"Bak çocuğa bana aşıkmışsın falan filan deme tamam mı, utangaç bir şeymiş zaten."
"Bana akıl verme, kapatıyorum minho."
"Bana haber ver tamam mı sonra, merak ediyorum!"
"Kapat artık!"
"Aman tamam ya, öpüyorum aşkımm."
Telefonu minho'nun suratına kapattıktan sonra zar zor ceketimin cebine koydum. Bir gün için neden bu kadar eşya aldığımı sorguluyordum şu an, ellerim griliklerle doluydu ama buluşmam gereken biri de vardı.
Gerçekten iğrenç bir gündü tam anlamıyla.
"Çıkabilirsiniz."
Hocamızın onayıyla sonunda oturduğum yerden kalktım, aletlerimi kutusuna koyduktan sonra çantama attım onları da, bir sürü poşetim ve eve götürmem gereken heykellerim vardı.
Tam gününü bulmuştu bu saçma randevu işi.
Söylene söylene bütün eşyalarımı topladım, tuvalimi camın kenarına yaslayıp sandalyemi de önüne bırakıp önümdeki yığına baktım yeniden.
Bunları burada bırakamazdım zaten..
Çantamı omzuma astıktan sonra poşetleri de kucakladım ve çıktım sınıftan, bugün yapmak istediğim planlar çok farklı olsa dahi maalesef şimdi minho'nun hatrına o çocukla buluşmaya gitmem gerekiyordu.
Gitmek istiyor musun diye sorarsanız asla istemiyorum, çünkü birçok kez "bu sana aşıkmış" denilen herkes abazanın teki çıktı ve artık hiçkimseyi hayatımda istemiyorum.
Minho ise sürekli bu sefer gerçek aşkın olabilir diyip beni zorluyordu.. Saçma bir aşk anlayışı var kısaca.
Fakülteden zar zor çıktığımda chan buralarda mı diye bakındım, belki poşetleri ona verebilirdim en azından çünkü cidden oldukça ağırlardı.
"Sikeyim minho seni."
Minho'ya söve söve giderken yavaşlayıp poşetleri yeniden sıkıca kavradım, içindekilere bakıp hepsinin yerinde olduğuna emin olmak için sayarken birine çarpmamla geriye doğru sendeledim. Elimdeki poşetler de yeri boylamıştı.. Cidden daha kötü ne olabilir ki?
Karşımdaki çocuk kulağındaki telefonunu kapatıp cebine atarken hemen konuşup yerdeki poşetlere eğildim.
"Kusura bakmayın."
Siyah saçlı çocuk da hemen eğilip poşetlere eğilirken sorun değil benzeri bir şey demişti, tam duymamıştım çünkü üzüntüyle bağırmıştım o sırada.
"Hasiktir ya, kırılmış!"
Minho'ya yaptığım küçük heykelin kırıldığını farkettiğimde ellerimin arasına alıp bana doğru eğilmiş çocuğa baktım, o da elimdeki kırık parçalara bakıyordu.
"Pardon, ben de önüme bakmıyordum senin gibi."
"Sıkıntı değil, yenisini yaparım.. Yani umarım."
"Bu kadar şeyle nereye gidiyorsun ki la?"
La?
"Hocamız birkaç gün olmayacak o yüzden eve götürmem lazım eşyalarımı."
"Anladım, yardım lazım mı, çok fena kızarmış ellerin."
"Teşekkür ederim ama eve gitmiyorum."
"Nereye?"
Neden bu kadar meraklı?
"Biriyle buluşacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Date || hyunin
FanfictionJeongin: Yanik bana bu beyler -- Hyunjin: Dediginiz gibiymis Herif oluyor askimdan amk ___________________________________________________ Bu kitap @hyunjj_'a (yani bana) aittir. Bunu başka bir sitede okuyorsanız, telefonunuzun/bilgisayarınızın tehl...