•İnancın Sarsıldığı İlk Yer•

2.3K 80 34
                                    

"Asla." diye konuştum hırsla. "Seninle bırak yemek yemeyi aynı havayı bile solumak istemiyorum." konuşmuştum konuşmasına fakat bu denli her yerden çıkan bir adama böyle rest çekmem normal miydi onu düşünüyordum? Şu an o arabadan birinin ya da hepsinin silah taşıyor olma ihtimali neydi? Evet bu tarz mafyavari tiplere rest çekmeden önce iki defa düşünmeliydim sanırım.

"Hadi ama avukat. Hiç eğlenceli değilsin." diye konuştu. "Hiçbir şey merak etmiyor musun gerçekten?" ses tonu gerçeklikten uzak ya da abartılı değildi bu defa samimiyetle konuşmuştu. "Sen küçükken böyle değildin, karıncaların yuvasını bulmak için bir karıncanın peşinden dakikalarca koşmuşluğun vardı." dediğinde anlık bir duraksama yaşadım. Bu adam bu kadar detaylı nasıl hatırlayabiliyordu? Benim bile hafızamı zorlayınca aklıma gelmişti.

"Barlas Kılıç." dedim net ve kendinden emin sesimle. "Avukat." diye karşılık verdi, bu daha çok ne konuşacağını dinliyorum demek gibiydi. "Ben ucuz oyunlarla manipüle edebileceğin biri değilim. Her delikten neden çıkıyor olmanı ve geçmişim hakkında bu kadar silik anıları nasıl hatırlıyor olmanı merak etmiyor değilim." dedim samimi bir itirafta bulunarak. "Ama ağzından çıkacak tek söze güvenmiyorum ve benim benim sırf merakım yüzünden duyacağım yalan hikayelere karnım tok."

"Ah sen zeki bir kadınsın, seni kandırmaya çalışmak gibi hataya düşmem avukat." diye konuştu hüven verici bir kendinden emin ifadeyle. "Evet tıpkı annen ve babanın davasında tamamen üstü kapalı ifadeler verip katilin bulunmasına zerre katkı sağlamaman gibi değil mi?" devam ettim konuşmaya. "Ama gelip dosyanın sonuca varmasını istiyorum Arel'den şüpheleniyorum diye nutuk çekmeyi biliyordun." 

Yüzü düştü bir an bu söylediklerimi beklemiyor olmalıydı. "Dün sevgilinden ayrıldığın için yemeğe gelmediğini düşünmüştüm avukat." diye konuştu konuyu kısmen değiştirerek. Sanırım sahiden de beklemediği yerden vurmuştum. "Yanlış düşünmüşsün." dedim net bir tavırla. Artık bu konuşma burada bitsin istiyordum. "Ama itiraf et. Aklına şüphenin tohumlarını ellerimle ben yerleştirdim." 

"Sen onların esiri olacak ve her şeyi öğrenmeden durmayacaksın. Öğrendikçe de," duraksadı vereceğim tepkiyi kestirmeye çalışıyordu. Ya da kullanacağı doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordu. "Öğrendikçe de olmaktan korktuğun ne kadar rol varsa hepsinde olacaksın." dudaklarına bir tebessüm yerleşti. "Hem de başrol." diye konuştu abartılı bir tavırla. "Nasıl afili bir söz oldu mu?" 

"Korkularım hakkında bir fikrin varmı ki senin bu kadar emin konuşuyorsun?" restse restti. Madem bu kadar büyük konuşuyordu, altını makul bir şekilde doldurmakla yükümlüydü. "Ah yemek teklifini kabul ediyorum, devamını yemekte konuşabiliriz." diye konuştu. Sanki alelade basit bir piyesteki acemi oyuncu gibiydi. "Altı boş cümleler kuruyorsun yani." diye konuştum arabama yönelip şoför kapısını açarken.

"Cık. Aksine ruhunun karanlık yönlerini bilecek kadar tanıyorum seni." diye konuştu ben sogör koltuğuma yerleşirken. "Eminim öyledir." diye konuştum kapımı örttüğümde daha fazla dinlemeyecektim onu. Daha sonra ben arabamı çalıştırmadan yan koltuğumun kapısı açılmış ve Barlas seri bir hareketle binmişti. "Polisi aramamı istemiyorsan in." dediğimden telefonun çıkarttı ve benimde görebileceğim bir şekilde ortaya doğru tuttu.

Sonra bir video oynamaya başladı. "Sen bu trajedideki masum kadın gibi görünebilirsin." diye konuştu Barlas. Videoda bir kadın vardı. Sarı saçlarını düzgün bir topuz yapmış ensesinde başının sağ tarafında küçük bir şapka vardı. Şapkasıyla aynı renk siyah bileklerine kadar eldiveni ve düzgün dizlerinin hemen altında biten kırmızı bir elbise vardı. Bir kraliyet ailesi üyesi olsaydı şaşırmazdım o kadar asil görünüyordu. 

KATRE-İ ADALET |+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin