5

603 97 104
                                    

"Kocaman bir şey yapmak istiyorum, bir insan figürü. Ama filozof yapmaktan bıktım.."

"İnan ben de, kurucumuzu yapsak?"

"Yeji, daha adamın adını bile bilmiyoruz, resmini nereden bulacağız?"

"Doğru.. Ama buluruz ya, kütüphaneye bir bakarım yarın."

"Şekil verdiğim bir parçam var, onu bu akşam bitirirsem atölyede sabahlamaya başlayabiliriz."

"Ne yapıyorsun yine?"

"Güzel bir şey."

"Amaaan, kolay gelsin sana hayatım. Ben hiç çekiç vuramayacağım bu akşam, yatıyorum."

"İyi geceler sana."

"Sağol sana da, eğer uyursan tabii."

Yeji'nin dediğine gülerken ona veda edip telefonu kapattım, yeni yurt odama geleli birkaç saat oluyordu, eşyalarımı yerleştirmek yerine annemlerin özel istekle odama getirttikleri büyük masada duran heykeli yapmak için eşyalarımı bulmaya çalışıyordum.

Aletlerim ve fırçalarımın hepsini masaya bırakırken çekicimi de elimde çevirip karşımdaki koca heykelime baktım, bunu buraya taşımaya çalışırken neredeyse chan'ın belini kırıyorduk.

"Hadi bakalım, umalım da bu gece bit."

Sandalyeme oturup üstümdeki geceliğimin kollarını sıvadım ve çekicimi elime aldım ve vurmaya başladım dikkatlice, uzun sürse dahi sonunda ortaya çıkan o mükemmel sanat bütün uğraşıma değiyor gibiydi.

Yarım saat kadar çıkarttığım şeklin yarısına gelirken duyduğum seslerle çekici vurduğum heykelden geri çektim ve kapıya döndüm, biri fena kapımı yumrukluyordu.

Elimdekileri masaya bırakıp sandalyemden kalktım, bu sırada kapıdaki kişi hâlâ vurmaya devam ediyordu.

Kapıyı yavaşça açarken kapıdaki kişi eliyle kapıma vurup ittirdi tamamen.

"Tünel mi kazıyorsun amına koyayım içeride-"

Oha ama ya!

Jeongin beni farkedip durduğunda ben de şaşırmakla meşguldüm, neden her yerde karşıma çıkmaya başlamıştı bu çocuk?

"Sen miydin, yeni taşınan?"

"Evet, yan tarafta yaşayan sen miydin?"

"He, neyse pardon ben uyuyordum da sesine uyandım, sinirleniyorum uykumdan uyandırılınca."

"Yarına kadar bitirmem gerek bunu, özür dilerim."

"Baya ses yapıyor."

Alnını kaşıyıp mırıldanan çocuğun çıplak üstüne bakıp çıkladım, niye çıplak geziyordu ki?

"Tamam sen devam et, ben de uyumayı deneyeyim."

"Kulaklık tak istersen."

"Aynen, sağol."

Bana el sallayıp yandaki odasına girdiğinde peşinden bakıp ben de tekrardan içeriye girdim. Neydi bu kadar saçma tesadüf?

Sinir bozucu.

"Minho bunları duysa kader ağlarını sizin için örüyor diye saçmalayıp dururdu."

Kafamı sallayıp aklımdan bunu attım ve masaya oturup yeniden işime odaklandım, ben de meraklı değildim ses yapıp herkesi uykusundan etmekten ancak yapmam gerekiyordu. İşim buydu sonuçta?

Saatin kaç olduğunu bilmeyene kadar çekicimi vurup durdum, ayrıntılarına kadar dikkatle inceliyordum bir yandan da. Gözlerim kapanmaya başlasa da kendimi tokatlayıp uyandırmaya çalıştım, bunu yarına yetiştirirsem kalan günlerde gösteri için yapacağımız heykelle ilgilenmeye başlayabilirdim.

 Date || hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin