🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞🔞
Uzatmadan sekso romanı
kuduz_famili insta hesabı 👹
Pek önemli taşşaklılar hükümeti Başkanı Hakan beyefendi, bilmem nerenin köyünden şutlanıp askeriyeye erkek olmaya gönderilir. Erkek adam erkek siker kafasına sahip Hakan...
Hakan panik ile etrafına bakındı. Herkes uyuyordu. Yorganın altına bakıp fısıldadı.
"Parol! Bak! Cidden sınırları aşıyorsun!"
Parol'un sikinde falan değildi bu durum. Tek harekette Hakan'ın pijamasını sıyırıp kasıklarını okşamaya başladı. Kayganlığından daha yeni seks yaptığını anlamıştı zaten. Bu durum sinirine gitti. Sertçe okşamaya devam etti.
"Kimi siktin? Gökhan'ı mı? Yoksa Yıldırım'ı mı?"
Hakan sinirle onu ittirmeye çalıştı. Ancak Parol ciddi anlamda insan üstü bir güce sahipti. O ittirdikçe Parol onu daha sert tutuyordu. Yüzünü Hakan'ın iç çamaşırına sürtüp derince nefes aldı. Hakan'ın yüzü kasıldı. Bundan hoşlanmamıştı. Parol'u ne kadar uyarsa da Parol onu dinlemiyordu.
Hakan onu ittirmeye çalışırken Parol Hakan'ın iç çamaşırına dilini sürttü. Aşağıdan yalayıp yukarı çıktı ve sonunda Hakan'ın iç çamaşırını da sıyırdı. Tekrar sapık gibi koklayıp başını ağzına aldı. Hakan artık çaresiz bir şekilde onu saçlarından tutup geri çekmeye çalışıyordu.
"Parol! Yapma şunu ya!"
"Biraz daha ses çıkartırsan yakalanacağız. Hoş benlik bir durum yok. Adım oropsuya çıkalı çok oldu. Sevgililerin bu durumu nasıl anlar bilemem ama."
Parol dilini Hakan'ın sikinin yumuşak başında döndürüp onu ağzının içerisine almaya başladı. Bu işte felaket profesyoneldi. Yıldırım falan maksimum boğazına getirip çıkartmıştı. Ancak Parol psikopat gibiydi. En ufak bir zorlanma yaşamadan Hakan'ın devasa sikini tamamen boğazına alıp işini orada görüyordu.
Hakan onun dokunuşlarından hoşlanmıyor olsa da bu ani profesyonel temas bilinçsizce bedeninin kontrolünü kaybetmesine sebep olmuştu. Yumuşak hali ile bile büyük olan siki Parol'un boğazında sertleşmeye başladı. Parol hiç siklemeden başını ileri geri atıp Hakan'ı boğazında misafir etmeye devam etti.
Hakan daha önce böyle bir sakso deneyimlememişti. Parol'un açlığı ve yılların tecrübesi birleşmiş, Hakan'ı köşeye sıkıştırmıştı. Onun dilinin hareketleri ve emmesi işi daha da zorlaştırıyordu. Hakan kısık bir ses ile küfretti. Hiç yaşamak istemiyordu böyle birşeyi. Tekrar Parol'un saçlarına yapışıp onu ittirmeye çalıştı.
"Parol! PAROL!"
Hakan bu sefer geri çekilmeye yeltendi. Ancak Parol anında ellerini onun beline atıp onu sabitledi. Hakan milim kıpırdayamıyordu. O kurtulma yolları düşünürken Parol ani bir hareket ile Hakan'ı tamamen boğazına aldı. Ardından Hakan'a bakıp ellerini onun bedeninde gezdirmeye başladı.
Hakan artık düşünemiyordu bile. Zaten hassas olan bedeni zihninden kopmuş, kendi kendine olanlara tepki veriyordu. Zevk sıvıları Parol'un boğazından akıp gidiyordu. Gelmesi de yakındı. Yine de çaresizce Parol'u itme çabaları devam ediyordu. Parol onun sikini ağzından çıkarıp okşamaya başladı. Gözleri Hakan'ın üzerinden kaymıyordu.
"Aynen öyle bak bana. Pornondaki gibi. Boka bakar gibi bak. Manyak tahrik ediyor beni."
Parol, Hakan'ı tekrar boğazına kadar aldı. Hakan dayanamıyordu. Beyni uyuşmaya başlamışken birden bir kapı sesi ile irkildi. Karanlık odaya giren ışığa bakınca kapıda birinin olduğunu gördü. Oldukça devasa bir beden. Hakan hemen Parol'un kafasına vurdu ve yorganı çekip uyuma taklidi yapmaya başladı. Ancak Parol'un hiç de durmaya niyeti yoktu.
Beden odanın içine girip yatakların yanından geçmeye başladı. Adım sesleri durduğunda ise Hakan sıçtığını biliyordu. Çünkü tam karşısında durmuştu. Hakan şüpheli durmamaya çalışırken Parol'un sakso işine devam etmesi pek yardımcı olmuyordu.
Hakan çenesini sıkıp sakinleşmeye çalıştı. Omzunda bir el hissedince ise irkildi. Gözlerini açınca karşısında bembeyaz bir şey gördü. Gözleri alışınca ise bunun Kuzey Komutan olduğunu fark etti. Ona sanki yeni uyanmış gibi bir rol ile bakmaya başladı.
"Pardon Hakan acil bir mesele vardı. Nasılsın?"
Hakan karşısındaki bedenin olası en kötü ihtimallerden biri olduğunu biliyordu. Herif yorganın altında dönenleri bilse kim bilir neler dönerdi. Hakan sakin gözükmeye çalıştı.
"İyiyim... iyiyim de... acil olan ne?"
Hakan uyarmak istercesine Parol'un saçlarını çekmeye devam ediyordu. Ancak hiç bir işe yaramıyordu. Parol sesten kimin geldiğini anlamıştı. Ayrı bir şehvet ile emmeye başlamıştı. Hakan delirmek üzereydi.
Hakan, Parol'un sayesinde kıvranmamak için kendini zor tutuyordu. Zar zor açık tutabildiği gözleri ile Kuzey'e bakmaya çalışıyordu.
"Evet... Komutanım..."
Kuzey başını salladı. Elleri ceplerine girmişti.
"Yıldırım'ın birlikleri özel seçilmiştir. Sen de biliyorsun zaten. Görev zamanları yaklaşıyor. Şark tarafları karıştığı için görevleri oraya kaydırdılar. Eğitiminiz biraz değişebilir. Haberdar etmek istedim."
Hakan denilenleri tam anlayamasa bile temel konuyu anlamıştı. Başını sallayıp adam ile bakıştı. Ancak tam o sırada Parol tekrar gaza gelmiş ve Hakan'ı boğazının derinlerine almıştı. Hakan birden inleyip başını geri yasladı. Kuzey elini onun omzuna tekrar koydu.
"Hakan? İyi misin? Hasta mısın?"
"Yok... iyiy-mmh..."
Parol yine acımasızlığını ortaya döküyordu. Hakan boşalma hissinin kasıklarına ulaştığını hissetti. İçinden küfürler etmeye başladı. Bedeni uyuşmaya başladı. Kuzey ise enişeli bir şekilde Hakan'a bakmaya devam ediyordu.
"Değilsin işte. Hayırdır neren ağrıyor?"
Hakan bedeninde dalgalanan zevk ile sıçtığını daha iyi anladı. Sonunda doruğa ulaştığında ise ağzından bastırılmış bir inlemenin kalıntıları kaçtı. Kafası serçe yastığa gömüldü ve gözleri yukarı kaydı. Kuzey panik ile yorganı tutup Hakan'ı kaldırmaya yeltendi. Hakan anında yorganı tuttu. Hemen bir şeyler düşünmesi gerekiyordu. İyi bir yalan... İyi bir yalan...
"Sadece... Açmayın... iyiyim. Kabus görünce..."
Kuzey'in gözleri birden fal taşı gibi açıldı. Hakan'ın dediklerini kafasında anında tekrar kodladı. Sonuç olarak da sadece ondan beklenebilecek bir mantık yürüttü.
"Lan? Yatağını mı ıslattın?"
Hakan birden her şeyi unutup şaşkınlık içerisinde adama baktı. Aynı anda bir sürü şey hissetmişti. Utanç, çaresizlik, zevk. Onur falan kalmamıştı onda. Yine durumu kurtarmak için onurunu ayaklar altına almayı kabullendi.
