☽ ☯ ☾
Duştan çıktığında, bornoz üzerinde sarılı bir şekilde yatakta uyuyakalmıştı. Bedeni sıcağın karşısında daha fazla direnememiş ve kendisini, uykunun tatlı kucağına bırakmıştı.
Yüzüne yansıyan gölgenin, gözlerini açma isteği uyandırdığını hissetti ve birbirine karışmış kirpiklerine aldırmadan, gözlerini araladı. Tahmin ettiği gibi bir gölge yoktu ve kimse onu seyretmiyordu. Violet, bazenleri yatağının başında kötü bir ruhun dikildiğini ve gece boyu onu seyrettiğini düşünürdü. Bu küçüklüğünden kalma bir travmasıydı ve bunu asla yenememişti.
Gözleri, penceresini örten siyah renkli tül perdesini buldu. Tül perde aralandı ve ardından pencereden yansıyan ay ışığının içeriye dalmasına izin verdi. Tam o esnada yatağının hemen sol tarafında bir ağırlık hissetti. Sanki bir beden, onun yanına kıvrılmış gibiydi. Kokusu tanıdıktı. Tatlı bir tarçın kokusu burnuna dolduğunda, koku hafızasını yokladı ve gözlerinin önüne birkaç görüntü sundu. Bu kokuyu tanıyordu. Rostov ve onun kokusu...
Gözlerini ağır çekimde yatağının sol tarafına çevirdiğinde, bakmaya doyamayacağı ve şimdi karşısında olması için her şeyini feda edebileceği o yeşil gözlere rastladı.
"Yoksa seni uyandırdım mı?"
O tatlı ses ve o tatlı tını. Dudaklarının birbirine değdiği noktadan çıkan sese odaklandı ve tüm vücuduna tatlı bir gevşeme hissi yayıldı. Sanki yumuşacık bir battaniyeye sarmalanmış bir bebek gibi hissetmişti Violet. Güvende ve sevgi dolu.
Rostov, buradaydı. İşaret parmağı, suratının her bir zerresini nazikçe okşuyor ve en son dudaklarına geliyordu.
"Hiç uyumadım ki..." Dudakları, dudaklarına değdi ve onu yavaşça öptü. "Rostov, sen ne ara geldin?"
"Hep buradaydım sevgilim, sadece sen beni görmedin."
"Fakat sen... Öldürülmüştün ve o gün, Hillary'nin doğum günüydü. Ben apar topar partiden çıkıp hastaneye gelmiştim ve-" dediği sırada Rostov, işaret parmağını Violet'ın dudaklarına yasladı.
"Şşh... Bunların hepsini biliyorum fakat ne önemi var? Şimdi buradayım ve senin yanındayım. Sana dokunuyorum, bunu hissediyor musun?"
"Evet..."
"Erken gittiğim için üzgünüm, bu benim de tahminlerimin ötesindeydi."
"Sen gittiğin için çok ağladım ve Tanrı'ya yakarışta bulundum. Eğer gitmeseydin-"
"Eğer gitmeseydim, her şeyi açığa kavuşturabilirdim fakat buna izin verilmedi."
Rostov, nefesini sıkıntıyla dışarıya bıraktı ve Violet'ın çenesini sevdi.
"Benim için yaptığın her şeyi izliyor ve görüyorum. Harika gidiyorsun. Seninle o kadar gurur duyuyorum ki..."
"Rostov, ben."
"Bekle, yatak odanın penceresini açık bırakmışsın. Üşümeni istemiyorum, hastalanmanı da öyle. Lütfen pencereni benim için kapatır mısın?"
Violet, sessiz emri almışçasına yatağından doğruldu ve siyah tül perdeyi kenara doğru çekti. Ardından pencereyi gürültüyle kapattı ve bir ses yankılandı.
Gözlerini aralamasını sağlayan şey, telefonunun ısrarla çalınma sesi olmuştu. Gözlerini araladı ve refleks olarak sol tarafına baktı. Beyaz renkli battaniyesinin bulunduğu yatağın sol tarafı, hiç dokunulmamış gibi düzenliydi ve Rostov yoktu.
Gözleri pencereyi buldu, ardına kadar açıktı. Bazı geceler pencereyi açık bırakıyor ve tuhaf rüyalar görebiliyordu. Bu, gördüğü rüyaların en güzeliydi. Keşke gerçek olsaydı diye geçirdi içinden Violet. Ardından, hiç susmayacakmış gibi çalan telefonuna uzandı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Görüşlü Baykuş.
Misterio / SuspensoYunan mitolojisindeki Tanrıları örnek alan ve kendini Hades ilan eden bir seri katilin, efsanevi ve sürükleyici yolculuğuna eşlik eden ve onu bulmak için ölüm ile dans eden; olay yeri fotoğrafçısı Kriminal polisin, süre gelen yolculuğu... Katilin, k...