Dinim aşktır benim, senin yüzünü gördüm göreli,benim dinim senin yüzünde övünür, ey sevgili. Bunu unutma, hatırla ama.
"Ah doğru" diye konuştu sahte bir üzüntüyle. "Tüm çabalarına rağmen tatlı amcığının içine girmedim halâ değil mi?" dedi yutkunmama sebep olurken. Tüm bedenimin cayır cayır yanmasına iki kelimesi yetiyordu işte. Bir de çabalarına rağmen diyordu, nasılda işine geldiği gibi konuşuyordu. "Bekâr olduğumu söylediğimde bir evlilik yapmadığımı kastettim. İşine geldiği gibi anlıyorsun yine." diye konuştum yavaş yavaş yoğun kelimelerimle.
"Aksi halde bir şekilde seviştiğim her erkek kocam olurdu." yüzümde anında engelleyemediğim bir tebessüm belirdi. Başarısız flört denemelerim ve öpüşmekten ya da basit bir ön sevişmeden ileriye gidemediğim kısa ilişkilerim olmuştu sadece. Fakat 'başka erkekler'in bahsinin geçmesine sinirleniyordu. Nitekim üzerimde gezdirdiği yoğun bakışlarının sertleştiğini görmüştüm.
"Seviştiğin her erkek,"net fakat sorgular bir biçimde dökülmüştü kelimeler ağzından, yavaşça yarı oturur rahat pozisyonumu bozup bana doğru yaklaştı. "Minik ağzın terbiye edilmeli." diye konuştu yoğun sesiyle tam yanıma ulaştığında. "Buna gücün yeter mi?" diye yanıtladım onu kadınsı sesimle, ondan uzaklaşmak için jakuzinin kenarına tutunup şeffaf duvara doğru yaklaştım suyun içinde.
"Benim gücümün yetemeyeceği hiçbir şey yok." dedi üzerime doğru gelirken, ah o özgüveni yok muydu. Altını doldurduğu haklı özgüveni. Köşeye sıkışmıştım, mecazen değil gerçekten jakuzinin köşesine kadar gelmiştim ve kaçacak yerim kalmamıştı. Büyük bedeniyle beni iyice köşeye sıkıştırmış ellerinide her iki tarafımdaki seramiğe koyarak bana kaçacak hiçbir yer bırakmamıştı. "Ben boyun eğecek bir kadına mı benziyorum?" dedim sesimi güçlü çıkartmaya çalışarak, son kozlarımı oynuyordum.
"Kocana eğeceksin." diye konuştu yoğun serseri sesiyle, gözleri yüzümde ve omuzlarımda, ıslak turuncu saçlarımda geziniyordu. "Kocam değilsin." dedim yutkunarak ve artık dağılmış sesimle, karşı koyamıyordum, bedenim canımı acıtacak kadar yanarken, kasıklarım tatlı tatlı sızlarken karşı durmak hiç kolay değildi. İhtiyaçla kıvranıyordum ve tek çaremle savaşmaya çalışıyordum. Onun da benden farklı bir durumda olduğunu sanmıyordum.
Tatlı tatlı dudakları kıvrıldı. Ağırdan alıyordu, anın tadını çıkartıyordu. Biliyordum çünkü ben de aynı şeyi yapıyordum. "Ben senin kocanım." diye konuştu aramızdaki mesafeyi iyice azaltırken, benim gibi aldığı sık solukları hissediyordum. "Ve başka erkeklerin bahsini güzel dudaklarına," sağ elinin başparmağı usulca dudaklarımı okşadı. "Tatlı diline değdirmenden hiç hoşlanmıyorum." dudaklarıma yavaşça bastırıp parmağını ağzımın içine itip dilime değdirdi.
Gözlerimi nazlı nazlı kırpıştırıp başımı iki tarafa 'hayır' anlamında salladım. Ve ağzımın içindeki parmağının üzerinde yavaşça dilimi gezdirdim. Bedenin kasıldığını hissettim bir an sendelemişti bu yaptığımı beklemiyor olmalıydı. Parmağını iyice ittirdiğinde onu emip dilimi bir kez daha etrafında gezdirdim. Sanki dünyanın en güzel şey'iymişim gibi hayran hayran bana bakıyordu. Hoşuna gitmiş olmalıydı. Fakat yine en son bekleyeceği hareketi yapıp dişlerimi değdirdim parmağına ve başımı geriye doğru çektim.
Gözlerini yumdu, bir saniye belki de daha kısa bir süre. "Amacın beni tahrik etmek mi?" dedi yoğun fakat bir parça sinir karışmış sesiyle. "Çok güzel başarıyorsun." yaklaşıp çenemin kenarına sert bir öpücük bıraktı. "Tecrübesizim diye hiçbir şey bilmiyor değilim." diye konuştum yüzümdeki mağrur tebessümle. "Öylesin." dedi yüzünde erkeksi bir gurur belirirken. "El değmemiş turuncu saçlı bir bebeksin." iç çeker gibi bir soluk aldı. "Kocasının doya doya gönlünü eğlendireceği tazecik bir parça."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATRE-İ ADALET |+18
Romance"Tatlı amında onu zorlaya zorlaya genişletmem için hazır bekliyor." diye konuştu yoğun sesiyle. Tek yapabildiğim başımı koltuğa yaslayıp bana yapacaklarını beklemekken bakışlarımı ona çevirdim. Bakışlarım önündeki şişkinlikte durmuştu. Dudaklarımda...