“Bir insana sadece zarar geldi diye ilgi gösterilmesin. Eğer o insanı gerçekten seviyorsa o zaman ilgi gösterilsin.”
5. BÖLÜM: ACI
&
Dün AVM'de yaşanan son olaydan sonra eve gelmiştik, çünkü Balım ateşlenmişti. Eve geldiğimizde Agah Bey ve Leyla Hanım hastaneden gelmişlerdi. Sabah bir şeyi yoktu birden ne oldu anlamadım ama Allah'a şükür ateşi inmişti.
Bugün okul vardı, lanet okulu hiç sevmiyorum ama mecbur istediğim mesleğe ulaşabilmek için şu okula dayanacaktım. Dün forma alamadığımız için bugün serbest gidecektim.
Açık mavi yüksek bel, bol paça pantolon giydim. Üstüme ise beyaz, ince askılı, göbeği açık, dekolte olarak göğsümün altından oval bir şekilde tekrar açık olan crop giydim. Crop'un üstüne bej rengi kolej çeketimi giydim. Hava soğuktu o yüzden almıştım çeketi. Giyinme odasından çıkıp banyoya gittim. Saçımı tarayıp salık bıraktım, düzleştirmeye gerek yoktu. Zaten saçlarım düz, kırılması istemem.
Banyodan çıkıp okul çantamı aldım ve odadan çıktım. Asansöre bindim ve düğmeye bastım. Bu katta yani dördüncü katta ben, Alpay ve Oray kalıyoruz. Boş bir oda var ama o oda kilitli, neden kilitli olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Üçüncü katta Maran, Arın ve Ertuğ kalıyor ikinci katta Leyla Hanım, Agah Bey ve Balım kalıyor. Bu katta Agah beyin çalışma odası da varmış. Birinci katta ise misafir odaları var ve zemin kat; salon, mutfak felan vardı.
Evi tabii ki gezmedim, Leyla Hanım'a sordum. Evi gezmeye kalksam kaybolurdum o derece büyüktü. Asansörden inip mutfağa gittim, çalışan iki tane abla vardı. "Günaydınlar." dedim gülerek. "Günaydın kızım." Ayşe teyze benim idolümdü, ne kadar güzel yemekler yapıyor ya resmen parmaklarımı yiyeceğim.
"Günaydın." dedi bir kız, adını bilmiyordum. Tahminen yirmi iki ya da yirmi üç yaşında olabilir, sarı saçları ve mavi gözleri vardı. Kıza baktığınız zaman Türk demezsiniz, kıza aşık oldum resmen. 'Lezbiyen misin sen?' dedi iç sesim. 'Ne alaka yani.'
'Çok alaka sen anlamazsın yaşın küçük.' Ne! O bana yaşın küçük mü demişti.
Kızın yanına gidip, "Merhaba! İsmin ne?" diyerek ona baktım. "Merhaba adım Farah." dedi gülümseyerek. "İsminin anlamı ne?" diyerek bir soru daha sordum. Kız bana şimdi lanet okuyacaktı. Ben de çok meraklıyım, bu merak beni iyi yerlere götürmeyecekti.
"Kızın isminin anlamını napacaksın bücürük." Bu benimle niye inatlaşıyor ya, bir kere ben kısa değilim! "Önemli değil Alpay abi sorsun." Bu kız benim abime abi mi dedi? Benden başka kimse abi diyemez!
"Neşe anlamına geliyor." diyerek sorumu yanıtladı. "İsminin anlamı güzelmiş." Yalan külliyen yalan. Çok kötüymüş öğhh.
"Yardım edilecek bir şey var mı Ayşe teyze?" diyerek ona baktım. Boş boş oturmaktansa yardım ederim daha iyi. "Yok kızım, sen git otur masaya. Birazdan biz kurarız sofrayı." derken elindeki tavayı ocağa koydu. "Olsun Ayşe teyze yardım edeyim ben." dedim. Başını sallayarak, "Sen bilirsin kızım." dedi.
Mutfak dolaplarının karşısında camla kaplı duvar, köşede ise masa vardı. Masanın üstündeki börekleri alıp salondaki masaya koydum, diğer eksikleri de masaya yerleştirdim. Ben yerleştirirken onlarda gelmişti. "Günaydın." diyerek onlara baktım. Onlarda günaydın diyerek beni cevaplamıştı. Ertuğ yine bildiğimiz gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APEX
Teen Fiction(NOT: KİTABIN BİRİNCİ SERİSİ BİTTİKTEN SONRA, KİTAP KÖKLÜ BİR DÜZENLENMEYE ALINACAKTIR!! TAVSİYEM DÜZENLENMİŞ HALİ İLE OKUMANIZ! ESKİ ADI UMUT IŞIĞI) "Ne yapıyorsun sen ya?" dedim bağırarak. Yüzüme doğru eğildiğinde, "Asıl sen ne yapıyorsun bornoz i...