17. Bölüm

28 2 0
                                    

Ayy selam canolarım. Biliyorum çok fazla aktif olamadım hatta önümüzdeki 2 hafta boyunca da olamam. Malum, dersler çok yoğun. Her neyse, Behzat Ç kitabı yazmaya başladım. Polisiye bir wattpad. İlginiz çekerse sayfamdan bakabilirsiniz!!

Birlikte dışarı çıktık. Etrafıma baktım. Burası cidden kalabalıktı. Burada kafe bile vardı. Burayı nasıl kurdular?... Bu cidden ilginç olmalıydı.

Lance buraları tanıttı.

Lance:
Evet, bu kadardı. Burayı beğenmişsindir umarım. Ama şimdi benim askerleri kontrol etmem gerek. Birazdan döneceğim sen buraları gezekoy.

"Pekala."

Kafenin yanında bir pastane tarzı bir yer vardı ve oraya girdim. Kasaya yaklaştım.

"Bir tane kurabiye alabilir miyim?"

Kasanın diğer tarafından bir ses geldi ama kimin söylediğini göremedim.

-Elbette! Hemen geliyorum.

Kasaya yaklaştı. Bu Carol'du! Beni görünce ağzı açık kaldı. Onu görünce gülümsedim ve gelip hemen beni kucakladı. Sanırım duygulanmisti.

Carol:
Aman tanrım... Yıllar sonra... Yeniden seni görmek cidden çok... İç açıcı!

Bir kez daha sarıldı ve bende ona sarıldım

"Seni özlemişim!"

Carol:
Bende seni Tatlım.

Gözyaşını eliyle aldı.

"Alexandria lideri seçildim!"

Carol:
Cidden mi? Bu çok güzel!

"Evet."

Aklımda her zaman bir soru vardı o da Daryl'dı. Onu Carol'a sorabilirdim.

"Daryl nerede?"

Carol bir an duraksadı ve devam etti.

Carol:
O en son yine Rick'i arıyordu ama onu tam olarak 9 aydır görmedim. Nerede bilmiyorum.

"Anladım... Ben artık gideyim. Daha buradan alacaklarim var."

Carol:
Pekala Tatlım. Ama lütfen ara sıra buraya gel, olur mu?

"Sen istersin de ben gelmez miyim!"

Gülümseyip tekrardan  sımsıkı bir kucaklasmadan sonra oradan ayrıldım ve arabaya yaklaştım. Arabanın önünde Lance duruyordu.

Lance:
Bayan Russel, istediğin malları koydum. Hayvan için yarın sizin oraya bir kamyon göndereceğim.

"Ah, her şey için sağolun!"

Lance:
Ne demek...

Gülümseyip arabaya bindim. Ve çalıştırıp sürmeye başladım

Kısa yoldan gidiyordum. Ormanın içinden Yani. Çok aylak yoktu. İleride bir kulübe vardı. Bir kadın ve bir erkek görünüyordu. Arabayı bir yere park ettim. Bu merakım bir gün beni öldürecek...

Arabadan indim ve sessizce kulübeye yaklaştım. Gizlice onlara bakıyordum. Sadece kadını görebiliyordum. Kadının kucağında bir köpek vardı ve onu seviyordu. Arkası dönüktü ve sesler geliyordu.

-Daryl, Gel ve şu afacanı kucakla!

Daryl mı? Daryl burada mıydı? Neden bu kadının yanındaydı? Bu kadın kimdi?... aklımdan bir sürü soru geçiyordu. Sesler daha fazla gelmeye başladı

The Walking Walkers ||TÜRKÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin