Sigara içip geleceğim dedi ama gelmedi hâlâ?
Gerçi neden gelsin ki, gelme dedim sonuçta.
Ama konuşsaydık içim de rahatlayabilirdi.
Neyse ya, uykusundan benim yüzümden ödün vermesini bekleyemem zaten.
Ama...
"Of!"
Penceremden dışarıdaki havaya baktım tekrar, yarım saattir şu fırtınanın ve seslerin dinmesini bekliyordum ama inadına daha da kötüleşiyordu sanki.
Odamın içi alabildiğine aydınlanıyor sonra yeri göğü yaracak türden yıldırımlar çakıyordu, zaman geçtikçe ağlama hissi bedenimde ağırlaşırken ellerim kulaklarımda duruyordu öylece, birkaç seneye kadar hiçbir şeyden korkmayan ben, şimdi en ufak sesten ürperir olmuştum.
Çünkü o gün herkesin ortasında bağırışların odak noktası olduğum zaman başladı her şey, her korkum böyle böyle çıktı meydana.
Hepsine lanet ediyordum hatırladıkça, böyle aptal gibi güvendiğim için, kendimi açtığım için, teslim olduğum için. En önemlisi sevdiğim için lanet ediyordum kendime.
Hareketleri sevgi çerçevesinde bakıldığında normal değildi zaten, keşke zamanında fark etseydim, en azından hayatımı mahvetmezdim.
Gecenin bir diğer güçlü sesiyle olduğum yerden sıçrayıp gözlerimi sıkıca yumdum, gözlerim dolmaya başlamıştı, hem düşünmeye başladıklarımdan hem de korkumdan.
Derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalışırken telefonum çalmaya başladı, gözlerimi açıp kucağımdaki telefonumu elime aldığımda bir baktım ki arayan jeongin.
Hemen açıp kulağıma koydum, birkaç saniye ses gelmediğinden de konuşmak zorunda kalmıştım.
"Efendim?"
"Kapıyı açsana."
Fısıltısı kulağıma geldiğinde kaşlarımı çattım, kapıyı neden açıyordum?
"Neden?"
"Aç sen, hadi bak yakalancam."
Telefonu suratıma kapattığında gözlerimi silip yatağımdan çıktım, kapıya varıp çok ses çıkarmadan açıp kafamı dışarıya çıkardım, güvenliğin belli bir saatten sonra dışarıda olanlara dilekçe yazdığını duymuştum.
Jeongin kendi kapısının önünde çökmüş bana bakarken şaşırdım haline, napıyordu bu?
"Napıyorsun?"
Fısıldadım yakalanmamak için, çöktüğü yerden kalkıp kapısını kapattıktan sonra elindeki kupalarla birlikte yanıma gelip içeri girdi hızlı hızlı.
Kapıyı arkasından kapattığımda elindeki kupaları masama koyup elini de kalbine koydu, korkmuştu sanırım.
"Geberdim, selam."
"Neden geldin?"
"Uyuyamıyorum dedin?"
"Ya jeongin saçmalama git odana, böyle de sen uykundan oluyorsun."
"Oğlum uykum yok dedim ya sana."
"Yalancısın, gözlerin kapanıyor."
"Yo, üçüncü kattan süt çaldım gel hadi."
"Ne?"
"Hee, ışıkları açmıyorum korkar mısın?"
Tek kupayı alıp koltuğa oturduğunda ona bakakaldım bir an, ben korktuğum için yanıma gelmişti jeongin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Date || hyunin
FanfictionJeongin: Yanik bana bu beyler -- Hyunjin: Dediginiz gibiymis Herif oluyor askimdan amk ___________________________________________________ Bu kitap @hyunjj_'a (yani bana) aittir. Bunu başka bir sitede okuyorsanız, telefonunuzun/bilgisayarınızın tehl...