Hepinize merhaba...
Ben Ay Işığı, okuyorum ve uzun zamandır aklımda olan kurgumu yazıyorum. Instagram hesabım @egeninincisiyimm_3
Bugün size bir kurgumu tanıtmak için geldim umarım beğenir ve desteklerinizi esirgemezsiniz.
Ben senelerdir kendimce karalıyor fakat şuan bulduğum cesaret ile ilk kurgumu sizlerle buluşturuyorum.
Öncelikle şunu belirteyim;
*Yazılan her şey (karakterler, konu vs.) hayal ürünüdür. Gerçeklikle bir bağlantısı yoktur.Hastane benim kendi sınırlarımı dahi zorlayacağım, ters köşeler ile dopdolu bir macera aslında. Gidişatta beni neler bekliyor bilmiyorum ama dolu dizgin yükseldiğim bir kurgu.
Başrol karakterlerim;
Deniz Sare Yılmaz
Samir Miran
Nil Akpınar
Ilgaz Çelebi
Sertan Ateş ve Baran Aslan...Hepsinin omuz omuza vermesi gereken bir gizem, her adımda daha fazla sırlara açılan kapılar ve yüzleşmeleri gereken şeyler var.
Hastane insanların tedavi olduğu bir yerken burası öyle değildi, bu deliler hastanesi ülkenin en azılı suçluların deli diyerek kapatıldığı çoğu sağlıklı insanın ise deli olduğu öne sürülerek kapatıldığı cehennemden önceki son duraktı. Buradan çıkış yoktu, kurtuluş yoktu buradan sadece buram buram gelen bir kan kokusu vardı.
Bu hastaneye gelen deli yerine konulan insanlar vardı ama asıl deli hastalar değildi, onları delirten kişiler farklıydı.
Deliler mi suçluydu? Yoksa delirten mi?
Deniz Sare Yılmaz;
Deniz on dokuz yaşlarının sonunda olan bir genç kızdı, güzelliğini annesinden almış olmasına rağmen babasının kopyası gibiydi. Zilan Tiran ve Ercan Yılmaz'ın günahının meyvesi...Babası hayatta olmasına rağmen kızının hayatında olmamıştı. Deniz de tek gecelik ilişki yaşadığı bir kadından dünyaya gelmişti, halası ve annesinin akrabaları için bir fahişe çocuğuydu, Deniz'in tek dayanağı dedesiydi, tek güvendiği insan bu hayattaki tek varlığı...
Dedesi ona hep birinin yerini doldurmak ister gibi yaklaşmıştı, o da baba sevgisiydi. Kendi evlatlarından yüzü gülmemiş ama Zilan'ın başını kendi kızı gibi okşamış Deniz'e hiçbir zaman günahkar bir aşkın meyvesi olarak bakmamıştı.
Deniz halası, dedesi, halasının çocuğu ve eniştesi birlikte yaşıyordu çünkü annesi ölmüştü ve annesinin kendisinin öldürdüğünü inanıyordu. Halası onun bir fahişe çocuğu olduğunu hep yüzüne vurmuş ve daha sonra onu buraya hapsetmişti cehennemden önceki son durağına buradan çıkış yoktu. Deniz bunu bilmiyordu ama burası ona bir sürü şey kazandıracak kendi hayatında yepyeni sırlarla dolu bir yolculuğa kapı aralayacaktı...
Samir Miran;
Samir yirmi yedi yaşındaydı. Yüzünde kahverengi ve sarının en güzel tonunu barındıran kehribar gözler yer edinmişti. Asi kahverengi tutamları onu ne kadar sert gösterse bile yaşadığı şeyler altında ezilen birisiydi.Zengin bir aileye sahip olan Samir hiçbir şekilde mutlu hissetmiyordur çünkü bunun için bir sebebi de yoktur. Hastaneye tedavi olmak için gelmemişti Samir, uzaklaşmak için gelmişti. Burada ne olduğunu bilmiyor ilk geldiği güne lanetler yağdırsa bile içinden bir ses doğru bir karar olduğunu ona fısıldıyordu.
Kız kardeşinin doğum gününde bir kafede bir organizasyon düzenlemişti. Her şey çok güzel gitmişti minik kardeşi çok mutlu olmuştu eve dönüş yolunda süratle bir tırın altına girmişti araba, annesi orada can vermiş kız kardeşi nefes alıyordu ama çıkamıyordu. Direksiyon ve koltuğu arasında sıkışıp kalmıştı. Kardeşi gözleri önünde ölmüş fakat hiçbir şey yapamamıştı Samir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTANE
Teen FictionDeliler mi suçluydu, delirten mi? Delilerin olmadığı bir deliler hastanesi düşünebilir misiniz? Peki ya insanların delirtildiği bir hastane... Suçlu ile suçsuz olanın kim olduğu belli olmayan bir yer... Bir ölünün nefesinin koktuğu dört duva...