Selammm!
Yeni bölüme merhaba deyin sıcak şaraplar!
Bu bölümde biraz rahatsız olabileceğiniz unsurlar olabilir. Kesinlikle +18 yoktur. Kan ve vahşet yüzünden bu uyarıyı koydum. Kurguda geçen olaylar,kişiler, yer ve kurumlar tamamen hayal ürününden oluşup gerçeklik barındırmamaktadır.
Keyifli dilerim...Korku ilmek ilmek içinde işlediğinde başlar asıl korku;
Çaresizlik.Korku bir ruhun içine nüfuz ettiğinde beden ve akıl çaresizlik ile uğraşırdı. Gözlerden gözyaşı yerine kan akardı, dudaklarda ise sadece dua kalırdı. İnsanlar hayatımız için attığımız adımları dikkatle atmamızı söylerdi, neden? Başımıza gelecek olan zaten gelmez miydi? Korkunun ecele faydası yoktu dikkatli olmak senin ölmeni engelleyemez ki. İnsanlar korkularını nasıl yenerlerdi? İnsan nelerden korkardı?
Karanlıktan, yalnızlıktan, kimsesiz kalmaktan, yalnız ölmekten korkardı bir de şunlar vardı; anne, baba, abi, abla kısacası aile...
Zaten en çok en yakınlarımızdan korkmaz mıydık? Çünkü onlar seni en iyi tanıyan sırtından vurabilecek tek insanlardı. Bencillerdi! Bazı aileler vardı çok bencillerdi, evlatlarına körlerdi. İnsan evladını hiç mi tanımazdı?
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Koluma giren iki infaz koruma ile bir yere gidiyorduk, hastanenin orta katına depoya gidiyorduk. Burada leş kokuyordu ama insan leşi değil organ leşi kokuyordu. Ayaklarıma çarpan çürümüş etler tiksindirici geliyordu. Kulağıma canlı canlı kesilen insanların çığlıkları dolduruyor bir yere doğru sürükleniyordum.
"Be...Beni bırakın! Beni öldürmeyin." diye çığlık attığımda karşımda duran adam bana sert bir tokat atmıştı. Başım geriye savrulunca dudağımdan sızan kanı omzuma sildim.
"Ben ne yaptım size! Beni de mi öldüreceksiniz." diye bağırdığımda konuşmaya devam ettim. "Canisiniz siz! Ölümden korkan sizin gibi olsun köpek herifler!" diye öfkeyle bağırdım. Doktorlar başıma toplanmıştı. Bu bir kabus değildi gerçekti! Ben şuan ölümle burun burunaydım, ölüyordum. Adam yüzüme ikinci tokatı attığında başım dönmeye başlamıştı. Burası çok kötü kokuyordu ama ölüm korkusu daha ağır basıyordu. İnançlarım insan ölüm duygusunu bilerek yaşamalı derdi. Ben ölümü şuan hissediyordum ama korkumu tetikleyen şey yan koğuşlarımda insanların canlı canlı kesilmesi onların acı dolu inlemesi ayaklarımın altında hissettiğim et parçaları ve organlardı. Kan kokusu mide bulandırıcı raddedeydi, dudaklarımın arasındaki kanın tadı dilime geldiğinde öğürmüştüm.
Ağlamaya başladığımda adam kolumdan tutarak beni bir yere sürüklüyordu, üstüm başım kandı lanet olsun! Annemi hatırlıyordum annemin ölümünden sonra normal bir rüya görmemiştim annemi o günden sonra sadece kanlar içinde görmüştüm. Ölümünden sonra annem rüyalarıma öyle gelmişti. Korkum olmuştu. Ben annemi rüyamda görmek için yalvarırken ben sadece kabus görüyordum. Beni duvarları kanlı olan bir odaya hapsetmiş yanıma ayaklarında çizmelerle gelen biri vardı bu mu beni öldürecekti. Ölmeden önce söylemek istediğim şeyler vardı.
"Size direnmeyeceğim çünkü gitmek istediğim yer annemin yanı ama size önünüzde yalvarıyorum bunu canlı canlı yapmayın uyutun öyle öldürün acı çektirmeyin. Yalvarırım." dediğimde adam gür bir kahkaha atmıştı demek istediğim şey komik miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTANE
Teen FictionDeliler mi suçluydu, delirten mi? Delilerin olmadığı bir deliler hastanesi düşünebilir misiniz? Peki ya insanların delirtildiği bir hastane... Suçlu ile suçsuz olanın kim olduğu belli olmayan bir yer... Bir ölünün nefesinin koktuğu dört duva...