Kayıp Yıllar (Kanlı Ay Çetesi) (+18)

BÖLÜM-17

Tümay Nazlı' ya bir şey yapmayacağını söylesede buna asla ihtimal vermiyorum. O benden bile şeytan olan bir kadındı. Çocukluğunun acısını çıkartmadan asla durmaz. Sadece babasının neler yapabileceğini görüp ona göre hareket edeceği kesin. Tümay intikam alacağı zaman öldürmez. Kurbanlarını psikolojik olarak manipüle edip kendi canlarına kıymasını sağlar. Nede olsa o insanların korkularından beslenen birisi. Uraz ise Ayça'nın peşini bırakmaz. Ayça'yı onun elinden alıp kurtarsam bile ne yapıp ne edip onu kesinlikle bulur. Zaten öyle bir şey yapmaya niyetim yok. Uraz sinirlendiği zaman ne yapıp ne yapmayacağı asla belli olmaz. Nazlı'yı bilerek kaçırdığına adın kadar eminim. Ayça'nın yanında bilerek işkence yaptı. Zaten Nazlı'nın yediği bokları bildiğine adım kadar eminim.

Tümay insanlara asla güvenmez. Bu insanlar kendi kanından olsa bile bu durum asla değişmez. İsteseydi öldüre bilirdi abisini ve ablasını ama yapmadı. Belki de kıyamadı onlara bilemiyorum. Tek bildiğim bir şey var Tümay sevdiği kişilere aşırı bağımlı birisi tıpkı bana bağlı olduğu gibi. Tabii birde dedesine bağlı.

Bu akşam dedesi beni Cumartesi günü akşam yemeğine davet etmişti. Tümay bunu duyunca çok sevinmişti. Dedesi hala Tümay'a karşı kızgındı. Fakat her ne olursa olsun küçük torununa kıyamıyordu. Onu bu hale gelmesinin sebebini çok iyi bildiği aşikardı yaşlı adamın .

***

Tümay ve Bigem o akşam yemeğinden sonra hiç bir şekilde görüşmemişlerdi. Tümay'ın ise keyfi yerindeydi şu anlık. Belki de abisine ve ablasına bağlanmak istemiyordu. Çünkü biliyor ki onlara bağlanırsa onları hayatı pahasına korumaya çalışacağını . Uraz'ı bir süreliğine Malikaneye göndermiştim Nilperi'nin odasında gizli bir günlüğünün olduğunu söylemiştim. Böylece bir süreliğinede olsa Ayça'yı öldürmeye kalkmaz. O kaltak Tümay için çok önemli . Onun sayesinde Suikastçılar içerisinde bir ajanımız olabilecek. Umarım Nilperi o günlüğü ortadan kaldırmamıştır. Zamanında bana çocukluğundan beri günlük tuttuğunu ve günlükleri odasında bulunan bir yerde sakladığını söylemişti. Uraz'ı buna ikna etmem çok zor olmuştu. Fakat bir şekilde ikna olmuştu . Ona 2 hafta sonra Ayça'ya istediğini yapabileceğini söylemiştim.

Az önce Tümay'ın evine gitmek için yola çıkmıştım. Neredeyse 40 dakika sonra evine varmıştım. Tümay beni kapının önünde karşıladı ve içeriye davet etti.

" Hoşgeldin Bengi. Nasılsın?"

" İyiyim Tümay sen nasılsın?"

" İyiyim bir sıkıntı yok merak etme."

" Her neyse Dedem seni içeride bekliyor. Bu arada seni zengin bir ailenin evlatlık aldığını söyledim. Sonrasında sen İngiltere'ye taşındın."

" Resmen yalan makinesisin."

" Beni buna sen mecbur ettin."

Tümay ile salona geçtiğimiz zaman Orhan Bey beni ayağa kalkarak karşıladı. Orhan Bey'in elini öptükten sonra Tümay ile karşısında ki koltuğa geçip oturduk.

"Bengi hoş geldin kızım nasılsın?"

" İyiyim teşekkür ederim Orhan Bey siz nasılsınız?"

" İyiyim kızım çok şükür. Diğer torunum Bigem de burada olsaydı daha olurdum."

" Dede istediğin zaman git gör torununu ama ben onunla ve abisiyle yaşamak istemiyorum."

" Çok ama çok ayıp kardeşim. Ben seninle yaşamayı çok istiyorum."

Duyduğumuz ses ile Tümay dona kalmıştı. Arkama döndüğüm zaman kumral saçlı ve mavi gözlü olan bir kadın karşımda duruyordu. Üzerinde siyah bir elbise ve elinde 2 adet valiz bulunuyordu.

" Aaa kimler gelmiş buraya? Her neyse dedeciğim sana bir haberim var."

" Ne haberi kızım?"

" iki gün sonra yurt dışına çıkmak için bilet aldım."

" Neden kızım ne yapacaksın sen yurt dışında?"

" Oraya yatırımlarımı yapmaya karar verdim ."

" Bu işin Bigem ile bir alakası yok değil mi?"

" Kesinlikle yok. Neden olsun ki ? Ayrıca ya abisinin yanında kalmış ya da burada kalmış. Benim için varlığı ile yokluğu bir olan birisi nede olsa."

" Tümay!"

" Sen zaten bunun biliyorsun dede. İstediği gibi kalsın burada belki buradan bir gün cesedi çıkar."

" Sen ne dediğinin farkında mısın?"

" Aaaa çok ayıp nede olsa burada kalacaksın. Demek istediğim artık bu evden gitmeyeceğine göre cesedin çıkar büyük ihtimalle."

" Ne demezsin Tümay."