XXXVI.Bölüm - Final☯

143 41 30
                                    

Kitabımın yazım sürecinde varlığı ile ve değerli; mitolojik, arkeolojik vb bilgileriyle bana destek olan; Nam-ı diğer Hypnos (Douglas Foreine) 

Sevgili Arkeoloğum, değerli arkadaşım; Yaşam'a sonsuz teşekkürler.

Bir sonraki eserlerimde, yeniden görüşmek üzere... 

Hoşça kalın! :)

☽ ☯ ☾

"FİNAL"

Önce, üzerinde durduğu taş zemine ardından hemen yatağının üzerinde konumlandırılmış olan, beyaz tül elbiseye baktı ve başını hayır anlamında iki yana salladı.

"Çıkın buradan."

"Üzgünüm, Persephone." dedi muhafızlardan birisi. Sesi oldukça tok fakat bir o kadar genç geliyordu. Yinede sesinde hiçbir pürüz yoktu. Sanki az sonra Hades ismini verdikleri adam, ona ölüm emrini verse, kabul edebilecek kadar soğukkanlı gibiydi. 

"Hades'in kesin emri. Ayin başlamadan önce bu elbise giyinmeli ve eşinizin huzuruna çıkmalısınız."

"Ne eşi ne huzuru?" dedi Violet tükürür gibi. Akıl sağlığını koruyabilmek için kendince yöntem geliştirmeyi düşündü ve ardından parmaklarını saçlarından geçirdi. Derin bir nefes aldı ve sakinleşmek için bekledi. Gözleri, bir harita yolu çizercesine ilerledi ve hemen karşısında duran, altın rengi varakları olan, puslu boy aynasına baktı. 

İki gün önce hücreden çıkartılmıştı. Uyandığında yumuşak bir yatağın üzerinde uzanıyordu ve ilk işi duş almak olmuştu. Islak saçlarının yerde bir su birikintisi oluşturmasına sebep olan manzara, hücreden çıkartılmış olmasına rağmen hâlâ kilit altında tutuluyor oluşuydu.

Odaya göz ucuyla baktığında, oldukça zevkli düzenlenmiş fakat karanlık, iç karartıcı bir tema olduğunu fark etti. Siyah rengi yatak örtüsü, siyah rengi çarşaflar... Taş zemin ve taş duvarlar... Güneş girmeyen pencereler fakat sanki içeriye güneş ışığını davet etmişçesine konumlandırılan, yapay ışıklandırmalar ve korkutucu bir boy aynası. Violet, korku filmi setinden çıkma gibi duran bu yerden çıkmak istemiş fakat başarısız olmuştu.

Şimdi o aynanın karşısındaydı ve kendine bakıyordu. Yıllar önce gençliği ve güzelliğiyle övünen bir kadın olmaktan artık çokça uzaktı. Otuz sekiz yaşına gelmişti ve yaşının getirdiği yorgunluk, bedeninde gözle görülür bir yıkıma sebebiyet vermişti. Göğüsleri eskisi kadar dik değildi. Beli artık eskisinden bile inceydi ve neredeyse kemikleri sayılır vaziyetteydi. Göz altları çökmüştü ve dudakları yer yer çatlamıştı. Saçlarını salık bıraktığında bile göğüs uçlarına kadar uzanmıyordu. Saçları seyrekleşmiş, gözleri ışığını kaybetmişti.

Violet, bir eliyle burun kemerini sıktı ve her şeyin bir hayal ürünü olmasını diledi. Birazdan Rostov ile buradan çıkmak ve eski hayatına dönmek... Fakat bir yanı biliyordu ki bu gerçek anlamda imkânsızdı. Çünkü Rostov, kendisini Hades ilan etmişti ve aksine onu ikna etmek, mümkün bile değildi.

"Persephone." dediğinde muhafızlar, Violet nefes alamadığını hissetti. Bir elini boynuna yasladı ve öfkeyle bağırdı.

"Bir daha söylemeyeceğim size, çıkın odamdan!"

"Zor kullanmak istemiyoruz zaten size dokunmamız da yasak. Fakat emir kesin. Siz bu elbiseyi giyinip hazırlanana kadar, bu odadan çıkmayacağız."

Violet, omzunun gerisinden genç adama baktı. Haftalar öncesinde, sosyal medya üzerinde tanıştığı Hades ile buluşmak için Douglas'ın yaşadığı malikânenin girişinde gördüğü genç adam ile aynıydı. O kadar genç ve yakışıklıydı ki... Burada ne işi olabileceğini düşündü.

Gece Görüşlü Baykuş.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin