18

355 69 81
                                    

Sinirliymişim, peh!

Ne sinirli olacağım ki, neden olayım yani?

Ortada bir sebep yok zaten.

"Sokacağım şu boyaya da şimdi!"

Elimdeki mor renkli boyayı masaya sinirle bırakıp sakinleşmek adına derin nefesler aldım, ters günümdeydim belli, sinirliydim de.

Saçlarımı geriye doğru tarayıp fırçamı mor boyaya bayırdım tekrardan, sakinleşmek zordu bugün. Bilhassa bu birkaç saatten beri köpürüyordum.

Nedenini de bilmiyordum, o daha sinir bozucuydu.

Çatık kaşlarımla önümdeki figürün pelerinini boyamaya odaklandım, kafam dağılsın diye bununla uğraşıyordum ama dağıldığı da pek söylenemezdi.

Mor boyayla işim sonunda bittiğinde kapım çalındı, arkamı dönüp kapıya baktım sanki görecekmiş gibi.

Umarım jeongin değildir.

Fırçayı masaya bırakıp yerimden kalktım, yine anlamsız bir sinir sarmıştı bedenimi.

Kapının kilidini çevirip kapıyı açtım, düşündüğüm gibi jeongin'di gelen.

"Ne var?"

"Voa, noluyo?"

"Niye geldin?"

Elindeki dondurmaları bana gösterdiğinde kapıyı ittirdim kapatmak üzere, hemen ayağını koyup durdurmuştu gerizekalı.

"Noldu ya, kim sinirlendirdi seni?"

Sen.

Her zaman sen.

"Kimse, sinirli değilim."

"İnandım, çok çatma kaşlarını erken yaşlanırsın."

"Siktir git odana jeongin."

"Kırıcısın, yürüyüş yapalım hadi."

"İstemiyorum yürüyüş falan, git başkalarıyla yap."

Siktir bunu söylemeyecektim.

Siktir!!

Dediğime gülmemeye çalıştığını anladım, sırıtışını gizlemek adına alt dudağını ısırmıştı, yumruk yemek istiyordu sanırım.

"Ben seninle yapmak istiyorum, giy montunu hadi, yurdun yakınında bi park var oraya gidelim."

"İstemiyorum diyorum, anlamıyor musun sen laftan?"

"Yok, hadi bekliyom ben."

"Ya sabır ya, yemin ederim sınanıyorum."

Sabır dileyerek içeriye girdim, o da kapımın kenarına yaslanmış tam bir pişmiş kelle edasıyla sırıtıyordu.

"Ne sırıtıyorsun aptal aptal?"

"Öyle, genel."

Salak.

Onu orada bırakarak odama girdim, sadece ceketimi almıştım üstüme, gecenin köründe pijamalarımla çıkmayı da pek dert etmiyordum açıkçası.

O olduğu yerde ıslık öttürürken masanın üstündeki boyanın kapağını kapatıp fırçayı da banyoya bıraktıktan sonra gelmiştim yanına.

"Yine neye tripleniyorsun sen acaba hı?"

"Hiç sevmiyorum seni."

Sinirle ona doğru söylendikten sonra ayakkabılarımı giyip asansöre ilerlemeye başladım ondan önce, kapımı da o kilitlemek zorunda kalmıştı bu yüzden.

 Date || hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin