6

629 96 129
                                    

"Yüzünün hali ne?"

"Uyumadım akşam, bunu bitirmeye uğraştım."

"Ya neden bu kadar acele ediyorsun ki bitanem, acelesi yok."

"Ama gösteri için yapacağımız heykele başlamamız gerekiyor yeji ile, onun için bitirmem lazım."

"Oy kıpkırmızı olmuş gözlerin, öpim."

"Eww."

Gyu'yu itip yüzümü buruştururken o gülmüş ve yerinden kalkıp çantasını karıştırmaya başlamıştı.

"Vitaminlerini içtin mi sen?"

"Ah... Hayır."

"Boğacağım seni en sonunda, su var mı yanında?"

Büyükçe gülümseyip gözlerimi kırpıştırdım sadece, su da yoktu yanımda tabii ki. Ben pek yemek yemeyi sevmiyordum. O yüzden pek bir şey almazdım okula gelirken, hatta vitaminlerimin hepsi de gyu'da dururdu, ben unuttuğum için o hepsini bana zorla içirirdi.

Minho ve chan kadar yakın gördüğüm tek arkadaşımdı o, çok samimi, çok eğlenceli biriydi, benimle her zaman yalandan flört eder ve beni güldürmeyi başarırdı.

"Aferin sana."

"Ama ne yapayım gyu, unutuyorum."

Dudak büzüp tatlılığımdan etkilenip bana kızmaz belki diye düşünüyorum, doğru düşündüğümü kanıtlar şekilde gülümseyip yanağıma vurdu ve çantasındaki suyu çıkarıp kapağını açarak bana uzattı gyu.

"Önce demir."

Sırayla üç vitaminimi de içerken ona teşekkür edip yanağını öptüm, o da bu hareketi sevmiyordı, ben de gıcık olsun diye yapıyordum zaten.

"Ananı var ya."

"Mükemmel bir arkadaşsın."

Ona bir de uzaktan öpücük atarken enseme yavaşça vurup sandalyesine yeniden oturdu.

"Yemeğini ye dersten sonra."

"Tamaaam."

"Tamam diyorsun ama hiç yemiyorsun gerizekalı, canına mı susadın? Zaten zayıfladın iyice, siktirme geçmişini bana."

"Tamam ya kızma, yiyeceğim gerçekten."

"Fotoğraf atıyorsun bana, bakacağım."

"Tamam."

"Aferin kediciğe."

"Seni boğarım, ciddiyim."

"Korkma kimsenin ilişkimizden haberi olmayacak kedicik."

"İt."

"Ben de seni seviyorum."

Göz devirip önüme döndüm, birkaç saattir burada çekiç vurmaktan belim ağrımıştı.

"Git hadi, ben biraz daha yapıp eve geçeceğim."

"Belim ağrıdı, gideyim bari."

Telefonumu çıkarıp saate bakarken dörde yaklaştığını gördüm, siktir daha jeongin'e kahve ısmarlayacaktım!

"Has- zaman ne çabuk geçti!"

"Acelen mi var?"

"Jeongin'e kahve alacaktım, of!"

"Amann aceleye bak."

"Gyu, sen de yapma ya."

"Naptım ya, bir şey demedik."

Bana attığı yandan sırıtışlı bakışına karşılık çantamı topladım ve omzuna çarparak çıktım sınıftan. Koşarak kafeteryaya giderken bir yandan da jeongin'in sabah aldığım numarasını arıyordum.

 Date || hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin