16. Bölüm -Ağlama ben ağlarım-

106 15 32
                                    

Selamüüünnnn Aleykümm gençlik biliyorum beni çok özlediniz merak etmeyin bende sizi çok özledim. Farkındayım uzun zamandır yokum malumunuz 11. sınıfım biraz -hatta baya- yoğun geçiyor hızına yetişemiyorum. 

Nasılsınız bu arada sormayı unutmuşum

Neyse fazla uzatmiyim direkt bölüme geçelim keyifli okumalar. 

🦋

Göz kapaklarımın üzerinde tonlarca ağırlık varmış gibi hissediyordum, açmak için ne kadar uğraşırsam uğraşayım açılmıyordu sanki dünyanın en güçlü yapıştırıcısıyla yapıştırılmış gibiydiler. 

Kulaklarıma dolan seslere dikkat kesildiğimde telaşlı birinin sesi geliyordu ama sesin kime ait olduğunu algılamıyordum. 

"Bırakmamalıydım onu" 

"Ah salak gibi gittim"

"Gitmemeliydim gitmemeliydim"

"Hepsi benim yüzünden koruyamadım yapamadım söz vermiştim koruyacağım diye yapamadım yapamadım"

Bu oydu. 

Ömer Asaf'tı. 

Sessizce onu dinledim zaten istesem de gözlerimi açamıyordum, ellerimi ellerinin içine aldı çok narin ,sanki elinde kırılgan bir şey varmış gibi' tutuyordu. 

"Ellerini tutmaya bile kıyamazken..." küçük ama kalbimi paramparça eden bir hıçkırık kesti cümlesini. Ellerimde hissettiğim yaşlarla bir anda gözlerimi açtım. Ömer Asaf başını ellerime yaslamış ağlıyordu.

Saçı başı dağılmış, toz toprak içindeydi tam anlamıyla perişan olmuştu. Ellerimi zar zor hareket ettirip gözünden akan sildim ve bir cızırtıdan farksız sesimle yavaşça fısıldadım.  

 "Ağlama" 

Anında kafasını kaldırıp bana baktı, gözleri dudakları yanakları ağlamaktan şişmiş ve kıpkırmızı olmuştu. Heyecanlı bir şekilde eğildiği yerden kalktı. 

"Uyandı, Allah'ım gerçekten uyandı." o kadar çok korkmuştu ki sesine yansımıştı.

Bir sağa bir sola gidiyor kahkahalar atıyor "Teşekkür ederim Allah'ım" diyerek sayıklıyordu.

Bir anda odadan çıkıp dışarıdakilere heyecanla "Uyandı" diye bağırdı. 

İçeriye Ömer Asaf'ın arkadaşları ve babam girdi, herkes dualar ediyor birbirine sarılıyordu. 

Ömer Asaf hızla yanıma gelip önümde eğildi heyecanlı bir şekilde "İyi misin, su vereyim mi, hemşirelerden yiyecek bir şey isteyeyim mi senin için-" bir sürü şeyi anda sormasıyla ellerimdeki ellerini hafif sıktım. 

"Sakin olur musun?" sesim hâlâ aynıydı.

"Tamam sakinim." fakat sesi tam aksini söylüyordu, bu hâline gülümsedim fakat dudağımın kenarından yayılan sızı ile kısa sürdü. 

Kapının açılmasıyla içeri beyaz önlüklü biri girdi sanırım doktordu.

"Küçük hanım uyanmış anlaşılan" yüzünde büyük bir gülümseme vardı ve ona eşlik eden küçük bir gamze. 

Elindeki dosyalardan birkaç şeye baktıktan sonra "Nasıl hissediyorsunuz" diye sordu. 

Vücudum aşırı sızlıyor ve ağrıyordu onun dışında iyiydim.

"İyiyim" diye fısıldadım. 

"Biz seni çok yormayalım -hoş bir haftadır uyuyorsun-"  gözlerim anında kocaman açıldı. 

İSTEMSİZ İSTEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin