Keyifli okumalar dilerim.Okuduğunuz tarihi buraya bırakabilirsiniz.
Ig / egeninincisiyimm_3
İnsan hayatı akar gider, belki birileri ölür ama zaman durmaz...
Ölüm bile durduramıyordu zamanı ve belki de bana ölümü getirecek hastanenin zamanı durduracağı söyleniyordu, burada zaman kavramı yoktu insan bir süre sonra bunu bile kaybediyordu.
Bu hastanede bir gizem vardı adımı mı attığım anda hissetmiştim tehlikenin kokusunu, rutubetli duvarlar gelen küf kokusu burayı zaten ürkütücü kılıyordu. Hastanenin dışı içi gibi değildi, dışı özel hastane gibiydi insanlar kandırılıyordu.
Bir ölünün nefesi kokuyordu bu hastane ve biz güya buraya tedavi olmaya gelmiştik. Bunun nedeni de normal olmayan bizlerdik.
Ben normal değildim ama bana normal değilsin diyen insanlar siz ne kadar normalsiniz? Hiç düşündünüz mü normal olup olmadığınızı, hiç düşündünüz mü yaşattığınız her şeyin sizin de yaşayacağınızı öyleyse bize neden anormal denilmişti bizim tek sorunumuz eksiklerimiz ve yaşadıklarımız mıydı?
Gerçekten artık kafamda yankılandıkça yankılanan ses sayesinde deli olduğuma inanmıştım. Ve ben buraya bizzat benim annemin katili olduğunu söyleyen, bana bir kere babalık etmeyen adamın kardeşi olan, benim dünyaya gelmemde tek sorun annemdeymiş gibi konuşan hatta anneme beni doğurduğu için fahişe muamelesi yapan halam bırakmıştı beni bu hastaneye.
Burası tehlikeliydi, buradan çıkış olmayacağı bile barizdi. İlk adımda kokusu gelmişti burnuma buram buram tehlikenin, katran katran içime işleyen korku tehlike çanları çalmaya başlamıştı.
Bugün bu hastanedeki ilk günüm ve odam daha doğrusu koğuşum A kat birinci salonda üzerinde beş yüz doksan yedi ve iki yüz yirmi üç yazan odaydı. Üzerimde V yaka dizlerime kadar gelen bir elbise vardı ayağımda ise siyah bir vans ayakkabı, odaya girdiğimde kendimi bi' an buraya cok uyumlu hissettim hiç bir yere bu kadar uyumlu hissetmediğim kadar, aidiyet hissi beni bir deliler hastanesinde yakalamıştı.
Odaya girdiğimde saçları yeşil -çok güzel- olan bir kız gözleri kapalı bir şekilde şarkı söylüyordu. Mırıldanırken hem dans ediyor hemde oldukça mutlu görünüyordu.
"Aşka tövbe!" diye bağırdı ve gözlerini açtığında masmavi gözleri ile karşılaştım, beni görünce gözleri adeta parıl parıl olmuştu. Çok tatlı bir kıza benziyordu, çok mutluydu o halde burada ne işi vardı?
Üzerinde pembe bir tişört ve kısa bir kot şort vardı, yeşil saçları bukle bukle yanlarına dökülüyor aralarda ki örgüler çok hoş duruyordu. Yüzünde hafif makyaj ve üç tane gamzesi vardı ikisi yanaklarında birisi çenesindeydi.
"Hoş geldin oda arkadaşım! Ben Nil." dedi ve bana sımsıkı sarıldı, benden ayrılınca ona hafifçe gülümsedim ve ilk kez onunla konuşmak için dudaklarımı araladım.
"Ben, Deniz Sare." dedim sesim biraz yorgun mu çıkmıştı? Evet artık çok yorulmuştum herkesten ve herşeyden çok enerjik olmalı ki beni hızla yatağına oturttu ve psikolojik bir rahatsızlığı var gibi durmuyordu yaşamayı seviyor gibiydi, burada ne işi vardı? Burası psikolojik bir hastaneydi, deliler hastanesiydi.
"Seninle tanıştığıma çok memnun oldum oda arkadaşım seninle vakit geçirmek için oldukça heyecanlıyım, hem saate bakılırsa öğle yemeği saati gelmiş." dedi ve ayağa kalktı sonra benim kalkmamı bekledi bende kalkınca koridora çıkıp yürümeye başladık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTANE
JugendliteraturDeliler mi suçluydu, delirten mi? Delilerin olmadığı bir deliler hastanesi düşünebilir misiniz? Peki ya insanların delirtildiği bir hastane... Suçlu ile suçsuz olanın kim olduğu belli olmayan bir yer... Bir ölünün nefesinin koktuğu dört duva...