Olayların üstünden 6 ay geçmişti. Negan artık burdaki bir hapisteydi. Alexandria'dakiler ise mutluydu. Herkes mutluydu.
Sabah uyandım ve siyah, parlak botlarımı giyip dışarı çıktım. Etrafa bir göz attım. Her şey düzendeydi. Bir sıkıntı yoktu. Bugün biraz dışarı çıkmaya ihtiyacım vardı. O yüzden Rosita'nın Yanina gittim. O da bir köşede oturmuş etrafa bakıyordu.
"Selam Rosita!"
Rosita: Ah, merhaba!
"Mmm, bugün dışarı çıkacağım. Gelmek ister misin?"
Rosita: Tabii isterim!
Rosita hemen ceketini giyip merdivenden indi. Alexandria'nin kapısından çıktık ve gezmeye başladık.
Rosita: Sanırım artık her şey yolunda.
"Evet. Hiçbir sorun yok ve böylesi daha iyi."
Biraz daha yürüdük. Bizimkiler köprüyü inşaa ediyorlardı. Onların yanına gittik.
"Kolay gelsin!"
Herkes "Sağol" diye yanıt verdi.
"İsterseniz yardım edebilirim."
Daryl: Şimdi eve gidiyoruz Morticia. Öğleden sonra devam edeceğiz. O zaman yardım edebilirsin.
"Tamam o zaman. Öğleden sonrayı bekleyeceğim."
Köprü gayet sabite benziyordu. Köprünün karşısından geçtik.
Rosita: Bu güzel hava bana güzel geldi sank-
Rosita birden elini ağzına götürdü. Sanırım midesi bulanıyordu.
"İyi misin?"
Rosita: Ben i-
Birden yere kustu...
"Ah, sen iyi değilsin. Gel seni eve götüreyim."
Onu Alexandria'ya götürüp yataga yatırdım. Sonrasında tekrar köprüye gittim. Köprünün karşısına geçtim ve biraz gezdim. Biraz daha ilerledikten sonra dümdüz bir alan buldum. Etrafa iyice baktım. Buradan aslında çok güzel bir tarım arazisi olabilirdi. Artık ilkbahar mevsimiydi ve çiçekler açmışa benziyordu. Birkaç tane papatya topladım. Bunu Amber kesinlikle severdi. Çantama koydum. Hatta ona topladığım papatyalarla taç yapacaktım. Yere oturdum. Birkaç tane daha papatya topladım ve bir taç yapmaya çalıştım. Tacı yapınca çantama koydum. Biraz su içtim. Etrafa biraz daha göz gezdirdim ve ayağa kalktım. Ayağa kalkınca en az 40 kişilik bir aylak sürüsü gördüm. Yavaş bir şekilde geliyorlardı. Buradan uzaklaştırmam gerekiyordu. İyice aylaklara doğru baktım. En öndeki çok tuhaf yürüyordu. İyice ona baktım. Başını kaldırarak bana baktı. Birden hızlı yürümeye başladı. Aynı bir insan gibi. Koşmaya başladım. Oda yavaş yavaş arkamdan geliyordu. Köprüye yaklaşınca diğer taraftan da aylak sürüsü geldiğini görünce ne yapacağımı bilemedim. O dediğim kişi bana doğru yaklaştı. Koşmaya başladı ve beni birden itti. Köprüye tutunmaya çalıştım çünkü tutunmazsam suya düşecektim. İyice tutundum ama gücüm yetmedi. Büyük bir çığlık ile Nehire düştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Walking Walkers ||TÜRKÇE
Action||Ara verildi|| "Sadece seni sevdim. Ama artık bir önemi yok. Sen Leah'yı tercih ettin..."