Sabahtan beri çalınan bininci Roman havasıydı. Daha önce bir kez düğüne katılmıştım. Düğünde olan adamlardan birini dolandırmak için gitmiştim. O düğünde klasik müzik duymaktan baygınlık geçirecek duruma gelmiştim.
İkinci katıldığım, yani bu düğünde, sadece Roman havası duymaktan gına gelmişti. Bari bir iki tane halay felan çalsınlar, olmadı erik dalı da çalabilirdiler. Gittiğim iki düğünde beklediğimin altındaydı.
"Haziran biz de oynayalım mı, Alejandro gelene kadar?" Beyazit öyle bir şekilde söylemişti ki karşımda küçük çocuk var sanmıştım. Utanmasa yalvaracaktı.
"Sen tulumba çekmesini biliyor musun?" Yine o alayvari gülüşü suratında belirmişti.
"Alasını çekerim. Kimse de benimle aşık atamaz." Fazla iddialı. Bakalım benim karşımda da böyle iddialı olabilecek miydi?
"Var mısın düelloya?" Elini omzuma atıp üstten üstten bakmıştı gözlerime.
"Sonuna kadar. Şimdiden kaybetmeye hazırla kendini." Havasını yesinler. Elini itip önden sahneye doğru ilerledim. Arkamı dönüp arkada kalan Beyazit'e 'Hadi gel' diye işaret ettim.
"Korktun mu yoksa?"
"Demirden korksak trene binmezdik koçum, senin neyinden korkacağım?" Beyazit'ten yine boş ve anlamsız sözler. Bu sözleri bulmak için çok uğraşıyor muydu acaba?
"Çok konuşmayıp gelsen diyorum." Yerinden haraketlenip yanıma gelmişti.
Birlikte sahnede oynayan insanların arasına karıştık. Beyazit'le karşılıklı durduğumuzda, ilk müziğin ritmine göre kıvırtmıştık.
Oha! Gerçekten iyi kıvırıyordu. Bir erkeğin bir oyunu bu kadar güzel oynaması için kan çekmesi gerekiyordu. Beyazit Roman mıydı acaba? Onu araştırmıştım ama bu bilginin olup olmadığını hatırlamıyordum.
"Sen de Romanlık var mı?" Yer değiştirdiğimizde, bu sefer karşılıklı tulumba çekmiştik.
Gözlerim yuvalarından çıkacak şimdi. Lan! Bir erkek nasıl bu kadar güzel tulumba çekebilir?
Beyazit on numara kıvırıyordu. Helal olsun. Yiğidi öldür ama hakkını yeme.
Ama onu övdüm diye, kendimi yeremezdim. Ben de güzel tulumba çekiyordum. Twerk atmayı da biliyordum. Götüm güzel olduğundan, bu tarz kıvrak oyunlara hakimdim.
"Anne tarafım Roman, her türlü oyunu biliyorum." Ne diyeceğime şaşırdım, onun içinden böyle bir cevher çıkacağını beklemiyordum.
"Helal olsun. Beni haksız çıkardın, böyle güzel oynayabileceğini beklemiyordum."
"Yaa dışa bakıp yargılamamak gerekiyormuş. Bakıyorum da sen de hakimsin bu tarz oyunlara. Irsi mi yoksa?"
Sorusunda takılı kaldım. Ben ırkımı bilmiyordum. Biri bana memleketim ne diye sorsa cevap veremezdim. Kenan'ın mı memleketini söyleyecektim? Onun memleketi kayıtlar da İstanbul olarak gözüküyordu ama aslen Yozgat'lıydılar. Benim doğum yerimde İstanbul yazıyordu. Doğduğum yer bile şüpheliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dudak Çizgisi
Misteri / Thriller"Hem dünyaları verecek kadar güzel hem ölümü çağrıştıracak kadar karanlık." İkizler yıllardır birbirinden habersizce hayatlarını sürdürmüştüler. Bir gün iki kardeşin yolları tesadüf denmeyecek bir şekilde restauranttın lavabosunda kesişmişti. Artık...