"Çok güzel bir çift olacaksınız." diye konuşup sessizliği bozan Melek'ti. Sesindeki kıskançlığı bir kadın olarak iliklerime dek hissettim. "Az önce resmen kocama kur yapıyordun." diye konuştum sesimin dingin çıkartmaya özen göstererek. Eğer ona bağırır hatta saçlarına elimi dolarsam tıpkı onun gibi ucuz bir hareket olacaktı. Her ne kadar bunu yapmak için can atıyor olsamda ona en iyi cevabı verecek olan kişi Arel'di ve o da bunu yapmıştı. Fakat yinede yaptığı şeyi yüzüne vurmadan duramamıştım.
"Sadece bir parça çikolata aldım." diye konuştu yüzündeki gülümsemeyle. İçinde bulunduğum durumdan nefret ettim o an, tek tesellim Arel'in durumu güzel bir şekilde toparlamasıydı. "Melek sen ve ablan gibi katı kurallarla yaşamıyor, özgür ve dokunduğu her şeyi özgürleştiren bir kadın." diye konuştu Levent korumacı bir tavırla. Elimi anlıma sıkıntıyla koydum, bunlar yüzsüzdü. "Her şeyi geçtim, sen dört yılını geçirdiğin bir kadını herkesin içinde kötüleyebilecek kadar aşağılıksın." dedim tiksinir bir ifadeyle.
Bana dediklerinden çok ısrarla Hera'yı katması ağrıma gidiyordu. Bu ucuz kadının yanında Hera'ya söyledikleri adiceydi. Mahremiyet diye bir şey vardı, ahlak vardı fakat bu adam o ikisinden de yoksundu. "Hmm, sadece seni özgürlüğüne kavuşturduğunu ve diğer mahkumlara el atmayacağını umalım o halde." diye konuştu yüzündeki erkeksi ifadeyle.
Derince bir soluk aldım, zihnimde yankılanan sesleri duymazdan gelmek hiç kolay değildi. Sağlıklı düşünemiyordum ve kadının Arel'e gözünün değmesine bile katlanamıyordum. Şu ana kadar kendimi kontrol edebiliyor olma sebebim ise Arel'di. Benim bile gözümün istemsizce takıldığı Melek'e doğru düzgün bakmamıştı bile, dikkat çekici göğüs dekolteside dahil. Ve durumu haddinden fazla iyi idare ediyordu.
Bu kadar kıskanç bir kadın olduğumu kesinlikle bilmiyordum. Kıskançlığın damarlarımda bu denli kaynayabileceğini bilmiyordum. Arel'i hayatının sonuna kadar tüm kadınlardan saklayamayacağıma göre içimde bu denli hızla büyüyen bu acı verici hissiyatı kontrol etmeyi öğrenmeliydim.
"Şüpheniz mi vardı?" diye konuştu Melek kadınsı sesiyle. "Hayat neler getirir bilemeyiz." dedi Arel koltuğunda daha rahat bir pozisyon alırken. "Bizi kendince aşağılaman bittiyse kaşkıyoruz." diye konuştu Levent oturduğu koltuğu hafifçe geriye itip doğrulurken. "Hayır." dedim. "Isınmış bile sayılmam." diye devam ettim kendimden net tavrımla. O an farkettim ki Arel'in burada oluşu gözlerini üzerimde gezdirişi odağımı dağıtıyordu, kelimelerimin birbirime hirmesine sebep oluyordu.
"Otur lütfen." dedim yanımdaki az önce oturduğu koltuğu işaret ederken. "Bak seni gerçekten ve her şeye rağmen konuşup anlamak için çağırdım ama sen bu kadını getirerek niyetinin bu olmadığını gösteriyorsun." diye konuştum duygularıma bir perde çekerken. "Hayır, hep birlikte onu suçlayacak ve üzülmesine sebep olacaktınız." diye araya girdi Melek. "İşte bu yüzden geldim onun yanında duracağım ve küçük görmenize izin vermeyeceğim."
"Güzel konuşuyorsun ama samimi değilsin, duygular eksik tatlım üzerinde biraz daha çalış." diye konuştum sakince fakat o kızın bir böcek olduğunu hissettirircesine. Evet ben buydum, Katre Saraç kelimelerimle bile bir insanı mahvedebilirdim. Birde son zamanlarda Arel'in güzel bebeğiydim ve turuncu saçlı tavşanı. Hareketlerim asalet kokmalıydı. "Seni inandırmak gibi bir isteğim yok." diye yanıtladı beni.
"Burası fazla havasız oldu." diye konuştu kendi kendine Arel ayağa kalkıp pencereye yönelirken. "Değil mi?" dedim Melek'e doğru. "Sana parası olan bir erkeğin inanması yeterli benden bir çıkar sağlayamazsın." onu küçümseyen tavrımdan hoşlanmadığı o kadar belli oluyordu ki. Pencereyi açıp hemen yanındaki duvara yaslanmış bir şekilde beni izleyen Arel'e kaydı bakışlarım, fazla güzellerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRE-İ ADALET |+18
Romance"Tatlı amında onu zorlaya zorlaya genişletmem için hazır bekliyor." diye konuştu yoğun sesiyle. Tek yapabildiğim başımı koltuğa yaslayıp bana yapacaklarını beklemekken bakışlarımı ona çevirdim. Bakışlarım önündeki şişkinlikte durmuştu. Dudaklarımda...