Bu kurguda geçen, kişiler ve kurumlar tamamen kurgudur. Gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur. Keyifli okumalar...
Attığınız her adım daha da boşluğa çekiyordu beni, adım atacak ne halim ne de alanım kalmıştı. Bilinmezliğe yuvarlanıyor adeta hiçlik ile boğuşuyordum...
Çığlık atıyordum ama kimse duymuyordu, gözlerimden yaşlar boşalıyor yuvarlandığım hiçlikte kör oluyordum. Yaşlar kan gibi süzülüyordu şakağımdan, ama artık hissetmiyordum.
Nefes almadıkça elimi boynuma daha çok bastırıyordum.
"Katilsin!" diye bir ses yankılandı, ona bağırmak istedim katil değilim demek istedim ama dudaklarım mühürlenmişti...
Katil değilim demek istedim ama beynimin içindeki o curcuna sesimi duyurmama izin vermedi..."K-katil değilim" dedim fısıltı ile, ama o ses susmak istemiyordu. "Katilsin! Ellerinde kan var" diyordu ama inkar edecek gücü bulamıyordum.
"Hayır! Hayır! Katil değilim! Kan yok!" dedim birkez daha ama fayda etmiyordu, hiçliğin ortasında deprem oluyordu.
"Annenin kanı" dedi daha yüksek sesle. Elimi kulaklarıma götürdüm ve bağırmaya başladım.
"Değilim! Katil değilim!" dedim ve o sesten hariç endişe dolu bir ses ulaştı kulaklarıma, beni çağırıyordu...
"Deniz uyan, Deniz hadi güzelim kan yok kendine gel" diyordu biri elini yüzümde dolaştırıyordu.
"Kabus gördün geçti" demiş Nil girdi kadrajima gözlerinde endişe vardı, korku vardı...
"Deniz iyisin değil mi?" demiş ama sözler beynime ulaşmamıştı, dediğini duymuştum ama verecek bir tepki seçememiştim gözlerimi avuçlarıma çevirdim ama tek bir kan damlası bile yoktu...
"Kanlar..." dedim daha sonra "Kan" diye devam ettim. Nil beni sarsıyor ama dünya ile bir bağlantım kalmamış gibiydi.
"Deniz güzelim" dedi ve işte o an her şey kafamda canlandı. Kabus görmüştüm...
"Kabustu..." diye mırıldandım Nil beni kolları ile sıkıca sarmıştı. Ama gözyaşlarım çaresizlik ile gözlerimden akmaya başlamıştı. Çünkü iç savaşım daha da hararetlenmiş ateşkese yer kalmamıştı.
Kabuslarım geri gelmişti ve bu korkunçtu...
Kabuslarım geri gelmişti ama bu kez Kanlar ile...
Kabuslarım geri gelmişti ve ben annemin o yıllar önce yüzüme sıçrayan sıcak kanını yüzümde ve ellerimde tekrar hissetmiştim...Ve kimse bunun acısını tahmin bile edemezdi...
Hıçkırarak ağlamaya başladığımda beni en çok sarsan annemin katili olmamdı. Nefes alan bir insanın nefesini ebediyen kesmiştim bu kişi annemdi... beni rahmine düşünce kabul eden, dünyaya getiren ve beni gözünden bile sakınan annemdi... Daha çok ağlarsam yeni bir krizin eşiğinde olduğumu biliyordum ve bu bana çok acı veriyordu. Arada dünyaya hesap sormak istiyordum beni neden sevmediniz demek istiyorum ama benim sesim artık bir fısıltı olarak bile çıkmıyordu dudaklarımdan.
Bir insan geçmişinde kaybolur muydu? Ben geçmişimde kayboluyordum hatta geçmişin kanı ile boğuluyordum o kan annemin kanıydı...
Kapı aniden açıldığında içeriye Samir girmişti ve peşinden uyuyan Sertan evet uyuyordu.
"Ne oldu?" diye sordu endişe ile, evet endişe ile...
"Kabus gördü" demişti Nil dudaklarının arasından Samir dudaklarını öfke ile bastırmıştı birbirine, sonra dudaklarını araladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTANE
Teen FictionDeliler mi suçluydu, delirten mi? Delilerin olmadığı bir deliler hastanesi düşünebilir misiniz? Peki ya insanların delirtildiği bir hastane... Suçlu ile suçsuz olanın kim olduğu belli olmayan bir yer... Bir ölünün nefesinin koktuğu dört duva...