizlerim beni taşımazdı,oturmakta istemiyordum.

"Ala bak illa ki geçerli sebebi vardır ama artık alışmak zorundasın bu duruma."
Alışmak zorunda mıydım? İçimden sürekli tekrar ettim ve sanırım her şey yeni yeni beynime sinmişti. Mektuptaki cümleler birer birer tekrar zihnimden geçti, gerçekten gitmişti bu bir oyun değildi yani. Gitmişti.
Kendimi tutamayıp deli gibi ağlamaya başladım kalktım,yürüdüm,ellerimle duvarı yumruklamaya çalıştım,saçlarımı çekiştirdim,dizlerime ellerimi vurup durdum. Ama hiçbiri gerçeği değiştirmedi o kadar saat ağladım gözlerim önümü zor göresiye kadar ağladım,kızdım,bağırdım,küfür ettim,gittiği için ağzıma gelecek her şeyi söyledim ona.
Ama içim soğumadı daha büyük alev aldı.
1 ayda o kadar çok alışmıştım ki ona artık bahçeye çıktığımda balkondan bana bakan biri olmayacak mıydı? Ağladığımda yanımda olmayacak mıydı? Çok sevindiğimde yanımda olmayacak mıydı? Kokusunu bir daha içime çekemeyecek miydim? Ellerini tutamayacak mıydım? Gözlerine bakamayacak mıydım? Öpemeyecek miydim? Her sabah uyandığımda,yürürken,bir şeyler dinlerken,su içerken yani aklıma geldiği her anda gülümsemek yerine kırgınlık ve kızgınlık mı olacaktı içimde. Gelir miydi bir gün? Yoksa tamamen mi gitmişti bir daha hiç yüzünü göremeyecek miydim?
Aklımdan öyle düşünceler geçiyordu ki resmen dünyanın seslerine kapamıştım kendimi kimseyi duymuyor görmüyordum. Deryanın beni sarsmasıyla hala yanımda olduğunu hatırladım.

"Ala hadi kalk canım eve götüreyim seni iyi değilsin bak?"

"Sende kalsam bir iki gün olur mu?"

"Tabiki olur hadi kalk bana gidelim madem."
Derya koluma girip yoldan bir taksi çevirdi. Yol boyunca yine aynı şeyleri içimden tekrarlayıp ağlamaya devam ettim.
Ben ne yapacaktım şimdi?

--
Yazarken gerçekten en çok üzüldüğüm bölüm oldu.
Ne düşünüyorsunuz?

ÇIKMAZ(YARI TEXTİNG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin