( Arabaya geçip yola koyulalı 1 saati geçiyor aynı zamanda Yamaç sürekli birileri ile telefonla görüşüyor emirler yağdırıyor du. Son telefon görüşmesi bitince boğazımı temizleyip söze girdim. )
+ Burak beni orada görürse ne söylemeyi düşünüyorsun.
- Ben istersem görür istemezsem karşısında bile otursan göremez seni. Sadece Burak değil herkes kör olur.
+ kendine fazla güveniyorsun
- seni anlıyorum avukat Ben senin hayal gücüne fazla geliyorum tahmin edemiyorsun bunu tecrübe etmelisin
+ neden bana kendini ispat etmeye çalışıyorsun
- eğer bir gün ihtiyacın olursa benim Yanımda iken ne kadar sınırları zorlayabileceğini görmeni istiyorum.
+ anlamadım
- anlayacaksın
( başımı olumsuz bir şekilde sallayıp yola döndüm. Ben ne kadar gerginsem yamaç o kadar rahattı doğrusu. Nihayet marina ya gelmiştik. Kapıda bir ordu adam arabaya doğru koşup durdu. Yamaç arabayı durdurup bana döndü başını) birazdan seni buradan alacaklar
+ nereye gideceğim ?
- benim odama, kameradan izleyeceksin her şeyi
+ ben neden buradayım yamaç abi ? ( serzenişle çıkmıştı ağzımdan bu sözler. Bende anlamamıştım doğrusu bunu neden kabul ettiğimi )
- bilmem kendine sor neden buradasın
( yamaç kapısını açıp arabadan indi. Önümde duran bir ordu adam düğmelerini ilikleyip onu dinlemeye başlarken adamın biri iyice eğilip arabanın içine bana baktı. Başı ile yamaçı onaylandıktan sonra o hariç hepsi marina nın içine geçti. Adam bir kaç telefon görüşmesinden sonra arabanın kapısını açıp eğildi. )
+ yenge sizi abinin odasına ben götüreceğim
- yenge derken ?
( adam anlamamış gibi omuzlarını yukarı kaldırıp yüzüme anlamsızca baktı)
+ abi yengeni götür dedi yenge
- yenge filan değilim ben ayrıca ruh hastası abinin ne yapmaya çalıştığını da anlamış değilim.
+ anladım yenge hadi.
( çocuğu tersledim evet ama hoşuma da gitmişti yenge demesi. Ben kendimi kaybediyorum yamaçın gölgesinde. Arabadan inip önümde ki adamı takip etmeye başladım. Bu esnada da etrafi inceliyordum. Buraya marina demek hakaret sayılmalı burası resmen cennet. Labirent gibi sürekli bir yerlerden girip çıkıyorduk. O kadar karışık ki burası yorulmuştum. Son bir koridor dan daha geçtikten sonra devasa ahşap bir kapı ile karşı karşıya kaldık. Adam şifre sistemi ile kapıyı açtıktan sonra bana döndü) buyur yenge
( onu başımla onayladım. İçeri girdiğimde duvarda Milyon dolarlık tablolar yerde kocaman antika bir halı karşımda ağaçtan yapım masa ve bilgisayar vardı. Sadece bu odadaki eşyalar ile ülkenin dış borcu ödenir di sanırım. Adam koşar adımlarla bilgisayara yönelip açtıktan sonra projektör diye tahmin ettiğim aleti duvara yansıtıp daha sonra da eli ile siyah deri kaplı koltuğu işaret etti. Koltuğa kendimi bıraktığımda duvara Burak Yamaç ve ordu ordu adamlar yansımıştı. ) Bir emrin var mı yenge ?
- HAYIR ( buz gibi bir hayır diye bilmiştim. Burak ve yamaçı karşımda aniden görünce içimde bir sıkıntı oluşmuştu doğrusu. Yoksa Bunun adı yamaça duyduğum hislerden dolayı oluşan vicdan azabı mıydı? Adam beni başı ile onaylandıktan sonra sesi açıp odadan çıktı. Yamaç boğazını temizlediği an Burak dahil kim varsa elleri önünde bağlı bir duruşa geçti hazır kıta herkes onu dinliyordu. )
+ BUGÜN BURADA OLMANIZIN SEBEBİNİ TAHMİN EDIYORSUNUZ DUR. BİYAD ETME GÜNÜ GELDİ ! ( işaret parmağını uzattığı yere baktığımda cansız bir bedenin asılı olduğunu gördüm. Bu burağa getirmesini emrettiği adam olmalıydı) BU MARİNA VE ASILI DURAN BU İT BU ALEMİ ALDIĞIMIN RESMİ BELGESİDİR ( Ağzının çıktığı kadar bağırıyordu. Eli usul usul beline gittiğinde belinden çakı çıkardığını gördüm çakıyı açıp gülümseyerek oradaki adamlara baktı ve yürümeye başladı) AMA BENİM ALDIĞIM DUYUMLARA GÖRE ( dediği an bir adamın önünde durdu ve sertçe ona döndü) BİRİNİN BU DURUMDAN ŞİKAYETİ VAR MIŞ. ( Adam başını dikleştirip boğazını temizlerken söze girdi)
- Şikayet demeyelim de
( yamaç tek gözünü kırpıp )
+ ne diyelim peki aslan parçası?
- haksız konum diyelim ( dedi adam. Bu esnada Yamaç acımasız bir ifade yerleştirir ken suratına kaşlarını havaya kaldırıp adamın tek omzundan tuttu )
+ nasıl haksız aç biraz
- bizde bilirdik en güçlüleri öldürüp üstlerine basa basa çıkmayı ama bu alemin bir raconu vardır yamaç bey
+ en güçlü hep bendim. Sen olayları götünden anlamışsın. Bu alemde ki tek racon öldürmek değil ölmemek tir. ( dedikten sonra adamın başını elindeki çakı ile kesmişti. Olduğum koltuktan fırlayıp ağzımı elimle kapattım. Yamaç bununla da kalmamış adamın kafasını gövdesinden ayırıp sallamaya başladı. Yüzü gözü kan revan içinde iken resmen kan ile besleniyordu şu an. Rahatlamış olan surat ifadesi ile derin bir nefes alıp ) BAŞKA İTİRAZI OLAN VAR MI ? ( diye ekledi. Ben ne görmüştüm böyle. Kimseden çıt çıkmıyor herkes başını önüne eğmiş onu dinliyordu. Yamaç usul usul kameraya yaklaşıp gülümserken başını yana düşürüp) bu gördüklerin fragman ufaklık ( dedi ardından belinden tek hamlede çıkardığı silah ile kameraya ateş edip görüntüyü bana kapattı. Tansiyonum düşüyordu. Bir iki adım geriye doğru sendeledikten sonra resmen koltuğa düşmüştüm. Bu adam kim olduğunu bana göstermek istiyordu ve bunu en kestirme yoldan yapmıştı. Yarım saat geçmişti bu olayın üzerinden ama ben ne koltuktan kalka bilmiştim nede ağlamamı durdurabilmiştim. başım daki bereyi çıkarıp saçlarımı dağıttım. tek dizimi sallarken kendime gelmeye çalışıyordum ama bu mümkün değildi. Sertçe açılan kapıya çevirdiğim gözlerimle karşımdaydı yamaç. Koltuktan aldığım destek ile bereyi yamaçın suratına fırlatıp ayağa kalktım işaret parmağımı ona doğru kaldırırken )
- se sen ruh hastası pisliğin tekisin (bereyi havada tutup kaşının tekini alayla kaldırdıktan sonra dudaklarını yukarı doğru büzdü )
+ yaa başka?
( avucumun içi ile burnumu silip bir adım üzerine gittim )
- se seni seni şikayet edicem. Sana öyle davalar açacağım ki ömür billah gökyüzüne hasret kalacaksın.
+ üzüyorsun beni avukat
- buradan çıkar çıkmaz burağın yanına yerleşeceğim
( ben bu altı boş tehditleri ona savururken o üzerime doğru yürüyordu. ) gelme üzerime iğrençsin ( son adımını da atıp beni belimden tuttuğu gibi bedenine yapıştırmıştı. Debelenmeye bağırmaya başlamıştım. Ağzımı kapatıp tuttuğu belim ile beni döndürüp sırtımı bedenine yasladı. Dudakları kulağımda derin derin nefesler alıyordu. )
+ beni tanımanı istedim. Neden biliyor musun avukat ? ( göz yaşlarım ağzımda duran eline damlarken başımı olumsuz anlamda salladım.) İstediğim şeyi eğer istediğim yoldan alamazsam istemediğim yollardan alırım. Ama alırım avukat bunu görmen bilmen anlaman için.
( bedenimi sanki mümkünmüş gibi daha çok bastırdı kendine parmağını dudaklarımda gezdirdikten sonra titreyen nefesi ile elini ağzımdan çekmişti. )
- senin derdin ne? Anlattıklarından hiç bir şey anlamıyorum. ( derin titrek bir nefes verip sessizce)
+ anlayacaksın. (Dedi ) Şimdi ufaklık ( belimden ellerini çekip beni kendine hizaladı. ) uslu bir kız olacaksın ve burakla benim emrim dışında yaşama fikrini güzel kafandan atacaksın. Bak dava işleri sikimde bile değil istersen seni bizzat ben götüreyim hangi savcıyı istersen çoğu getir götür işlerimi yapar tanırım. Ama burak ile yaşama fikri senin sonun olur.
(Gözlerimi silip başımla onayladım onu. Zaten her yer ona hizmet ediyordu. Şikayet etmem tamamen aptallık olurdu. Karşımda kendinden emin eli kanlı bir katil vardı. Biraz önce fırlattığım bereyi büyük bir titizlikle düzelttiğı saçlarıma geçirdi. ) hadi evimize gidelim.
( başımla onu onayladım oda elimi tutup beni odadan çıkardı.) Bir gün burada yemek yiyelim bunu saymam.
- psikopat mısın sen yamaç abi
+ öyleyim abisi
( elimi öyle sıkı tutuyordu ki sanki biri gelip beni ondan alacaktı. Labirent gibi bitmek bilmeyen koridorlar nihayet bittiğinde hızla arabaya bindik. Kafamı yere eğip sadece ayaklarıma bakmaya başladım. Burağın beni burada görme ihtimali şu an tüm adrenalin hormonlarımı zirveye taşımıştı. Yamaç sert bir kahkaha attı) hayırdır abisi bir şey den mi korkuyorsun. ( başımı kaldırmadan gözlerimin tepesinden ona sertçe bakıp )
- Ben hiç bir şeyden korkmam. Tabi Burağı kırmak dışında
+ he o görür diye kamufle oluyorsun
- başka ne olabilir di ?
( dişlerinin gıcırdama sesi kulaklarım da yankılanırken bizde marina dan çıkıp eve doğru yola koyulmuştuk. Ard arda sigara yakıyordu arabanın içi Duman altı olmuştu. Baktıkça basıyor önde ki arabaları sürekli solluyordu. ) kaza yapacağız
- hı?
( bana döndüğünde bilinçsizce yaptığını anlamıştım. Şu an sinirliydi)
+ kaza yapacağız yamaç abi çok hızlısın
- değilim
+ yamaç abi lütfen
- KES SESINI DAISY ( haykırmıştı resmen bu sinir neydi şimdi?)
+ özür dilerim
( şükür ki kazasız bir şekilde eve ulaşmıştık. Titreyen dizlerim umarım beni odama kadar taşıyabilir di. Arabayı durdurduğun da tek kelime etmeden arabadan inip eve doğru koşmaya başladım. Asla tahammülüm kalmamıştı ona. )
+ DAISY ! DAISY DUR
( Arkamdan bağırıyor o bağırdıkça ben hızlanıyor dum. Eve girdiğim an kolumdan beni tutup olduğum yere çiviledi nefes nefesey di )
- Ne Ne abi ne !
+ bak ben
- Ne sen ? Ne ? ( kolumu ondan çekip ayırdığım gözlerimle gözlerine bakıyordum. )
+ yapma yapma bunu gereksiz gerginlik çıkarma
- gereksiz? Gereksiz mi ? Ya sen ne yaptığının farkında mısın? Marina da kan ile yıkandın yetmedi buraya gelene kadar resmen ölüme meydan okudun.
+ evet
- neden yapıyorsun bunu ?
+ neyi
( ellerimi bağdaş yapıp daha da derin bakmaya başladım. Vardı işte görmüştüm gözlerinde onun da için de vardı bir şeyler. )
- neden bir adım gelip sonra on adım kaçıyorsun
+ anlamadım
- anladın sende beni anladın
+ yapma daisy
- Ben bir şey yapmıyorum sen yapıyorsun. Sürekli temas halindesin benimle kendini sürekli ispat etmeye çalışıyorsun yetmiyor yakınlaşıyor yakınlaşıyor sonra geri kaçıyorsun. Burağın adına tahammülün bile yok. O kadınla tuvaletin önünde benim orda olduğumu bildiğin için seviştin ( sadece beni izliyordu. Gözlerimi kapatıp bağdaş yaptığım ellerimi çözdükten sonra utanç ile yüzümü kapattım. aptal daisy naptın sen böyle ? Ellerimi tutup yüzünden çekti. Cenemden nazikçe kaldırıp gözlerime kenetledi bakışlarını )
+ daisy git yat ve bugünden sonra burak seni alana kadar odandan çıkma.
( içimden hıçkıra hıçkıra ağlamak gelse de kendimi tutmuştum. Onu Başımla onaylayıp odama çıkmıştım . Başımda ki bereyi yatağın üzerine fırlatıp cama doğru yürüdüm izliyordum yeşili yamacın gözleri gibi )( seviyorum demesi mi gerekiyordu illa? Gerçekten sevdiğini görmem yetmez miydi ? Ne yani hep böyle uzaktan mı sevecektim ben onu? bumuydu bu aşktan payıma düşen? Beraber uyuyamayacak mıydım? Korkusuzca elini tutup sokak sokak aşkımı yaşayamayacak mıydım? Ah yamaç böylesine kutsal bir aşk başlamadan bitecek miydi ? Biliyordum işte! yeşilin kendi tonunu kıskandığı gözlerinde görüyordum sende ki beni. Sende istiyordun. Titreyen bedeninden anlamıştım. Yoksa ölümün bile korktuğu bu bedeni aşktan başka ne titrete bilirdi ki ? Kalbime yerleşmen bir lütuftu sevgili. Ölene kadar da yerin baki ...)
![](https://img.wattpad.com/cover/354318612-288-k461271.jpg)